Never gonna give you up

145 22 130
                                    

Güzel şarkıdır dinleyin derim. Ama şimdi değil. Şimdi sessizce okunulması gereken bir kısım var. İlk bölümü bitsin, hemen aç şarkıyı.



Bir portal açmak her zaman çok fazla odaklanma, güç ve adrenalin gerektirmişti Peter Parker için.

Güç o kadarda bulunması zor bir şey değildi, vücudu sihir ve kas gücüyle dolup taşıyordu.
Ama diğer ikiliyi bulmak hiç bir zaman kolay olmamıştı.

Adrenalin, onun bedenini sarardı, kalbini daha hızlı, kahkahalarını daha yüksek sesli atması için zorlardı. Odaklanmak ise sükunetdi. Sessizlik, bir an boyunca tüm Dünyadan ve onunla birlikte gelen inanılmaz çileden uzaklaşabilesi için sakin kapısını açardı ona. İkisi de mükemmelliğe eşitti, her biri onun en derinden arzuladığı iki şeydi.

(Nedense yukarıdaki paragrafı çok sevdim kxmxmxmms)

Ama, kalbinin hızlı attığı sırada dünya asla sakin olamazdı. Kulağında en ufak bir çınlama bulunurdu, gözleri karıncaları görürdü, burnu en güzel çiçeği yüzlerce metre öteden koklardı. Spider-man, heyecanlandı mı, evren çok ama çok daha renkli olurdu.

Bu yüzden Peter, hayati durumlar olmadığı sürece ışınlanamaz, portal açamaz ya da uzay-zamanda iki boyutu birbirine bağlayamazdı.
İki durum o kadar karmaşık ve zıtken yapamazdı.

Ancak sonra, o uçaktan atladı ve daha önce hiç olmayan bir şey oldu.

Şimdi incelmiş olan hava yine de sertçe kostümüne baskı uyguluyordu, gözünü gereksiz olduğu bildiği halde kapatmıştı ve sürtünme kuvveti onun tüm bedenini ağrıtmaya başlarken yere doğru maksimum bir hızla iniyordu.

Gerçi önemli olan şeyler bunlar değildi.

Yukarı ve aşağıyı karıştırdığı o düşüşte, kalbi bir tavşanınkinden bile daha hızlı atıyordu. Adrenalin, tıpkı daha önce söylendiği gibi onu kahkaha attıracak kadar artıyor, boşluğa ağ fırlatmasınk istercesine içine enerji ile kaplıyordu.

Ve yinede, yeryüzünün metrelerce yukarısında olmasına rağmen, nefesi yavaşlamış, kaslarının hepsini serbest bırakmış ve sakinliğin içinde kaybolmuştu.

Bu zor bulunan bir şeydir. Küçümsemenizi gerçekten istemem. Kalbiniz kulağınızda davullar gibi duyulurken ağlayacak kadar mutlu, rahat ve dünyanın etrafınızda kıvrıldığı, sadece görüş alanınız ve sizin var olduğu bir alanda olmak...Ne Peter'ın bunu tanımlayacak sözü vardı nede bunu yaşamış olan başka birinin.

Hâla kendi nefesinden ve kanının akışından başka bir şey duymaktan sağır edilmiş olan Peter, yavaşça bir nefes daha aldı.

"Keşke... Keşke sonsuza kadar burada kalabilseydim ama..." Yumuşakça yumduğu gözlerini açtı ve burnundan oldukça uzun, derin nefesini aldı.

"Sürgün Prens olmadan New York ayakta kalamıyora benziyor" diye sözünü aptalca bir sırıtışla boşluğa konuşarak bitirdi genç, aynı zamanda ellerini zarifçe ileri uzatırken ve içinden güç -hayır- sanki kendinden bir parçasını uzatırcasına on saniye düşeceği kadar uzakta kendi boyutunda mor-mavi bir daire açarken.

Hala tek bir kası bile gergin olmayan ve kendini rahat hisseden Peter, dramatik bir şekilde kollarını iki yanına açtı ve New York'a açılan portalına düştü.

•°•

"Ouch, ouch, Ow...." Peter karın boşluğuna giren ara sokakta ki çöp kutusunun yanından inledi. "Senin gibi portalı s-"

Küçük sokağın karşısında elinde Mickey mouse balonu ile onu izleyen küçük bir kız çocuğu fark etti.

"...Spideylesinler?"

Zaman Saçmalıkları (Düzenlemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin