Spider-Man, Loki'nin bir koltuğun üstünde uyuduğundan ya da en azından chitaruya emir vermediğinden emindi.
Öyleyse nasıl oluyordu da portal sanki onların meydan okumaya yanıt verdiğinin farkındaymışcasına daha fazla uzaylının dünyaya gelmesine izin veriyordu?
Natasha başını kaldırarak, Türkçe'ye çevirdiğimde hep garip durduğu için "Guys!" diye seslendi.
Iron-Man gruba emir vermesi için Steve'e döndü. O şu anda bunu fark etmemiş olsa bile bu onun liderliği diğer adama bıraktığının göstergesiydi. "Anlat Captain."
"Pekla dinleyin." Steve, herkes oluşturdukları daireyi bozarken bir kaç adım öne çıktı, gözü dev yaratıklardaydı. "Geçidi kapatana kadar herşeyi önlemeliyiz."
Başını çevirdi ve elini belli bir binaya uzattı. "Barton, şu çatıya çıkmanı istiyorum. Gözünü dört aç ve bir şey olursa haber ver."
"Stark," Tony başını yukarıdan çevirdi ve adama baktı. "Sınırlar senin." Şimdi kaptan amerika biraz daha heyecanlanmış gibi jest yapıyor ve sesini arttırıyordu. "Fazla yaklaşan olursa onu ya uzaklaştır ya da küle çevir."
Hawkeye, zırhlı adama "Beni çıkarır mısın?" diye sordu.
"Tamam. Sıkı tutun Legolas." Iron-man hızlıca yaklaştı ve adamı kedi misali sırtından sıkıca tutup arkasında az sonra silinecek beyaz duman bırakarak yukarı fırladı.
"Thor, o geçidi kapatmanın bir yolunu bul. Onları yavaşlat. Şimşek gücün var..." Yukarı baktı ve küçük bir baş sallamayla, " Şimşek çak." Dedi.
Thor hiç bir şey söylemeden çekicinin kalın iple bağlanmış yerini eline aldı ve onu o kadar hızlıca döndürdü ki bu güç ile havalandı.
Şimdi geriye Spider-Man, Natasha ve huysuzlanmaya başlamış olan Hulk kalmıştı.
Genç, gergin bir kaç adım atarak, kaptanın yanına geldi. Ses tonu ise hareketleriyle zıtlaşacak kadar kararlı görünüyordu, kendini kontrol edemese bile inatçılığının ve doğru bulduğunu yapmayı kafasına koymuş kişiliğinin göstergesiydi bu.
"Bana emir ver ya da verme, bu şehir kurtulana kadar bir yere kaybolmuyorum."
Şaşırtıcı bir şekilde, Steve bunun farkında o bir şey söylemeden önce varmıştı. Hatta belki de genci ilk gördüğü zaman anlamıştı.
Öyle ki, onun yaptığı tek ve yegane şey, yardımdı. Tabi, bu en azından bir gün önce böyleydi. Sonuçta Loki ile olan olaylar kişiliğine pek uyuşmuyordu, tablet adlı mini renkli televizyonda gördüğü Spider-man çalınan bisikletin sahibini bulamayacağını anladığında notla birlikte sokağın ortasına bırakan birisiydi, saf ve muhtemelen yaşadığı tramvalar rağmen kendini korumaya çalışmış belki de bazı şeyleri her kahramanın yaptığı gibi -somut olsun olmasın- maskesinin altına saklayan temiz ruhlu birisi.
Steve'in savaş ve dövüş dışında ilk defa bu kadar uzun düşünce dizisini oluşturması ve en sonunda yine de adam hakkında kinci çok bir düşünceye bile sahip olamamasının anlatmak isteyebileceği tek bir şey olabilirdi;
Spider-man, güvenilir birisi.
Ya da Steve çok iyimser bir kişi.
Çoktan bir çok gizlilik kuralını ihlal ettiğinden ve adamın karşısında diğerlerine görevlerini verdiğinden dolayı, Steve içgüdülerinin haklı olmasını umuyordu.
"Rehine durumunda ki insanlara ve ne büyük ne de küçük yaratıklara odaklan, ağlarınla uçan araçları devirebilirsin."
Çoğu kişinin kahraman kostümlerinde her zaman bulunduğunu bilmediği mini cebinden bir kulak içi telsizi çıkarıp adama fırlattı. "Bizimle irtibatta kal."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Saçmalıkları (Düzenlemede)
Fanficİşte tam o anda bir farkındalık ona çarptı. Şu anda kucağında bulunan şey, altı adet sonsuz güce sahip taşla süslenmiş olan eldiven, herşeyi düzeltmesine yardımcı olabilirdi! Tüm ölümler engellenebilirdi! Ve böylece, yazarın öylesine yazdığı bu gari...