29. Bölüm

1.7K 228 144
                                    

Bana koklatılan keskin koku ile uyandım. En son trendeydik ve çok hızlıydı.

"Felix! Felix nasıl hissediyorsun?"

Gözlerim tam net değildi ama yinede hemen üzerimde duran yüze gözlerimi çevirdim. Bu ses Hyunjin'e aitti.

"Konuşabiliyorsun değil mi?"

Gözlerimi bir.kaç kez kırpıştırıp ona baktım. Telaş ile gözlerime bakıyordu. Kafamı kaldırıp doğruldum. Jisung yanımda elindeki şeyi sallayarak hava yapıyordu. Abim ise elinde açık olan su şişesi ile bileklerimi ıslattığını anladım.

Diğerleri ise bana bakıyordu öylece. Hyunjin'e tekrar döndüğüm de elinde bir şişe olduğunu gördüm.

"İyi misin?"

"İyiyim.."

"Neden yükseklik korkun olduğunu bize demedin?"

Abimin sorusu ile ona döndüm. İyi de benim yükseklik korkum yok ki..

"Yükseklik korkum yok."

"Neden bayıldın o zaman? Mantıklı bir açıklama var mı?"

Haklı, yoktu ama korkum da yoktu.

"Daha önce fark etmemiş olabilir. Üzerine gitme Minho."

"Sen çok biliyorsun ya Hyunjin. Sus abi kardeş arasına girme."

"Ben onun sevgilisiyim ve her şeyden önce benim için o daha önemli. Abisi olabilirsin ama bunları düşünmen gerekir. Belki daha önce fark etmedi? Nereden biliyorsun?"

Abim göz devirince etrafa bakmaya başladım. Etrafta ilk geldiğimize göre daha az insan vardı.

"İyi misin?"

"Evet, iyiyim. Bir sıkıntı yok."

Chan'ın sorusuna cevap verip ayaklandım.

"Geceyi maf ettiğim için üzgünüm ama.. demiştim size. Ayrıca korkum olup olmadığını hâlâ bilmiyorum üzgünüm.."

Gerçekten çok mahcup olmuştum. Bu geceyi maf etmek istemezdim.

"Sorun yok Felix.. biz ısrar ettik senin bir suçun yok. Biz özür dileriz."

Demişti Jimin.

"Evet, ısrar etmemeliydik."

"Sorun yok Jimin ve Jeongin. En azından bir şey deneyimlemiş oldum."

Diyerek gülmüştüm. Ben gülünce ikili de gülmüştü. Onların kendilerini kötü hissetmelerini istemezdim. Biliyorum ki niyetleri kötülük değildi.

"O zaman otele dönelim? Yorulmuş olmalısınız."

Hoseok'un fikrini herkes onaylamıştı. Herkes tek tek yürürken en arkada Hyunjin ve ben kalmıştık.

"Bir tanem, üzgünüm seni görmeliydim."

"Kendinde suç bulma Hyunnie, anlık bir şeydi sadece. Bunu kimse tahmin edemezdi."

Beni kolunun altına alıp saçlarımı öpmüştü. Bundan hoşlandığımı söylemiş miydim?

"Başın ağrıyor mu?"

"Yani biraz.."

"Normal, o kadar ilaç kokladın."

"Çok mu baş ağrıtır."

"Aslında.. çok ağrıtır."

Bu dediği ile sabah doğru daha kötü olacağımı anladım.

"Fakat bir sevgilin varsa sana kendi elleri ile masaj yapabilir."

Dediğine gülüp ona baktım.

"O zaman odaya çıktığımızda sevgilimin bana elleri ile masaj yapmasını sabırsızlıkla bekliyor olacağım."

"Bekle bakalım.."

"Siz ikili arkalarda ne yapıyorsunuz öyle? Geçin öne."

Abimin uyarıcı sesi ile ona baktık.

"Abi, ne yapabiliriz? Yürüyoruz işte."

"Ayak üstü yiyişmeyin. Geçin önüme."

"Ne alaka abi?"

"Ben sizin kanınızı bilirim kanınızı. Yürün bakayım."

Oflayarak abimin önüne geçmiştik.

"Sendd indir şu kolunu. Denizanası gibi sarmış kardeşimi."

Diyip somurtmuştu.

"Of Minho! Ne zaman bize karışmayı bırakacaksın?"

"Hiç bir zaman. Güvenmiyorum oğlum sana. Felix yokken neler olduğunu gördük. Kapımda mı yatmadın kardeşim için."

Abim bir anda bana dönüp ağzını kapatmıştı.

"Yok! Uydurdum canım ben.. yok öyle şey."

Bilmediğimi sanıyordu.

"O da biliyor. Söylemiştim ona."

"Ha o zaman bar köşelerinde Felix diye inlediğini de anlatıyım."

İnlemek derken?"

"İnlemek?"

"Bunu orada dövüp parasını mı çalmadılar. Bu salakta dövülğrken Felix diyip duruyordu. Bakma abicim mal bu işte olmaz bundan."

Bir an yanlış anlamıştım..

____

"Sevgilim, çıktın mı duştan?"

Hyunjin balkondan sessizce seslendiğin de yanına gittim.

"Çıktım."

Ona arkadan sarılıp kafamı sırtına koymuştum.

"Üzerini giyinmemişsin ama, hasta olacaksın."

"Havalar o kadar soğumadı ki."

"Olsun, girelim içeriye üşütme."

Eylül ayındaydık fakat havalar biraz daha sıcaktı. Öyle soğuk yoktu, yeni yeni havalar soğumaya başlamıştı.

Birlikte içeri girdiğimiz de yatağa oturdum.

"Saçlarını neden kurutmadın?"

"Sen seslenince yanına gelmek istedim."

"Gel o zaman kurutalım."

Bana elini uzattığın da elini tutup yataktan kalkmıştım. Beni banyoya sokup makinayı eline almıştı. Siyah ıslak saçlarımı havlu ile hafif kurulayıp geri yerine koymuştu.

Makinayı açıp saçlarımı yavaşça kurutmaya başlamıştı. Çok az da olsa bir.şarkı mırıldandığını duydum. Onu daha fazla duymak için geriye doğru gittim.

O ise omzumun üzerinden bana dönüp ne oldu der gibi baktı.

"Sadece ne mırıldandığını duymak istedim."

Dedim, o ise kocaman gülümseyip daha sesli söylemeye başlamıştı. Sesi gerçekten çok güzeldi. O kadar huzurlu hissetmemi sağlamıştı ki bir anlığına çoğalan baş ağrım unutmuştum.

Ne kadar geçti bilmem ama makinayı yerine koyup susmuştu. Gözlerimi açıp ona baktım.

"Evet, gel hadi üzerini değiştir."

Kapıyı gösterdiğin de çıkıp valizimi açtım ve içinden bir pijama takımı çıkarttım. Üzerini giyinip yatakta oturan Hyunjin'in bacakları arasına yerleştim.

"Hadi masaj yap bana, başım çok ağrıyor Hyunnie."

Diyerek kafamı onun göğsüne yasladım. O ise uzun ince ve bana göre çok büyük elleri ile başıma masaj yapmaya başlamıştı. Yavaş hareketler ile masaj yapıyordu ve baş ağrıma iyi geliyordu.

"Çok mu ağrıyor?"

"Hm hm.."

Aslında o kadar fazla ağrımıyordu ama benimde daha fazla ilgilensin diye yalan söylemiştim.

Gözlerim masajın verdiği uyuşukluk ile kapanmaya başlamıştı bile. Daha fazla direnmenin manası yoktu bu yüzden gözlerimi rahat bıraktım ve uykunun beni içine çekmesine izin verdim.

Money Daddy/HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin