"Seni çok zorlamayacağım. Ama çok da narin davranmayacağım. Bu ringe girdiğimiz andan beri iki partneriz yalnızca."
"İstediğin gibi davranabilirsin. " Hyunjin beyaz bandajı eline sardıktan sonra kırmızı eldivenleri geçirmişti eline.
"Kurallı mı, kuralsız mı?"
"Kurallı oynasak bilecek misin sanki?" Jeongin bandaj harici birşey kullanma ihtiyacı duymamıştı.
"Göreceğiz." Hyunjin keyifli bir kahkaha atarak meydan okurcasına Jeongin'in karşısında dik, kendinden emin bir şekile durdu.
Pozisyonlarını aldıktan sonra ilk atağı Jeongin yapmıştı. Gözüne,Hyunjin'in sağ yanağına yumruğunu kestirmişti fakat Hyunjin hızlıca başını eğerek, Jeongin'in hem burnuna yumruk atmış, hem de karnına çevik bir tekme savurmuştu.
Jeongin vakit kaybetmemek adına saniyesinde kendini toparlayarak, yeni bir atak yapmak için hareketlenen Hyunjin'e çok da sert olmayan, orta ayarda bir yumruk savurmuştu.
Bu sefer hedefini on ikiden vurmuştu. Hyunjin beklemediği yumrukla sersemlerken daha ne olduğunu idrak edemeden sırtı sert bir biçimde -maç alanlarında olan ringe kıyasla yumuşak olan- ring ile buluşmuştu.
Jeongin için zaman çok önemliydi. Her bir saniye aleyhine işliyordu. Ellerini sıkıca tutarak başının üzerinde buluşturur iken dizleri, Hyunjin'in baldırlarını sıkı bir şekilde hapis etmiş durumdaydı.
"Ringde ki her partnerine güzelsin der misin?"
Hareketleri ve konuşmaları saniyelik sürüyordu. Hyunjin derin nefesler alıp veriyordu. Jeongin'in dibinde olan yüzü, baldırların da olan kaslı, sert dizler, bileklerinin sıkıca tutulması ve hızlı nefes alış verişleri düzgün düşünememesini sağlıyordu.
(Bu kısmı yazarken aklıma red lights geldi🤭 ben dinlemeye gider)"Derim." Jeongin her ne kadar böyle birşey yapmıyor olsa da sırıtmıştı. Onu sinir etme düşüncesi hoşuna gitmişti.
Hyunjin işittiği kelimeyle sinrileri gerilir iken tekrardan onun atak yapmasına izin vermeyerek kendisini zorlayıp dizlerini kaldırarak ayak bileklerini Jeongin'in beline kenetledi. Tırnaklarını, sıkı sıkıya tutan ellere geçirmişti.
Jeongin'in elinin acımasıyla tutuşu gevşer iken Hyunjin bundan fırsat bilerek yerlerini değiştirmişti. Jeongin'in yüzünü zeminle buluşturdu. Kalkmaya hazırlanırken ensesine yapılan baskıyla başını tekrar koymak zorunda kalmıştı.
"Yavşak herif." Hyunjin kulağına fısıldamıştı.
Hyunjin beline oturmuştu, bacağına hamle yapacaktı ama Jeongin ondan önce davranarak gövdesini çevirebildiği kadar çevirip bacaklarından da destek alarak Hyunjin'i tekrar ringe yatırmıştı.
Sırtını tutup kendisine söven Hyunjin'e bakarken kıkırdayarak ayağa kalkmıştı. Tekrar pozisyon alıp beklemeye başladı.
"Devam mı, pes mi?" Bir cevap alamamıştı.
Hyunjin'e baktığında endişelenmişti. Çünkü hâlâ yüzünü buruşturup sırtını tutarak kıvranıyordu. Pozisyonunu bozarak Hyunjin'in yanına eğilmişti.
"İyi misin?"
Hyunjin'in acımaklı yüz ifadesi silinir iken dudağının kenarı yukarı kıvırılmıştı. Jeongin'in kolundan tutarak, ayağını karnına koyup ittirerek üstünden takla atmasını sağlamıştı. Jeongin'in nefesi kesilir iken Hyunjin bacaklarıyla boyun kısmını sarmalamıştı. Kolunu tutup germişti.
"Devam mı, pes mi?" Daha demin soru soran Jeongin'in konuşma tarzını kopyalayarak sormuştu.
"Asla."
Jeongin boğazını sarmalayan bacakları tutarak Hyunjin'in bedeniyle kendini ters çevirmişti. Diz kapağını zemine yaslayarak destek aldıktan sonra ufak bir dönme hareketi yaparak Hyunjin'in arkasına geçmişti.
Kucak kucağa bir görüntü oluşmuştu şimdi. Hyunjin, Jeongin'in üzerinde ters bir şekilde uzanıyor gibiydi. Jeongin büktüğü kolunun dirsek kısmını Hyunjin'in boğazına dayamıştı. Bacakları sıkıca ve gerercesine Hyunjin'in bacaklarını sarmalıyordu.
"Devam mı, pes mi?"
İkisi de sesli bir şekilde nefes alıp veriyordu. Jeongin bir yanıt alamayınca dirseğini sıkılaştırdı. Hyunjin başını arkaya atarken yakınlaşan yüzlerinden dolayı sıcak nefesleri birbirine karışmıştı.
Hyunjin kurtulamayacağını anlayarak Jeongin'in koluna vurmuştu ardı ardına. Jeongin zaferle sırıtıp serbest bırakmıştı. Serbest kalan Hyunjin birkaç öksürük sonrası Jeongin'den ayrılarak yanına atmıştı kendini. Jeongin'de kendini geriye atarak zeminle buluşturmuştu
İkisi de soluklandıktan sonra gözleri kapalıyken kıkırdamışlardı. Gözlerini açıp birbirlerine baktıklarında gülmüşlerdi. Jeongin ona biraz daha yaklaşmıştı. Hyunjin'in tekrar kapanan gözleri yöneltilen soruyla açılırken o da Jeongin gibi yaparak biraz daha yaklaştırmıştı bedenlerini.
"Teklifini kabul ettin mi?"
"Hayır. Onu nazik bir şekilde red ettim." Jeongin içinden Mezdeke oynamaya başlarken Hyunjin'in kalkmasıyla o da kalkmıştı.
"Sen doğru duş alıp yatıyorsun, bende babamgilin yanına gidiyorum."
Hyunjin, Jeongin'den destek alarak ringden inmişti. Oturağa bıraktığı hırka ve çantasını alarak Jeongin'in salonu kilitlemesini beklemişti. Salonu kilitledikten sonra arabaya binerek Hyunjin'in evine gitmişlerdi.
"Yarın gel olur mu?" Jeongin inmek üzere olan arkadaşının elinden tutmuştu.
"Geleceğim."
Hyunjin ona gülümseyip veda ettikten sonra evine girmişti. Yolda giderken dedikodu yapmak için Jisung babasına ve Seungmin ile Chan'a yazmıştı. Salona girdiğinde atıştırmalık yiyerek sohbet eden babası ve arkadaşlarını görmüştü.
"Ben geldim!"
"Sessiz ol, Minho'yu daha yeni uyuttum."
"Sustum." Ağzına hayali bir fermuar çekmişti.
Hyunjin hızlıca bir duşun ardından babası ve arkadaşlarının yanına gelmişti. Eline cips kasesini alarak tekli koltuğa oturmuştu.
"E aşkotellam, niye çağırdın bizi buraya?" Chan elindeki içeceği masaya bırakarak bacak bacak üstüne atmıştı. Kahverengi ve kıvırcık saçlarını düzelterek sevgilisine yaslanmıştı.
"Bebeğim dedim ya dedikodu yapacağız diye." Chan, sevgilisinin dediği şeyi doğrulamıştı. Seungmin, Chan'ın yanağına sulu ve sesli bir öpücük vererek arkadaşını dinlemeye başlamıştı.
"Böyle oldu işte." Hyunjin başından geçenleri anlattığında Chanmin ikilisi birbirlerinin açılan ağızlarını kapatmıştı. Jisung ise sessizce dinlemişti oğlunu.
"E siz resmen sex yapmışsınız!" Jisung'un sahte öksürüğü ile Seungmin kısıkça özür dilemişti dediği şey için.
"Off bilmiyorum ya. Bir yanım diyoki itiraf et sevdiğini. Diğer yanım da zaten sevdiği birisi var, ya senden uzaklaşırsa diyor. Sizce ne yapayım?"
"Bence itiraf et."
"Aşk böcüşüme katılıyorum. Maçtan sonra sahilde gezerken itiraf edebilirsin." Chan göz kırpmıştı.
"Ne kadar da romantiksiniz böyle beyefendi." Seungmin yüzündeki çapkın ifadeyle Chan'a yaklaşmıştı.
"Yhaa demesene öyle şapşik, utanıyorum." Chan, sevgilisinin omzuna vurarak cilveli bir şekilde kıkırdamıştı.
"Sen boşver oğlum sahili falan. Yapış dudağına gitsin."
"Jisung amca da zamanın da öyle yapmış heralde. Çok rahat söylüyor." Jisung, Seungmin'e arkasındaki yastığı fırlatmıştı.
Biraz daha sohbet ettikten sonra Hyunjin yarınki maça onları da davet ederek uğurlamıştı evlerine. Babasına bulaşıklar da yardım edip yatağına gitmişti. Yarın ne yapacağını bilemez iken uykuya dalmıştı.
.
.
.
.
.
.
.
.
🤍😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Maç // Hyunin
RandomBabasının hayali olup da gerçekleştiremediği şampiyonluğu gerçekleştirmek isteyen boksör Jeongin. Her zaman ona destek olan 'arkadaşı' hemşire Hyunjin. Ve de ailelerinin sırlarla dolu geçmişleri. Mpreg!