Hastaneden eve döndükten sonra yorgunlukla kendini yatağına atmıştı Jeongin. Kısa sürede uykuya dalmıştı. Oğlunun nasıl olduğuna bakmak için gelen Felix, üstünün açık olduğunu görünce, çok da kalın olmayan battaniyeyi örtmüştü.
Oğlunu uyandırmamaya özen göstererek yatağın ucuna oturup sırtını başlığa dayamıştı. Jeongin'de de kendisinde olduğundan biraz daha silik olan yanaklarında ki çilleri öpüp saçlarını okşamaya başlamıştı.
Hyunjin'den haberi aldığı zaman okuldan nasıl çıktığını hatırlayamıyordu bile. Minik öğrencilerine belli etmemek için uğraşmıştı ama yüz ifadesinden herşey anlaşılırdı. Jeongin'e birşey olacak,kaybedecek diye çok korkmuştu.
Gözleri yavaşça dolarken Changbin gelmişti aklına. Ring de yatılı olan cansız bedeni gelmişti gözlerinin önüne. 24 yıl uzun bir zaman gibi gelse de, Felix için aynı dün gibiydi.
Göz yaşlarını silip oğlunu son bir kez saçlarından öptükten sonra yemek hazırlamak için mutfağa yönelmişti. Yemeğe başlamadan önce dolabından ilaçlarını alıp içmişti. Tezgaha yaslanıp gözlerini kapattı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra malzemeleri çıkartmaya başladı.
Kaynamış olan çorbanın altını kısarak kaşıkla biraz alıp tadına bakmıştı. Tuzunu kattığını unutup yüzünü ekşitirken hemen tuz alıp katmıştı. Fırından pişmiş olan tavuğu sofraya koyup diğer yemekleri de kontrol ettikten sonra oğlunu uyandırmak adına odasına gitmişti.
"Jeongin? Hadi kalk oğluşum,yemek hazır." Jeongin gözlerini ovalayıp saçlarını karıştırdıktan sonra babasının yardımıyla ayağa kalkmıştı.
"Ne kadar ağırlaşmısın sen böyle?"
"Tam ağırlğımı vermiyorum bile baba."
Jeongin kolunun altındaki babasına tüm ağırlığını vermişti. Babasının düşecek gibi olmasıyla gülmüştü ama karnının acımasıyla kesilmişti. Felix, Jeongin'i yavaşça sandalyeye oturtup kaselere çorbayı doldurmak için tencereyi almaya gitmişti.
"Aynı babana çekmişsin. O da böyle yapıyordu. İki kas adamı beni çökertmeye çalışıyor!"
Felix çorbaları doldurduktan sonra oğlunun yanına oturup çorbasını yedirmeye başlamıştı. Jeongin halinden memnun bir şekilde, babasının onu bebek gibi beslemesine izin veriyordu.
..........
Hyunjin son hastayı da kontrol ettikten sonra kendilerine ayrılan odaya gelerek önlüğünü çıkartmıştı. Sırt çantasını alıp uzun oturağa koyduktan sonra, bunaldığı için topladığı saçlarını açıp tokasını bileğine geçirmişti.
"Vay be! Beni beklemeden gidiyorsun demek?" Seungmin ellerini yavaşça birbirine vurup başını yavaşça sallayarak arkadaşının yanına gelmişti.
"Babamgile yemeğe gideceğim. O yüzden acele etmem lazım. "
"İyi o zaman. Yoksa benden uzun bir süre boyunca trip yemek zorunda kalırdın canısı."
"Sen ne zaman çıkarsın?"
"Ben yakışıklı,kaslı,karizmatik,asi,kurt bakışlım olup gözlerinde life bulduğum sevgilimle randevum olduğu için geç çıkacağım. "
"E madem randevun var, niye geç çıkıyorsun?"
"Beklesin azıcık. Çatlayacak hali yok ya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Maç // Hyunin
DiversosBabasının hayali olup da gerçekleştiremediği şampiyonluğu gerçekleştirmek isteyen boksör Jeongin. Her zaman ona destek olan 'arkadaşı' hemşire Hyunjin. Ve de ailelerinin sırlarla dolu geçmişleri. Mpreg!