22🥊

460 54 36
                                    

Yapmış oldukları aile pikniklerinin üzerinden 3 gün geçmişti. Bu 3 gün her zaman olduğu gibi Jeongin için tempolu geçmişti. Yarı finallere gireceği için diğer maçlara hazırlandığının iki katı bir şekilde hazırlanmıştı.

Gece geç bir vakit olduğunda Yeonjun ailesinin yanına gitmişti. Gözü arkada kalmadan, içi rahat ederek gitmişti evine. Çünkü salonda antrenman yapan Jeongin'in yanında sevgilisi de vardı. Hyunjin onun yanında olmak için eşlik ediyordu.

Şimdiki pozisyonları da bunu açıklar niteliğindeydi. Jeongin ringin zemininde şınav çekiyordu. Hyunjin ise ağzındaki düdük ile onun sırtına bağdaş kurarak oturmuştu.

"Hadi Jeongin'im son üç!" Hyunjin düdüğünü tekrar öttürmüştü.

İş çıkışı eve uğradıktan sonra direk olarak salona gelmişti. Yarın olacak maç için onunla birlikte antrenman yapmıştı. Jeongin çektiği şınavların sonuna gelirken, sabahtan beri kısa aralar vererek çalıştığı için enerjisinin tükendiğini hissediyordu.

Son kalan üç sınavı da kendini zorlayarak çekmişti. O an ki haliyle sırtındaki Hyunjin'i düşünemeyerek yan tarafa atmıştı kendini. Gözlerini kapatıp kollarını iki yana açarak nefeslenmeye başlamıştı.

Hyunjin ringin köşesinde bulunan malzemelerden su şişesini alarak sevgilisinin yanına gitmişti. Ensesinden tutarak yavaşça kaldırmıştı başını. Hyunjin boğazında kalmaması için dikkat ederek suyunu içirmişti ona.

Suyun kapağını kapatıp zeminde yuvarlayarak malzemelerin olduğu bölüme ulaştırmıştı şişeyi. Jeongin'in terden alnına yapışmış saç tutamlarını çekmişti. Dirseğini kırıp zemine yaslar iken yarım bir şekilde uzanmıştı yanına.

"Yarın büyük gün demek he?" Hyunjin ufak tebessümü ile Jeongin'in yüzünü izliyordu.

"Evet. Eğer kazanırsam şampiyonluğa daha da yaklaşmış olacağım."

"Jeongin, sence de kendini bir şampiyonluk yüzünden gereğinden fazla yormuyor musun?"

Jeongin'in gözleri anında açılırken yerinde doğrulmuştu. Kaşlarını hafifçe çatar iken bu tepkisi Hyunjin'i bir tık endişelendirmişti.

"Şampiyonluk öylesine birşey değil Hyunjin."

"Ben öyle demek istemedim ki..." Hyunjin  mırıldanmıştı. Dudaklarını birbirine bastırarak, ayağa kalkıp malzemelerinin olduğu yöne giden Jeongin'in peşinden gitmişti.

"Sağlığın açısından dedim sadece. Yoksa şampiyonluğun senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum."

Hyunjin ellerini arkasında birleştirerek, Jeongin'in kendisine dönmesini beklemişti. Jeongin yaptığı şeyi fark ederek burun kemerini sıkarak Hyunjin'e dönmüştü.

"Özür dilerim bebeğim. Yorgunluktan ne dediğimi bilmiyorum. Düzgün düşünemiyorum. Yoksa benim iyiliğimi düşündüğünü biliyorum." Jeongin, Hyunjin'in şakağını öpmüştü.

"Sorun değil." Hyunjin gülümseyip beline sarılmıştı onun. Jeongin başını eğip boynunu kokulu bir şekilde öpmüştü.

"Eğer yarın maçı kazanırsam sana birşey söyleyeceğim."

"Ne söyleyeceksin?"

"Sürpriz."

Ringde bir süre daha vakit geçirmişlerdi. Havanın hafiften esiyor olması ikisinin de birlikte yürüyüş yapmak istemesine sebep olmuştu. Fakat Jeongin duşunu alıp uyumak istiyordu. Başka bir güne diyerek dairelerine girmişlerdi.

Jeongin spor çantasını gümüşlüğün üzerine koyup tıkınmak için mutfağa gitmişti. Babasının uyanık olduğunu, masada oturmuş dalgınca yeri izlediğini gördüğünde adımlarını oraya çevirmişti.

Son Maç // HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin