18🥊

459 59 48
                                    

"Maziden bir anı..."

Hayat sürprizlerle doludur lafı doğrudur değil mi?

Fakat ondan çok daha doğru olan birşey varsa hayatın acılarla, hüzünlerle dolu olduğudur.

Bazen bir insan severiz her şeyimzle . Ya da bir çiçek,hayvan, çikolata veya bir spor dalı. Elde etmek için, ona sahip olabilmek için yapmadığımız şey, bürünmediğimiz kişilik kalmaz.

Halbuki onlar bizim gerçek kişiliğimiz değildir. Olmamıştır ki hiçbir zaman. Olmadığımız biri gibi davranmak ne kadar acınasıdır değil mi?

Peki ya elde ettikten sonrası? Büründüğümüz kişiliğe, kırdığımız kişilere, kendimizi yıpratmamıza değer mi acaba? Kafa yormak gerek. Hem de çok. Çok fazla.

Biz insanlar sevdiğimiz şey için dağları deşeriz, tüm zorluklara göğüs gereriz. Ama gerçekten, gerçekten yaparmıyız bunları? Nadir insan vardır yapabilecek. Sevdiği şey için kendini, hayatını feda edecek.

Hastane koridorunda, oturaklar da oturan, ayağını hızla sallayıp strestle elleriyle oynayan genç de o nadir insanlardan biriydi.

Aldığı haberle eli ayağı birbirine dolanmıştı. Şok geçirmişti. Panik, endişe, korku... Öylesine sarmalamıştı ki genci. Nefes alamadığını hissetmişti. Hızlıca bir taksiye atlayarak hastaneye gelmişti.Yoğun bakımın önünde beklerken tırnaklarını kemirmeye başlamıştı.

Ailesini kaybetmişti lisedeyken. Zor zamanlar geçirmişti. Açlık nedir bilirdi, kayıp nedir bilirdi, sokaklarda yatmak nedir bilirdi. O dönemler lisede birisi çıkmıştı karşısına. Gördüğü ilk anda tutulmuştu ona. Gülümsemeyi unutmuş olan yüzü onunla birlikte tekrar hayata dönmüştü. Ruhu tekrar canlanmıştı.

Tabi tekrar, daha kötü bir şekilde öldürmüştü de...

"Sende mi buradaydın?" Kendisinden hoşlanmayan, her zaman ona üstten bakan orta yaşlı kadınla birlikte ayaklanmıştı.

"Ben- ben haberi alınca yalnız bırakmamak adına-"

"Hah! Bu halde mi? Kendine bir bak." Kadın alayla güldükten sonra yüzünü iğrenti bir ifade bürümüştü. "Sen kimsin ki sana ihtiyacımız olsun. Bir sokak köpeğinin yanımızda olmasına gerek yok!"

Genç olan duyduğu laflarla üzüldüğünü hissederken dik durmaya çalışmıştı. Ama titreyen bedeni ve ağlamaya hazır olan yüzü ele vermişti onu.

"Oğlunuz içeride ölüm kalım mücadelesi verirken sizin burada beni hâlâ aşağılamayı sürdürmeniz içler acısı."

"Seni aşağılık!" Orta yaşlı kadının öfkeyle üzerine gelmesiyle istemsizce geriye adımlamıştı.

"Karıcığım? Bu sokak sürtüğüyle ne diye iletişime geçiyorsun?" Kadın eşine hak vermiş, öfkesi giderken eğlenen bakışlarını yumruklarını sıkarak kendilerine bakan gence çevirmişti.

Genç birşey demek için ağzını açtığı sırada kendi yaşlarında ki bir kadın, elinden çekiştirdiği, adeta süründürerek getirdiği iki yaşındaki küçük çocukla kendilerine doğru geliyordu. Genç olanın tanıdığı kadınla sinirleri gerilmişti.

Son Maç // HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin