33🥊

398 44 94
                                    

"Hyunjin sekiz aylık hamileyken..."

"Baban nerede kaldı acaba pamuk şekerim?" Hyunjin mutfak camından yolu izlerken karnını okşamıştı.

Yarın olacak final maçı için herkes heyecanlıydı. Jeongin gece yarısı yola çıkacaktı. Maç Fransa'da yapılacaktı. Yola çıkmadan dört beş saat öncesinden herkes Hyunjin ve Jeongin'in evinde toplanmıştı veda etmek adına.

Hyunjin, son kontrolleri yapan eşinin hâlâ gelmemesine endişelenmeye başlamıştı. Sıkıntılı bir nefes vererek bakışlarını karnına indirmişti. Dudağının kenarı yukarı kıvrılmıştı.

"Keşke bu kadar beklemek zorunda olmasam seni. Bir an önce doğsan keşke. Bende seni aynı Jisung babamın beni sevdiği gibi küçük Shine'm diye sevmek istiyorum."

"İsmim mi geçti orada?" Jisung, salona gelmeyen oğluna bakmak için yanına adımlamıştı.

Hyunjin ona gülümseyerek dönmüştü. Jisung elini onun omzuna koyarak yanına yaklaştırmıştı. İkisi de sokak lambalarının aydınlattığı sokağı izlerken Hyunjin başını babasının omzuna koymuştu.

"Diğerlerini şüpheye düşürmemek için demedim ama..."

"Ne oldu?" Jisung, dünden beri garip olan oğlunun neden öyle olduğunun cevabını alacağını düşünerek bakışlarını ona çevirmişti.

"İçimde kötü bir his var baba. Onun o maça gitmesini istemiyorum."

Hyunjin dolan gözlerini saklama gibi bir girişimde bulunmadı. Babasının onu sarıp sarmalayıp, göz yaşlarını silmesini istedi. Küçük Hyunjin'im diyerek sevmesini istedi saçlarını. Belki rahatlardı böylece. Yaslandığı omuzdan ayrılarak babasına baktı.

"Belki de hamilelik hormonların yüzündendir? Ah... Bende bilmiyorum ki. Ama merak etme küçük Hyunjin'im. Jeongin o maçı kazanıp gelecek ve bebeğinizle güzel vakitler geçireceksiniz." Hyunjin göz yaşları içerisinde buruk bir gülümsemeyle babasına sarıldı.

Kapının zili çalınmasıyla Hyunjin gözlerini silip heyecanla ayrılmıştı babasından. Hızlı adımlarla kapıya gidip açmıştı. Karşısında Jeongin'i görmesiyle boynuna kollarını dolamıştı hemen.

"Çok özledim seni. Nerede kaldın, pislik!?"

Hyunjin eşinden ayrılıp koluna vurmuştu. Jeongin kıkırdayarak belinden tutup yanağından öpmüştü onu. Salona doğru ilerlemeye başlamışlardı.

"Nerede kaldın oğluşum?" Felix oğlunun yanına gidip kısa bir sarılma vermişti.

"Malzemelerdi falan anca bitti işim."

"Biraz daha gecikseydin Hyunjin polise haber verecekti." Hyunjin koltuktan aldığı yastığı dalga geçip ayakta durarak kucağındaki bebeğini sallayan Seungmin'e fırlattı.

"Bebeğime geliyordu salak mısın ya! Yeni doğdu benim bebeğim ya!" Seungmin bir aylık olmuş olan oğlunu koynuna yaklaştırarak alnından öpmüştü.

Sohbet ederek kısıtlı zamanlarının sonuna gelmişlerdi. Herkes ayaklanır iken Chan eşinden, iri gözlerle etrafa bakan tombul ve sevimli oğlunu alarak Jeongin'in yanına adımlamıştı.

Bebeğini Jeongin'in kucağına vermişti. Jeongin geniş bir gülümsemeyle bebeği kucağına almıştı dikkatlice. "Görüşürüz yakışıklı. Kendine iyi bak. Geceleri bol bol mız mızlanda başıboş köpek baban uyuyamasın." Demişti.

"Ama benim ne suçum var?"

Jeongin Chan'ın isyanına gülerek bebeğin boynuna burnunu yaklaştırarak derince içine çekmişti kendine has kokusunu. Hafifçe öperek Felix'e vermişti.

Son Maç // HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin