Kapıda kontrole almışlardı.
"Şu yeni gelen polis misin?" demişti kapıdaki güvenlik.Kimliğimi çıkardım.
"Evet." dedim.Kimliğe bakıp bana geri uzattılar ve kapıyı açtılar.
"Ona yolu gösterin." diyip bir poliside benimle göndermişlerdi.Yolu ezberlemeye çalışıyordum.
"Bu oda." diyip kapıyı açmıştı.Derin bir nefes alıp içeri girmiştim.
"Yeni polis misin?" içeri girdiğim an bir çocuk sormuştu.Çocuk dediğime bakmayın,benden büyük duruyordu.
"Evet." demekle yetinmiştim sadece.İçeriden saçlarını savuşturan bir çocuk çıktı.Bu oydu,Lee Minho.Bana baktı ve tek kaşını kaldırdı.
"Yeni gelen misin?"dediğinde başımla onayladım.Kaşlarını kaldırıp indirdi ve beni süzdü.
"sessiz bir şeye benziyorsun." dedi ve alayla güldü.Göz devirdim.Göz devirdiğimi gören bir çocuk kıkırdadığında Minho ona baktı.
"Ben Jeongin ama I.N derler." dedi o kıkırdayan çocuk ve yanıma yaklaşıp elini uzattı.Gülümseyip elini sıktım.
"Sam." kaşlarını kaldırdı.
"Sadece Sam mı?Bir lakabın falan yok mu?" dedi.
"Hayır."dedim gülümseyerek.Oda gülümsedi.
"Soy adın yok mu senin?" diye tersledi Minho.
"Hwang.Sam Hwang."dedim gülüşüm solarken.
"Koreli misin?" dedi ilk konuştuğum çocuk.
"Seul'lüyüm ama Las Vegas'ta yaşadım.Bu sene buraya geldim." dedim.Gülümsedi.
"Ben Christopher Bang.Bende Avusturalya-Sidney'de doğdum." dedi.Gülümsedim.Herkes onun gibi korkunç bir şey değildi.
"Nerede kalacaksın?" dedi Jeongin.Dudağımı büzdüm ve bilmediğimi belli ettim.
"Senin polis olman imkansız.Bebek gibi bir şeysin." dedi Minho kaşlarını çatmış bir şekilde.
"Bana bebek dediğin için sevinmeli miyim?" dedim ve göz devirdim.
"Tek kalan tek kişi Lee Know hyung." dedi Jeongin.Minho'yla birbirimize baktık.En sonunda derin bir nefes alıp dolaplara yürüdü.
"Mecbur kalacağız." itiraz neden etmiyor bu?Etsene.Kalmam ben senle ya.Göz devirdim.
"Sende baya göz deviriyorsun ha,gözlerin devrik kalacak." diyip güldü bir çocuk.
"Ben Beomgyu.Senin gibiyim,bir lakabım falan yok.Choi Beomgyu." gülümsedim.
"Kalmaz gözlerim devrik alışgınlar." dedim.
"Nedenmiş o?" dedi ve kıkırdadı
"Ev arkadaşlarım sayesinde." Jisung'un daha bugün yaptıklarını hatırlayınca göz devirdim.
"Bu sene gelmiştin?" dedi Lee Know.
"Bu sene Ocak 1'den itibaren başlıyor ya hani,daha gelir gelmez de göreve başlamadım." dedim ve gözlerimi ardı ardına kırptım.
"Sadece seni tanımaya çalışıyordum,malum aynı odayı paylaşacakmışız.Ranzada kalıyoruz ve ben altta yatıyorum." dedi.Göz devirdim.
"O zaman terslemeden de deneyebilirsin?" dedim.
"Ben senin gibi yeni değilim,mahkumlara hep sert davrandığımdan karakterim haline gelmiş." dedi ve eline aldığı kola kutusunu açıp kafasına dikti.
"E o zaman Minho sen yeni oda arkadaşını odanıza götür.Eeee,hapishaneyide öğretme işi sana kaldı desene!" diyip kıkırdaki Christopher.
"Gel-benimle,gel benimle." başını iki yana salladı ve odadan çıktı.Peşinden ilerledim.
"P.12.Oda numarası bu." dedi kapıyı gösterip ve kapıyı anahtarla açtı.İçeri girdik.Banada bir anahtar uzattı.
"Odanın anahtarı.Şu dolaptada temiz çarşaf falan var işte.Takıl kafana göre." yatağına oturdu.Dolapa ilerledim.İçerisinden çarşaf aldım ilk önce.Yukarı nasıl sereceğim ben bunu?
"Yardım edeyim." diyip ayaklandı bir anda.Anladı herhalde yapamadığımı.O yaparken onu izlemiştim.Bitirdiğinde çekildi.
"Teşekkürler." dedim ve dolaptan yastıkla yorganı getirmeye gittim.İlk yorganı yatağa koydum,sonrasında ise yastığı gidip aldım ve koydum.
"Şu dolap senin,verdiğim anahtarlar da dolabın anahtarıda var." dedi.
"Anahtarları anahtarlığıma taksam sorun olur mu?" dedim.Bir süre yüzüme baktı.
"Takabilirsin." çantamdan anahtarlığımı çıkarırken diğer anahtarlıkta düştü.Anahtarlığa bakıyordu.Yerden aldım.
"Takar mısın?" dedim.
"Takmam." dedi ve önüne döndü.Göz devirdim.Ayağa kalktım ve tam karşısında durdum.Bana anlamaz bakışlar gönderdi.Yanına bıraktığım anahtarlığı.
"Sevmesende,takmasanda sende dursun.Sevdiğin birine hediye edersin belki." geri döndüm ve koltuğa oturup anahtarları anahtarlığıma takmaya devam ettim.Telefonunu çıkardı.
"Hapishanenin internetine bağlayabilirim seni." dediğinde anahtarlık işim bitmişti.Çantadan telefonumu çıkarıp yatağına doğru attım.Bir süre beni izlediğinin farkındaydım ama unursamadan eşyalarımı dolaba yerleştirmek için ayağa kalkıp dolaba adımladım.
"Çok antik kuntik şeylerin var." dediğinde ona döndüm ve kaşlarımı çatarak baktım.
"Ne alaka?" dedim anlamaz şekilde.
"Anahtarlık,bileklik falan işte." dedi telefonu wifi'ye bağlarken.
"Antik kuntik değil,anısı olan şeyler.Sevdiklerimin bana hediye ettiği şeyler." dedim ve göz devirip önüme döndüm.
"Ev arkadaşların mı?" diyip ekranımı bana doğru tuttu.
"Evet." dedim ve yanına gidip telefonumu aldım.
"Karıştır diye değil wifi'ye bağla diye vermiştim." dedim ve telefonu çantama doğru attım.
"Zorluk çıkarma bana çocuk." göz devirdim ve cevap vermedim.Buraya seninle arkadaş olmaya değil seni alt etmeye geldim tatlım.Zaman kötü kolla götü.
"Hadi,koş." dedi ve kapıya ilerledi.Anlamadan peşinden gittim.
"Ne oldu?" dedim.Cevap vermedi.Göz devirdim.
"Tanrım." derin bir nefes aldım.Bütün polisler çıkmıştı.
"Mahkumları yemeğe çıkarıyoruz." dedi.Tam merdivenin önünden geçerken durdum.
"Bu merdiven nereye gidiyor?" dedim bilmiyormuş gibi.
"Orada tek kişilik hücreler var.Hatırlatmışken,inelimde oradakini alalım." dedi ve aşağıya yöneldi.Bende peşinden gittim.O oda.Changbin'in tutulduğu.Minho gidip kapıyı açtı.
"Gel." Changbin beni gördü.Üstümdekileri.Şokla bana baktı.
"Sam,koluna gir ve merdivenlerden yukarı çıkıp sağa dön.Orası yemekhane.Orada bir masaya onu oturttur ve başında bekle." dedi Minho.
"Sen nereye gideceksin?" burada tek kalma düşüncesi bir an korkutmuştu.Gözlerimin içine baktı.
"Yakınlarında olacağım,bırakmayacağım seni.Beni bekle sadece diğer mahkumları halletmeliyim." başımla onayladım ve Changbin'in koluna girdim.
"Sen?" gülümsedim.
"Belli etme." diye fısıldadım.
"Beni bırakmayacağını biliyordum." diye mırıldandı.
"O sadece bir kezdi,ikincisi yok." yemekhaneye girdiğimizde onu bir masaya oturtturdum.
"İlk yemek almalıyım." dedi.
"Ah,git al." dedim ve durdum.
"Ben gelmeli miyim?" bu halime kıkırdadı.
"Hayır,sonra ben geleceğim." dedi ve gitti.Aç çocuk,yarım saat aç kalması bile mucize bunun.Bıraksanız beni yerdi.Umarım yine o zamanlara döneriz.
Minho'yu içeri girip endişeyle etrafına bakarken gördüm.Beni gördüğünde yüzüne bir rahatlama oturdu.Yanıma ilerleyeceğinde yanındaki mahkumu hatırlamış olmalı ki ona bir masa gösterdi ve yanıma geldi.
"Sam," hafifçe gülümsedim.
"Bana adını söylemedin?" dedim.Kaşlarını kaldırdı.
"Lee Minho." dedi.Gülümsedi.
"Hyung demeli miyim?" dedim.
"Kaç yaşında olduğuna bağlı." dedi.
"23." kaşlarını kaldırdı.
"Ben 25." şaşkınlıkla ona baktım.
"Yaşıtız zannetmiştim." dedim ve kaşlarımı çattım.
"Jeongin 22,Christopher 26,Beomgyu ise 21 yaşında.Sadece onlarla tanıştın diye onların yaşlarını söylüyorum." dedi.Anladığımı belli edecek şekilde sea çıkarıp başımı salladım.Changbin elinde yemeğiyle bu tarafa yürürken dikleştim.
"Yanından ayrılma.Ben sana demeden bir yere ayrılma,seni alacağım." dedi Minho parmağıylada uyarırken.Başımla onayladım.Oda kendi getirdiği mahkumlardan birinin yanına gitti.
"O çocuğun kim olduğunu biliyorsun değil mi?" dedi Changbin sessizce.
"Biliyorum." dedim.
"Bana planınızı anlatmalısınız." dedi.
"Anlatacağım,sadece sabırlı ol." dedim ve başında beklemeye devam ettim.Cebime elimi attığımda telefonumun olmadığını anladım.Endişeyle ceplerime bakarken bana doğru gelen ayak seslerini duydum.Minho'ydu.
"Bir sorun mu var?" dedi endişeyle.
"Telefonumu bulamıyorum!" dedim korkuyla.
'Bir yerlere fırlatıp durduğun için normaldir!"diye azarladı beni.
"Hyung,sence şuan kızmanın sırası mı?" dedim.
"Tamam ben burada dururum sen içeri bak." dedi.Koşarak içeri ilerledim.Odaya girdiğimde ise telefonu bulup gülümsedim.Cebime attım.Artık Hwang Hyunjin değil,Sam Hwang vardı ve buraya alışmalıydım.Alt etmete geldiğim yerde alt olmamalıydım.
---
Evet new bölüm az önce annem azarladı ehehe bugünün son bölümü galiba ve uzun sürenin son bölümü
Yazarken çok şarkı dinledim öneremiyorum o yüzden
Öpüyorum sizi beni bekleyinnn,gelmeye çalışacağımmm<33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
police man.[Hyunho]
FanfictionHyunjin,hapisanede ki arkadaşını çıkartmak için oradaki polis Minho'yu etkilemeye çalışır. düzyazı,,