Kalbim de onun masumluğa bürünmesini istiyordu.
-----------------------------------------------------------------------------------
(Araf Aydemir'in Anlatımıyla...)Bu kış ayaza yeterince doyacakmışım gibi hissediyordum. Tüm mevsimleri severdim lakin kışın verdiği bir masumluk sayesinde kışın yeri hep apayrıydı benim için. Çetin bir soğuk hissediyor olabilirdik, üşüyor olabilirdik ama yağan kar sardığında dört bir yanımızı o soğuğa rağmen çıkıp oynuyorduk beyazların içerisinde. İşte masumluk buydu, dışarıdaki fırtınaya, soğuğa ve üşümene rağmen sevdiğine ulaşabilmekti.
Bankta oturmuş elimdeki kitabımın satırlarında gözlerimi gezdiriyordim. Okuduğum her dizede istemsizce düşündüğüm ama düşünmemem gereken birini buluyordum.
Gözlerimi yerden kaldırmazdım çoğu zaman. Etrafta kış olmasına rağmen giyinmesini bilmeyenlerle doluydu ve gözlerimin onlara bir an bile değmesini istemiyordum. Benim gözlerimi korumam lazımdı yağan karımdaki masumluğa ulaşıncaya kadar. Dışarıdaki fırtınalara, çetin ayaza karşı korumam lazımdı. Masumluğumu, masum bir beyaz kar ile buluşturmam gerekirdi.
Kalbim de onun masumluğa bürünmesini istiyordu. Öyle istiyordu ki gönül rahatlıyla duyduğu sevdayı rahatlıkla sürdürebilsin.
Kirpiklerimin altından yanıma yaklaşırken bir anda olduğu yerde donup kalan bedeni görmemle okuduklarım bir bir dönmeye başladı beynimin içinde.
Beynimde dönüp duran dizelere düşüncelerimde eklendiğinde işin içinden çıkılmaz bir hâl almaya başlamıştı. İşin içinden sıyrılmak için hızla ayağa kalkarak adımladım. Yanından geçip giderken yerde gördüğüm beyaz atkıyla duraksadım. Bu atkıyı sabahleyin boynunda görmüştüm.
Evet, gözlerimi yerden ayırmayan ben çok nadiren gerçekleşiyor olsa da ona değerken buluyordum. Gözlerim yalnızca ve yalnızca ona değiyordu. İstemsizce gerçekleşen bu husus yeri geliyor beni heyecanlandırıyor yeri geliyor üzüyordu.
Üzmesinin temelinde yatan asıl hakikat dinimizden uzak oluşuydu belki de.
Eğilip yerden aldığım atkısıyla ona döndüğümde bana bakıyor oluşuyla hazırsız yakalandığımdan ötürü gözlerimiz saydığım kadarıyla üç saniye boyunca temas etmişti. Daha fazlası uygun olmayacağından bakışlarımı yere indirdim. Elimi ona doğru uzattım atkısını alması için.
"Sanırım atkınızı düşürmüşsünüz." Dudaklarımın arasından çıkan sözlerle öylece kalakaldım. Onunla ilk defa iletişim kurduğumdan mıdır bilinmez kalbim küt küt atıyordu.
"Teşekkür ederim, ben... Fark etmemişim." İlk defa duyduğum ses tonu kalbimi tekletirken sesindeki şaşkınlığı ve heyecanı sezebilmiştim. Kuzenim, ablam ve annem dışında hiçbir kızla iletişim kurmadığımdan mıdır bilinmez o yüzdendi belki de bu şaşkınlık. Dikkat ettiğim kadarıyla ya da fark ettiğim kadarıyla desem daha doğru olur, o da hiçbir erkek ile uzaktan yakından bir iletişim hâlinde bulunmuyordu.
"Sorunu yok, alabilir misiniz artık," dediğimde yüzündeki şaşkınlık donup kaldı. Elini uzattığında görüş alanıma girmişti. İnce ve narin elleri vardı. Her an kırılacakmış gibi naif duruyordu.
Atkının en ucundan tuttuğunda bu tavrının hoşuma gitmesini engelleyemedim. Hakikatinde bu üniversitede durduk yere bile hiç tanımadığım kızların iletişime geçmek için yapmadıkları şey kalmamıştı.
Atkısı parmaklarımın arasından kayıp gittiğinde esen rüzgar atkıdaki kokusunu burnuma ileten bir araç görevini üstlenmişti. Kokusu çok güzeldi...
Tövbe ya Rabb'im neler düşünüyorum ben böyle.
Daha fazla burada durmam doğru olmazdı zaten annem gelecekti ve beraber alışveriş yapmaya gidecektik o yüzden arkamı dönerek uzaklaştım yanından.
Annemin yanına vardığımda önce çaktırmadan ardımda bıraktığım bedene baktım. Doğru değildi biliyordum lakin engel olamamıştım ki nefsime. Gözlerim bedenine değerken bu soğukta öylece dikilerek bize bakıyor oluşuyla çattım kaşlarımı ve yere indirdim gözlerimi.
Üşüyecekti, hava cidden de çok soğuktu ve giydiği kaban onu yeterince sıcak tutamaz, soğuğu yeterince engelleyemezdi.
"Hadi annem daha fazla üşüme gel arabaya binelim," diyerek gülümseyip baktım anneme. Elinden tutarak arabama doğru ilerledim. Arabaya geldiğimizde kapısını açarak bindirdim annemi.
Şoför koltuğuna oturup kontağı çalıştırdığımda gaza bastım.
"O hanım kızımız kimdi?" Kulaklarım belkide duymayı hiç beklemediği sualle titredi.
"H-hangi hanım kızımız?" Şaşkınlığımı saklayamayışımla alnımı direksiyona vurmak istedim.
"Bahçede konuştuğun. Pek bir hanım hanım duruyor. Allah sahibine bağışlasın." Annemin aniden dua edişiyle kontrolsüzce bastığım frenle öne doğru savrulduk.
"Sahibi?" Kalbim hızlı ya da yavaş... Nasıl atacağını bilmiyordu ve bunların bütün nedeni oydu.
"He evladım, sahibi. Rabb'im bağışlasın tez zamanda inşallah." Annemin ne yapmaya çalıştığını zerre anlamamıştım. Gaza basarak arabayı tekrardan hareket geçirdikten sonra ilk defa istemeyerek de olsa amin demek durumunda kaldım.
"Amin..." Ve o an istemsizce içimden devam devam ettim cümleme,
İnşallah bana bağışlasın...
Arabayı marketin önüne park edip indiğimde annemin kapısını açtım. Annem hiç beklemedem koluma girdiğinde arabayı kilitledim ve markete doğru ilerledik.
Annem istediklerini alıp market arabasına koyarken bende elimdeki listedeki yazılanları alıyordum. Tam raflardaki sütü alacakken cebimdeki telefonumun bildirim sesini işitmemle eylemimi durdurarak bekledim kısa bir süre. Kalbim anlamadığım şekilde hızlı atmaya başlarken elimi cebime atarak çıkardım telefonumu.
Gözlerim her mesaj balonunda tek tek gezerken kalbim her okuduğum kelimenin etkisiyle hızlanıyordu.
053******** : Selam...
053******** : Yani Selamunaleyküm demem gerekiyor sanırım.
053******** : Rahatsızlık verdiysem kusura bakmayın.
053******** : Sadece... Sadece ben teşekkür etmek istedim.
053******** : Yani, atkı için...
Bölüm Sonu
❄️
Selamunaleyküm...
Yeni kurgumun ikinci bölümü şimdi sizlerle.
Umarım çokça beğenirsiniz.
Emeğimin karşılığı olarak yorum yapmayı ve
oy vermeyi unutmayın lütfen.
Bir sonraki bölümde görüşünceye dek,
Allah'a emanet olun ❄️~Verda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Dinimizi Anlat
SpiritualKalbinin çizdiği haritada adımlamaya başlayan, Ahsen Demir... İslam yolunda adımlarını sürdürür ve nihayetinde islam ile buluşur.