B.D.A | 4

248 18 4
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Halbuki bütün benliğim ilgileniyordu bütün benliğiyle.

-----------------------‐-----------------------------------

(Araf Aydemir'in Anlatımıyla...)

Gözlerim... Bir türlü yerlerinde durmuyorlardı. Etrafta dört dönüyor görmek istedikleri beden için can atıyordu. Kalbimde öyle. Bugün önceden sıklıkla uğradığı mekanlara gitmiştim tek tek. Genelde kimsenin gitmediği, tenha bölgeleri tercih edişi yanlızlığı sevdiğini gün yüzüne çıkarıyordu.

Bakmadığım tek yer konferans salonu olmuşken bu hallere düşüşüm beni pekte memnun etmiyordu. Gerçekleştirdiğim eylemler doğru değildi.Adımlarım boş salonda yankı yaptığında kulaklarıma dolan nefes alış veriş sesleri aniden susmuştu.

Buradaydı işte. Kimsesizliğe gömmüştü yine kendini.

Adımlarımı arka odaya yönlendirip açık olan kapıdan içeriye girdiğim anda gördüğüm bedeniyle hemen indirdim gözlerimi. Kaşlarım yine çatılırken bu kızı  üşümekten zevk alıp almadığını düşünmeden edemedim.

"Üşüyeceksiniz, kalkın ordan."  Gözlerim yerle bağlantısını kesmezken bana baktığını hissetmemle kalbimin bozguna uğrayışı bir oldu. Bana olan bakışları bocalamam için büyük bir nedendi işte.

Bir bakışı bile yakıp kavurabiliyordu kalbimi.

Bakışları bir süre sonra benden uzaklaştığında kendime engel olamayarak şimdi de ben bakmıştım yerde oturmuş bedenine. Ben bile böyle üşüyorken onu düşünemiyordum bile.

"Üşümüyorum." Verdiği yanıt karşısında derin bir nefes aldım. Bu kadar soğuk bir havada soğuk zemin üzerinde oturan bedeninin üşümüyor oluşu imkansızdı. Ki üşüdüğü zangır zangır titreyen bedeninden belli oluyordu.

Beş saniye izlemiştim zadece... Rabb'im affetsin nefsime engel olamadim.

"O yüzden mi titriyorsunuz?" Kendime engel olamayarak kurduğum cümleyle hiç beklemeden yanıtladı beni gözleri hâla bana değmezken...

"Sen beni mi izliyorsun? Bu uygun mu ki senin için?" Sıraladığı sualleriyle öylece suspus olmuştuk her ikimizde. Ortamda nefes alış veriş seslerimiz hakimliğini sürüyordu.

"Doğru, değil. Allah'a emanet olun," diyerek arkamı dönüp yanından uzaklaştığımda gözlerimi yumarak yutkundum. Cebimden telefonumu çıkararak uygulamaya girdim hemen arından klavyeyi açıp gezdirdim parmaklarımı harflerin üzerinde.

Araf Abi : Selamunaleyküm, Kübra.

Araf Abi : Senden birşey istesem yapar mısın?"

Mesajları yazıp gönderdikten sonra adımlarımı kafeteryaya çevirdim. Selim ile anlaştığımız gibi cam kenarından bir masada yer tutmuş oturuyordu.

Bana Dinimizi Anlat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin