En son 24 saat dolmak üzereydi , dolmuştu. Biz birbirimize sarılarak ağlıyorduk. Şimdiyse 1 hafta dolmak üzere , biz birbirimize sarılarak ağlıyorduk. Onsuz bir haftayı geride bırakmıştık. Hayatımızda geçirdiğimiz en boktan bir haftaydı.Dayanamıyorduk.
Bu dayanılmaz ve alışılmazdı. Buna artık dayanmak istemiyordum. Alışmak istemiyordum. Çok yorulmuştum.
Odasından çıkmıştık az önce. Yeniden onunla konuşmuştuk. Çabalamıştık. Umudumuz hem vardı hem de tükeniyordu. Yüreğim kaldıramıyordu artık.
Birbirimize sarılarak ağlarken yine hıçkırıklara boğulmuştum. Sesim kısılmıştı en sonunda. İlk zamanlar attığım o çığlıklar , bitmeyen ağlamalarım...
" Nolur uyansın artık dayanamıyorum..."
Bağıra bağıra ağlamaya başlamıştım yeniden. Ayaklarımdaki güç çekiliyordu ve yere yığılmak üzereydim. Poyraz ile Bulut tutuyordu beni. Ayakta durmak istemiyordum artık. Yere çökmek istiyordum. Acıyordu. Her yerimde uyuşuklukla karışık bir ağrı vardı. Ama en çok sol tarafımdaki atmakta zorlanan yerim ağırıyordu. Çok ağırıyordu. Atmak istemiyordu artık.
" Şafak... Kardeşim yapma nolur..."
Ağlaya ağlaya yere çökmüştüm. Kaldıramıyordum bu yükleri. Bu kadarı gerçekten çok fazlaydı. Nolur insanlar en sevdikleriyle sınanmasınlar. Nolur...
Herkes yanıma gelmişti yine. Karşımda Gedizi görür gibi olmuştum. Kalbimi tutarak bağıra bağıra ağlıyordum. Bana baktı birkaç saniye. Hiç beklemediğim bir anda birden kendine çekti beni. Sımsıkı sardı. Abi gibi sardı. Ama Bora gibi saramadı. Kimse Bora gibi saramazdı.
Birkaç saniye sonra konuşmaya başladı.
" Ağla..."
Ağla dedi bana. Omzunda ağlamamı , acımı paylaşmamı istedi. İyi değildim , herkes görüyordu. İyi olmam lazımdı hepimiz biliyorduk. Ama çok zordu , herkes farkındaydı...
" Şafak... Sen Boranın güçlü miniğisin. Güçlü kızı , güçlü kardeşisin. Toparlanman lazım. Boraya yapma bunu. Seni duyuyor , üzülüyor. Onun da canı yanıyor. Yapma. Kendi canını da yakma daha fazla. Biliyorum , kahretsin ki çok zor ama yıkılarak varamayız bir yere kardeşim... Yapma nolur , bizi de öldürüyorsun..."
Yüzümün yarısı omzuna gömülüydü. Boğuk bir sesle ağlıyordum. Birkaç saniye sonra etrafımızda hareketlilik oldu. Meriç geldi , Eray geldi. Eğildiler yanımıza. Saçlarıma koydular ellerini.
" Kardeşim... Güzel kardeşim. Meleğim , yapma nolur..."
Meriç titreyen elleri , gözleri ve sesiyle konuşmaya çalışmıştı. Gözleri dolu doluydu. Aynı şekilde Erayın da...
" Şafak... Yapma be kızçem. Nolur , nolur ölmeyelim daha fazla..."
Onları da etkiliyordum her açıdan , farkındaydım. Ama elimde olan bir şey yoktu. İkisi de sarılmıştı bana. Dördümüz sarılıyorduk. Etrafımız yavaş yavaş kalabalıklaşmıştı. Yine eksiktik işte...
" Yine eksiğiz işte..."
Boğuk , zor duyulan kısılmış sesimle konuşmaya çalışmıştım. Sırtımı okşuyorlardı. Sakinleştirmeye çalışıyorlardı.
" Değiliz. Emin ol değiliz kardeşim..."
Yalan söyleme Gediz... Çocuk avutmayın.
Sakinleştikten sonra herkes eski yerini almıştı. Hıçkırıklarım durmuş olabilirdi ancak içimdeki yangın büyüdükçe büyüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peri Kızı / Texting
Teen FictionBilinmeyen Numara : Gözünle bakarsan bulamazsın , kalbinle bakmayı dene peri kızı... ‼️ İlk bölümler acemice yazılmıştır. İlerleyen bölümlerde daha iyi bir hale gelmiştir. ‼️