21. Bölüm

55 4 32
                                    



Kararlarımız bizim hedefimizdir.

Her bir kararımız bizi bir sonraki adıma taşırdı. Hiçbir zaman sona ulaşmazdık. Yürüdüğümüz bu yolda ne kadar düşersek düşelim yürümeye devam ederdik.

Bazen pes ettiğimizi sanırdık ancak yaşadığımız süre boyunca o yolda istemesek de adım atmaya devam ederdik. Aksi halde hayata devam edemezdik. Evet , hayat devam ederdi ama biz gerisinde kalırdık. O yüzden her ne olursa olsun dünün ve bugünün yürümene engel olmasına izin verme. Çünkü daha yarınımız var...

Bir karar vermiş ve bir yola çıkmıştım. Aslında bu kararı şimdi değil , önceden vermiştim. Bilinmeyen ile konuşmayı kabul ettiğim an...

Kuntla yeni bir yola çıkıyorduk. Belki doğru belki yanlış. Çok düşecek , çok yıpranacaktık belki. Yorulacak ve bıkma derecesine de gelebilirdik. Ama aramızdaki sevgiyi hissettiğimiz sürece yaşanılan her şeyi mutlulukla karşılayacaktık. Çünkü asıl onlar olmasa korkmak gerekirdi.

Yaşadığımız her bir olay insanlarla ilişkimizi de şekillendirirdi. Yola çıktığın kişiyle yolda yaşadığın zorluklara rağmen beraber olmak doğru kararı verdiğini hissettirirdi. Yanlış bile olsa... Hiçbir yanlış bu kadar doğru hissettirmemişti. Daha yolun en başından bile bu derece yoğun hissetmek ne kadar doğru bilmiyordum ama doğru ve yanlışlara bakarak da ilerleyemezdik.

Bir geleceğinizin olmasını istiyorsanız yaşanılanlara takılmayacaksınız. Evet , ders her şeyden çıkarılmalı. Fakat çıkarıldığı gibi de o andan çıkıp aldığın dersi de hayatına eklemeli , yürümeye devam etmeli. Oraya takılıp kaldığınız süre boyunca hayattan zaman kaybederdiniz.

Hayatın sınavı da aslında sınıfta girdiğimiz sınavlar gibiydi. Takıldığın veya yanlış yaptığını düşündüğün bir soru olunca onu çözmek için uğraşırsan zaman kaybederdin. Oysa ki biraz devam edip sonradan dönünce o eksik kalsa bile yolun geri kalanını bitirmiş olurdun.

O yanlış olarak kalmazdı orada. Farklılıkları anlayıp doğrusunu bulur , ona göre çözerdiniz diğer soruları. Her şekilde , geçmişte eksik sandığımız birçok şey aslında geleceğimizi tamamlıyordu.

Öğlen sınıfa girdiğimizde Poyrazın meraklı bakışları tüm gün beni esir almıştı. Çatladığının farkındaydım fakat Boralar oradayken yanlarından ayrılıp konuşamazdık. Dikkat çekerdik.

Şimdiyse iş yerine gelmiştik. Birlikte yolculuk yapmıştık ve o dörtlüyle yolculuk yapmanın ne kadar yanlış bir karar olduğunu anlamıştık.

Dükkan orta halli bir kalabalığa sahipti. İnsanların çoğu yemeğini bitirip sohbet ediyordu. Biz de kasanın arkasında oturmuş sohbet ediyor , bazen de insanları seyrediyorduk.

Bulut ile ben.

Bulut çok fena bir dedikoducuydu. Siparişleri verirken duyduklarını anlatıyor ve üstüne yorumlar yapıyordu. Şimdi de oturmuş , insanların üstündeki kombinleri puanlayıp fiyatlarını tahmin ederek birkaç laf ediyordu.

" Bak şu kırmızılı var ya... Hiç sevmedim onu. Tiki tiki hareketleri var. Ayrıca her dört dakikada bir yaklaşık otuz saniye boyunca eşşek gibi anırıyor."

Eşşek kelimesinden sonra bende ipler kopmuştu ve ses çıkarmamak için boğazımdan garip bir kıkırtı kaçırmıştım.

" Gerizekalı..."

Bulut bana ters ters bakarken elini kaldırdı. Arkadan ya kafama ya da enseme vuracak diye beklerken hiçbir darbe yememenin verdiği gariplikle Buluta döndüm. Dolan gözlerini gördüğümde anlam veremeyip kaşlarımı çattım.

Peri Kızı / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin