26. Bölüm

46 5 0
                                    





Aşk bambaşka bir şeydi. Aşk huzur olabilirdi. Aşk güven olabilirdi. Aşk , mutluluk da olabilirdi. Sevdiğiniz , birlikte olmak istediğiniz biriyle aynı duyguları paylaşmak dünyanın en mükemmel , en güzel hissi olabilirdi.

Küçükken sürekli hayatıma hiç kimseyi almayacağımı , herkesin babam gibi olacağını düşünür ve korkardım. Boralara , hayatımdaki tek erkek siz olacaksınız derdim.

Kalbimdeki üç odacığın sahipleri... Ama bir odacık boştu işte. Temel ayrımlardan biri boştu. Nereden bilebilirdim ki onun da dolacağını , aşk ile dolacağını...

Sırayla geldiler. Kalbimin üç odacığı daha da genişledi , bölündü. İçine yeni kardeşleri ekledi. Meriçi ekledi mesela... Her zaman çocuksu yanını kaybetmeyen , deli dolu , Poyraz iki olan Meriçi ekledi. Bana her zaman kız kardeşi gibi yaklaşan Meriçi...

Erayı da ekledi mesela... O da çocuksu yanını kaybetmeyen , Bulut iki olan Erayı ekledi. Herkesten daha saf , daha çocuk olan Erayı. Kıvırcık saçlarıyla ortama girdiği anda enerjiyi yükselten , içini yumuş yumuş yapan Erayı...

Gedizi ekledi mesela...Gediz , benim bir başka abim gibi olmuştu. Neredeyse Bora iki olan Gedizi ekledi. Korumacı olan , sevdiklerinin başında sorumluluklarını üstlenen , yeri geldiğinde sert ancak her zaman pamuk gibi bir kalbi olan Gedizi... Beni sevdiğini bana hissettiren , hep yanımda olan , ayağa kaldırmaya çalışan Gedizi de ekledi kalbim.

Ama kalbim bir kişiyi daha eklemişti. En özel , en güzel köşelerinden birine... Kuntu eklemişti... Kalbim Kuntu kabul etmişti. Kalbim Kunt ile birlikte yeniden canlanmıştı. Yeniden yaşamaya başlamış , bir kuş gibi canlanıp , kanatlarını çırpıyordu. Yaşadığımı hissettiriyordu. Daha yolun çok başında olmamıza rağmen öyle duygular besliyordu ki... O kadar güzel seven birinin kalbinde olması da bambaşka bir şeydi... Kunt başkaydı. Çok başkaydı , her açıdan. O , her haliyle çok güzeldi... Kalbime kabul ettiğim için her an yeniden yeşilleniyordu bahçelerim , çiçekler açıyor , tatlı , huzurlu , mutlu kokular yayıyordu etrafa.

Kunt sayesinde.

Dün akşam Boralara her şeyi anlatmıştım. Balkondaki konuşmamızdan sonra içeri geçtiğimizde Bulut ile Poyrazı tartışırken bulmuştuk. Ne kadar da şaşırtıcıydı...

O anlar aklıma gelince gülümsemeden edemedim. Şapşallar...

" Yine ne oldu oğlum ? "

Bora tartışan ikiliye sorusunu sorduktan sonra ikisi bir ağızdan konuşmaya başlamış ve çorba olmuştu her şey.

" Hey hey hey ! Tamam sakin. Tek tek konuşun. Sakince."

Bakışlarını konuşmamla üstüme toplamıştım.

" Konu sensin güzelim ," demişt Poyraz.

Kaşlarımı çatıp , " Ben miyim ," diye sordum merakla.

" Sen bu göte önceden anlattın mı gerçekten ?"

Sıçtık.

Poyraz !

" Neyi ? "

Anlamamazlığa vurmam bir işe yaramayacak gibiydi.

" Nerden çıkardın oğlum ," diye sormuştu Bora. Hadi ordan ! Sanki anlamadın.

" Bugünkü olaya kadar hiçbir tepki vermedi. Biliyor işte oğlum ya ! "

Boranın da bakışları bana çevrilmişti. Masum masum , şirin şirin gülümsemiştim. Umarım işe yaramıştır.

Peri Kızı / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin