18. Bölüm

58 6 15
                                    



Yazardan...

Yıkıntı.

Enkaz.

Başka hangi kelime vardı onları anlatabilecek...

Bulut ile Poyraz omuz omuza oturmuş , endişeyle karşı duvarı izliyorlardı. Çok ağlamış ve artık yorgun düşmüşlerdi.

Kardeşlerine de aynası olmuştu değil mi...

Meriç ile Eray dolu gözlerle aynı Poyrazlar gibi oturuyorlardı.

Gediz ayakta memnuniyetsiz bir ifadeyle dikiliyordu.

Kunt yerinde duramıyordu. Oldukları
yeri turluyordu.

Hepsinin canı çok acımıştı. Şafağın o anki halleri gözünün önünden gitmiyordu hiç kimsenin.

Bora ise sessizce ağlıyor ve ayakta kapıya bakarak içerden doktorun çıkmasını bekliyordu.

Bora... Adeta yıkılmıştı. Olacakları biliyor gibiydi önceden.

O rüyayı boşuna görmediğini içten içe biliyordu. Şafağı gözünün önünden ayırmak istemiyordu ancak iki haftadır kendileriyle doğru güzdün iletişim kurmuyordu genç kız.

Bora kendini suçluyordu. Onu hiç bırakmamalıydı. Ama belki de tek kalmak iyi gelir diye düşünmüştü. İhtiyacı olduğunda zaten bize gelir , belki şimdilik kendi halletmek istemiştir diye düşündü hep.

Annesi ve babasını görünce şok olmuştu. Babası? Ölmemiş miydi ? Aklında birçok soru vardı.

En önemlisi ise Şafağın iki haftadır bu iğrenç insanlar yüzünden üzülüp üzülmediğiydi. Onlarla mıydı bu süre boyunca ? Hayır. Şafak iki hafta onlara dayanamazdı. Peki kardeşlerine de gitmediğine göre bu kız nerde kalmıştı?

Bora'da parçalar yavaş yavaş oturuyordu. İçten içe o kadar öfkeliydi ki...Ancak şu an endişesi , korkusu ve acısı , öfkesini bastırıyordu.

Şafağın haykırışları kulaklarından bir türlü gitmiyordu. " Acıyor..." deyişi... Akıttığı her bir gözyaşının sebebini bulup yer yüzünden silmek istiyordu. O adam yüzünden mi ağlamıştı ?

Elini kaldırdığını gördüğü an kan beynine sıçramıştı. Neyse ki Kunt yakındı ve o el incitmekten korktuğu için dokunmaya kıyamadığı yanağına değmemişti.

Ya da belki de çoktan değmişti?

Bu düşünce mahvetti Bora'yı. Geçen hafta Şafağın boynunda gördüğü izi hatırladı. Şafak bugün de yaralıydı...

Hayır...Kahretsin!

Bora orada kendi kendine bir yemin etti. O adama aldığı her nefesi zehir edecekti. Kardeşinin akıttığı her bir damla için hesap soracaktı. O adamı öldürmek istiyordu.

Öldürecekti de.

Ama önce yalvartacaktı. Onu öldürmesi için yalvaracaktı.

Bora cani değildi. Ama herkesin bir sınırı vardır. Damarına basıldığı an dünyanın en saf , en masum insanı bile bir canavara dönüşebilirdi.

Kapının açılmasıyla tüm gençler doktorun etrafına koşturdu. Herkes bir ağızdan soru sorunca doktor elini havaya kaldırınca sustular.

" Hastamız sinir krizi geçirmiş. Ancak onun dışında vücudunda birçok şiddet izine rastladık. İç organlar zarar görmüş mü diye film çekilecek. Hastamız kendine geldiğinde hastane polisini ifadesini almaları için göndereceğim. Morluklar ciddi görünüyor. İşlemler bitince görmeye geçebilirsiniz. Geçmiş olsun."

Peri Kızı / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin