Fice dahil olmasını istediğini bir çift var mı?
Evet değerlilerim iyi okumalar diliyorumm
______________________________________________
Hyunjin
Sevgilim. Sevgilim demişti bana. Eskisi gibi. Lee Felix tekrar Hwang Hyunjin'in sevgilisi miydi? Öyleydi.
Bu düşünceyle bile kalbim o kadar hızlı atıyordu ki. Lee Felix. Hayatımın en güzel detayıydı. Onun her şeyi hatırlayacağını düşündükçe gaza daha fazla basıyor hız ibresinin yükselmesine neden oluyordum.
''Hyunjin... Sence de biraz hızlı değil miyiz?''
Felix'in kısık çıkan sesiyle adeta gerçek hayata dönmüştüm. Gözlerim bir anlığına hız ibresine kaydığında 250 ile gittiğimi fark ettim. Yol bomboştu. Zaten buraya gelen olmazdı. Oldukça ıssız bir yerdeydik. Ayağımı yavaşça gaz pedalından çekerek hızımızı düşürdüm.
''Üzgünüm Felix fazla heyecanlandım.''
''Sorun değil merak etme.''Yaklaşık beş dakika sonra Varmak istediğim yere gelmiştik. Arabayı sağa çekip çimenlik alana park ettim. Kemerimi çözüp arabadan indim. Hava serindi ancak üşüyeceğimiz kadar soğuk sayılmazdı. Arabanın ön tarafından geçip Felix'in kapısını açtım ve onu da indirdim. Montlarımızı üzerimize geçirip ormanın içine doğru yol almaya başladık.
''Hyunjin nereye gidiyoruz?''
Sesinden tedirgin olduğu belli oluyordu Felix'in. Sık nefes alışverişleri, adımlarını yavaş atıp sürekli etrafı kolaçan etmesi de bunun açık bir deliliydi. ''Sakin ol geldik sayılır.''
Kısa bir süre sonra karşımda gördüğüm büyük meşe ağacıyla gülümsedim.
''Hyunjin-ah şuna bak''
''Neye?''
''Bak kocaman bir meşe ağacı. Dev gibi.''Gibi'yi uzatarak söylediğinde Felix'in tatlılığıyla mest olmuştum adeta. Sapsarı saçlarını arkadan toplamıştı. Uzun değillerdi ancak yine de toplayabiliyordu. Yeşil gözleri açığa çıkmıştı. Üzerindeki kırmızı oduncu gömleği modelinde olan ceketiyle altındaki siyah pantolon ona çok yakışıyordu. Çillerini uzun ısrarlarım sonucu kapatıcıyla kapatmamıştı. Onun doğal güzelliği karşısında adeta büyülenmiştim.
Küçük bir çocuk gibi ağaçları hayranlıkla incelerken bende aynısını ona yapıyordum. Ah küçük civcivim keşke seni görebildiğim gibi görsen kendini. O kadar çok severdin ki.
Tanışalı bir yıl olmak üzereydi Felix'le. Kütüphanede onu bulduktan sonra tekrar buluşmuştuk. Kulübeye geldiğindeki şaşkınlığı o kadar tatlıydı ki. Işıl ışıl gözlerini incelemekten dikkatimi hiçbir şeye veremiyordum. Felix insanı alkol almadan sarhoş edebilirdi. Onu her gördüğümde olduğum gibi.
Ona asla ondan hoşlandığımı söyleyememiştim. Korktum. Beni reddetmesinden, yanımdan gitmesinden korktum. Uzaklaşır dedim. Bugün ona hiçbir neden yokken gidiyoruz dediğimde aklımda bir plan yoktu. Öylece yol kenarında durdum ve yürümek istedim. Kabul etti. Şimdi ise onun gülüşüyle dakikalarımı sanat eserine dönüştürmesini izliyordum.
''Hyunjin-ah şuna bak!''
Meşe ağacının arkasına doğru gitti. Onu kaybetmemek adına bende hızlı hareketlerle peşinden devam ettim. Bir iki adımdan sonra küçük bir açıklığa ulaştık. Manzara oldukça güzeldi. Uçurum değildi kenarı ancak diğer yerlere nazaran o kısım alçakta kaldığından karşımızdaki enfes manzarayı sonuna kadar tadabiliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Start From Scratch/Hyunlix
Fanfiction''Sevdiğinin seni unutması ne kadar kötüdür değil mi Hyunjin?'' ''Unutan değil belki ama unutulan çok acı çeker.''