FelixHayatım son zamanlarda oldukça karışmıştı. Yani en azından son üç yıl için. Yaklaşık bir ay içerisinde bir nişanlım olduğunu, öz abimin seri katil olduğunu, hayatımdaki en çok güvendiğim kişinin hain olduğunu ve daha nicelerini öğrenmiştim.
Hyunjin'in kapalı gözlerine bakarken uyurken ki masumluğunu tekrar tadıyordum. Geceleyin zor bir zamandan geçtiğim için tek yatmama izin vermemiş beni de kendi yatağında yatırmıştı. Yaklaşık gece dörde kadar uyuyamamış olsam da sonunda Hyunjin'in tatlı kokusu beni mayıştırmış ve uyumama neden olmuştu.
Geceleyin oldukça geç yatmama rağmen erken uyanmış ve yaklaşık yarım saattir Hyunjin'i izliyordum. Chan benim üç yılımı neden almıştı benden? Ne saçmalamıştı o gece?
Balkonda otururken zamansız ve yüzeysel yaptığı itiraf beni germişti. Çünkü eğer haklıysa biri bizi bitirmeye çalışıyor demekti. Ki bu hiç hoş değildi.
Hyunjin mırıldanarak gözlerini açtığında gördüğü ilk şey ben olmuştum.
''Çok özlemişim bunu.'' diye mırıldandı uykulu sesiyle.
''Bende.''Başımı Hyunjin'in göğsüne koyup uyumaya devam etmek istedim bir an. Ama çalan zil buna izin vermedi. Kızılım aheste hareketlere kapıya kadar gidip kapıyı açtığında gelenin Minho olduğunu fark etmiştim.
''Günaydın.'' dedi fazla aceleci bir şekilde.
''Günaydın da bir şey mi oldu? Sen bu saatte yataktan bile kalkmazsın.'' Hyunjin konuştuğunda benim gözlerim Minho'nun boynundaki küçük bandajdaydı.
''Boynuna ne oldu?''
Kahveleri bana dönerken içindeki çatışmayı fark ettim. Asıl komik olan şey bunu Hyunjin'in de yeni görüyor olmasıydı.
''Önemli bir şey değil.''
''Minh-''
''Sonra anlatırım. Jisung'a ulaşamıyorum yardım lazım.''Demek Jisung ve Minho hala sevgiliydi. Her şey bıraktığım gibiydi aslında. Ne eksik ne fazla denemez belki çünkü Chan artık burada değildi.
Chan. Bir diğer adıyla Christopher. Abim, en yakın arkadaşım, sırdaşım, en büyük destekçim. Yani en azından bir zamanlar böyleydi.
Saçma gelsede telefonumdan Jisung'u aradım.
''Denemedim mi anıyorsun Lix?''
Minho cümlesini bitirdikten iki saniye sonra telefon açıldı.
''Felix?''
''Neredesin?''
''Boşver. Artık gelemem kulübeye.''
''Bu da ne demek?''Telefon yüzüme kapandığında şaşkınlıkla açtığım gözlerim Minho'ya döndü.
''Neler oluyor Min?'' abim olmasına hala alışamadığımdan ona adıyla hitap ediyordum. O da bunu garipsemiyordu.
''Lanet olsun bilmiyorum. Bilmiyorum.'' Sinirle sağındaki koltuğa tekme attı. Koltuk birkaç santim arkaya kayarken üzerine oturdu ve başını ellerinin arasına aldı.
''Sakin ol Minho, ne zaman gitti?''
''Ben... ben bilmiyorum. Dünden önceki gün beraberdik. Benim evime gelmişti. Beraber uyuduk. Sonra saça bir rüya gördüm. Jisung boynuma bıçak dayamıştı. Ama kalkıp aynaya baktığımda ise cidden oranın kesik olduğunu gördüm. Deliriyorum sandım. Hemen çıkıp Jisung'un yanına geçtim ortalıkta yoktu. Aradım ulaşamadım. O sinirle bir de senin yola çıktığını öğrenince onu ikinci plana atmak zorunda kaldım. Gece boyu aradım ama bulamadım onu şimdi de sana geldim işte.''
![](https://img.wattpad.com/cover/334501005-288-k347524.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Start From Scratch/Hyunlix
Fanfiction''Sevdiğinin seni unutması ne kadar kötüdür değil mi Hyunjin?'' ''Unutan değil belki ama unutulan çok acı çeker.''