SON?

12 3 0
                                    



Felix

Yaklaşık bir buçuk saat süren yolcuğumuzda sonunda Minho içindekileri bir kenara bırakamayıp çoktan oflamaya başlamıştı. Yanımda oturan Yoongi'nin ise bu durumdan hiç hoşnut olmadığı gergin yüz hatlarından belliydi.

''Geldik sayılır zaten Minho. Sabret.'' dediğimde umursamaz bir şekilde elini sallamakla yetindi. 

Sıkıntı içerisinde süren yolculuğumuz sonunda bittiğinde temiz havadan derince bir nefes çektim içime. 

Hyunjin bagajdan aldığı silahları bizlere dağıtırken sakinleşmeye çalışıyordum. Derin nefesler alırken Namjoon'un öksürmesiyle ona döndüm.

''Ekip! olabildiğince az zarar veriyoruz. Öldürmeden sadece etkisiz hale getirin. İçeriye giriyoruz Taehyung ve Jungkook'u alıp çıkıyoruz. Plana uyun, kendinize dikkat edin. Herkesi sağlam görmek istiyorum.'' 

Herkes sessizce başını sallamakla yetinirken aklımda Chan'ın böyle küçük soygunlarda bize söyledikleri geldi. İstemsiz gözüm dolduğunda arkamı dönüp kendimi toplamak için derin birkaç nefes aldım.

Önceden Chan bazı kaynakları yardımıyla işlerini illegal şeyler için kullanan kişileri  bulur ve onlarda olan parayı ele geçirmemizi isterdi. Pek sağlam bir grup olmadığımızdan çalışmamız pek mümkün olmamıştı. 

Sonunda gruplar halinde dağılıp içeriye girmek için adamları sessizce indirmeye başladık. Bayıltıcı iğnelerimizle sessizce yirmiden fazla adamı indirdiğimizde Han'dan gelen çığlık korkuyla sıçramama neden oldu. 

Minho çoktan sese doğru koşmaya başlamıştı bile. Biz daha yetişemeden beş el silah sesi duyuldu.

Evin duvarını döndüğümde Han bir kenarda oturuyor diğer kenarda da Minho adama altıncı deliği açmak için yer beğeniyordu. 

''Minho! hadi.'' ardından Han'ın yanına koştum. ''İyi misin Jisungie?'' başını evet anlamında salladı ancak bir yerinin acıdığını gösteren yüz ifadesiyle pek ciddiye almamıştım.

''Hyunjin'in yanına dön küçük kardeşim Han'ı arabaya yerleştirip hemen katılacağım.'' diyen Minho'nun cümlesinde aklımda kalan tek şey bana 'Küçük kardeşim' demesiydi. 

İlk defa bana bu kadar içten kardeşim diyordu.

Sonunda kendimi toparlayıp ayaklandığımda arkama bile bakmadan koşar adım Hyunjin'in yanına gittim. 

Fakat kimse yoktu. 

Etraf sanki bir çatışma sonrası gibiydi. Yerlerde kurşunlar ve duvarlarda delikler. Ama çok uzakta değildim eğer bir çatışma yaşansaydı mutlaka duyardım.

Olanlar beni daha çok şüphelendirirken silahın kabzasını daha da sıktım.

Etrafı kolaçan ederek içeriye girdiğimde hala ses soluk yoktu. Burada olmadıklarına kanaat getirecekken yerde Hyunjin'in her zaman taktığı bilekliğini gördüm. 

Alıp bileğime taktıktan sonra burada olduklarına emin olmuştum. Derin bir nefes alıp temkinli adımlarla devam ettim. 

Alt katta kimse yoktu bu yüzden üst kata çıkmak üzere ayağımı tam merdivene koyduğum sırada arkamdan bir alkış sesi yükseldi.

Silahımı arkamdaki kişiye çevirdiğimde kalakaldım. 

''Merhaba Yongbok, oğlum.''

Start From Scratch/HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin