FelixJisung histerik bir kahkaha attı. Biz ise şok olmuş bir şekilde olanları hazmetmeye çalışıyorduk.
Sonunda verebildiğimiz tek tepki Hyunjin'in şaşkınlık dolu sesiyle ''Ne?'' demesi olmuştu. Ben ise tek kelime etmeden olanları seyrediyordum.
Jisung odadan çıkmadan önce son kez bana döndü ve, ''Bana bir iyilik yap ve onu gönder.'' dedi. Ardından da Minho'yla beraber odadan çıktı.
''Yuna?'' dedim sorarcasına. ''Doğru mu bu?''
Başını hafifçe kaldırıp bana baktı ve alaycı bir gülüş peyda oldu dudaklarının arasından. ''Abime değil de bana sorman çok ironik civciv çocuk. Ah.. saçların sarı değil artık. Ne oldu yasa mı girdin?'' dedi alaycılığını bir an bile bozmadan.
''Seçtiğin kelimelere dikkat et Yuna yoksa abinin kim olduğu zerre umrumda olmaz.'' dedi Hyunjin arkamdan.
Neden herkes abimin üzerinden vuruyordu beni? Neden her saniye hatırlatıyorlardı acımı?
İçimdeki biriken öfkeye zıt bir şekilde sakin bir şekilde sakin bir şekilde konuştum.
''Yapmanı kim istedi?'' duygusuz bir şekilde gözlerini izledim. O Jisung gibi bir abiyi asla hak etmemişti. Bende Chan gibi bir abiyi...
İkimizde asla bilememiştik bizim olanın değerini. Chan öldüğü günden itibaren yaptığım gibi tekrar zamanda geri gitmek istedim. Bir kez daha.
''Bilmiyorum.'' dedi Yuna gözlerini kaçırarak.
''Ne demek bilmiyorum?'' diyerek araya girdi Hyunjin.
''Beni birisi aradı.'' yutkundu. ''Birini öldürmem karşılığında bana güzel bir hayat sunacaktı.'' gözünden bir damla yaş Jisung'u andıran çehresinden süzüldü usulca.
''O kişinin bir seri katil olduğunu söyledi.'' sesi titremeye başlamıştı. ''Yemin ederim ki iyi bir şey yapıyorum sanmıştım.'' derin derin nefeslendi bir süre.
''Tam onu vuracağım esnada içeriye abim girdi. Ve anın şokuyla kurşunu ona kaydırdım yanlışlıkla. Yemin ederim bilerek olmadı.'' Onu daha fazla burada tutamazdım. Jisung onu kolay kolay affetmeyecekti zaten.
''Git Yuna, git.'' başta itiraz edecek gibi olsa da o da bunun en iyi yol olduğunu bildiğinden sesini çıkarmadan yanımdan geçip gitti.
Kulübeden çıktğından emin olduğumda Hyunjin'e döndüm.
''Bir günlüğüne hiçbir şey olmamış gibi yapamaz mıyız?'' buna gerçekten ihtiyacım vardı. Son zamanlarda mental açıdan oldukça yorulmuştuk ve dinlenmeye ihtiyacımız vardı.
''Yapabiliriz bebeğim.'' dedi kollarını belime dolarken.
Yüzümü boyun girintisine kapayıp derince kokusunu soludum. ''Hyunjin parfümünü bana versene.'' dedim mayışmış sesimle.
Hafifçe kıkırdadı. ''Nedenmiş o? Param yok çok pahalı o.'' dedi gülmesini zorla tutarak.
''Yaa Hyunjin-ah çok güzel kokuyo ama.'' diye mızmızlandığımda daha çok güldü. Tek hamlede kolunu bacaklarımın altından geçirerek beni kucağına çıkardığında ses etmedim.
''Hadi işimiz var bizim.'' dedi ve koşmaya başladı.
Küçük bir çığlığın beraberinde okkalı küfürler savuruyordum. ''Aa civcivim çok ayıp.'' dedi Hyunjin gülerek. Sonunda durmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Start From Scratch/Hyunlix
Fanfiction''Sevdiğinin seni unutması ne kadar kötüdür değil mi Hyunjin?'' ''Unutan değil belki ama unutulan çok acı çeker.''