Selam! Bu bölüm duygu yoğunluğu çok fazla olan bir bölüm. Yüzleşme sahneleri çok fazla var ve yeni sırlar ve gizemlere de giriş yaptık. 3.Bölümde kaldığımız yerden devam ediyor hikaye. Umarım beğenirsiniz. Bu bölüm benim için önemli olan söz:
Aşk, ihaneti affeder mi?
İyi Okumalar:)
Gözlerini bana doğru dikerek '' Ben Hale Arslan. Aras'ın sevgilisiyim, '' dedi.
Kalbim durmuştu, atmıyordu. Nefesim kesiliyordu. Aras... Aras'ın sevgilisiyim, dedi. Bu olamazdı. O benden başka kimseye ait olamazdı. Bana bunu yapmazdı ki. Onun benim için kalbi atarken başkasına aşık olamazdı. Yoksa... Yoksa kalbi artık benim için atmıyor muydu? Beni unutmuş olabilir miydi? Bunca yıl onun acısını çekerken ben, o başkasına mı aşık olmuştu?
Aras, gözlerimin tam içine baktı. '' Ne oldu, Mira? Sen başkasını sevebiliyorsun da ben başkasını sevemez miyim, sandın?''
Başkasını sevemezdi. Yalan söylüyordu, sadece kalbimi acıtmak istiyordu. Sanki acımıyormuş gibi...
Gülümsedim. Acı bir şekilde onun tam gözlerinin içine bakarak gülümsedim. '' İhanet demiştin, değil mi? Senin yaptığın ne? Bu kızla çıkınca ihanet etmiş olmuyor musun?''
Hale, gülümsedi ama onunki acı bir şekilde değildi. Sinsice gülümsedi. Önüne gelen saçlarını geriye doğru attı. '' İhanet etmedi, çünkü sen ondan zaten vazgeçmiştin. İhanetin lekesini bir ömür boyu kalbinde taşıyabilir mi bir insan?''
Aras, çenesini kaldırdı. '' Cevap ver, Mira. Hale'nin sorusuna cevap ver.''
Gözyaşlarımı tutmaya çalışıyordum. Omuzlarımı kaldırdım. Aras'ın tam gözlerinin içine baktım. Çehresinde tek bir kusur bile yoktu. Gözleri... Yeşil değildi ama kahverengi de değildi. O kadar güzellerdi ki... Ona bakarken içinde kaybolmaktan korktum. Gözlerimi dudaklarına indirdim. İnce dudakları... Nefes kesici gözüküyorlardı. Yanağındaki gamzesi...
Gözlerimi, onun gözlerinden kaçırdım. Sorusuna cevap bile vermekten korktum. İhanetin lekesi... Hiç çıkmaz mıydı, bir insanın kalbinden? Mühürlenmiş miydi ki çıkamasın? Kendimi topladım ve gözlerimi Hale'ye çevirdim. Ona öyle bir nefretle bakıyordum ki ellerim yumruk halini aldı. Onu burada parçalamak, parçalara ayırmak istedim.
Sesimi gür çıkarmaya çalışarak '' İhanetin lekesini bir ömür boyu kalbinde taşımak belki çok zordur ama bunu başaran insanlarda var. Aşk, engellere rağmen ayağını attığın her adımda kanayan ama yine de yürümeye devam edilen bir yol değil midir?'' dedim.
Hale, tek kaşını kaldırarak '' Öyle ya da değil ama şundan emin olabilirsin ki Mira Demir, aşkın ne olduğunu Aras'la beni izleyerek her gün öğreneceksin, '' dedi.
Bu kadarı çok fazlaydı. Hale'nin üstüne yürüdüm ve onun kolunu sertçe tutarak '' Benim olmadığım yerde at koşturmak çok kolay olmalı, Hale Arslan ama şimdi ben de varım ve bu sefer istediğin gibi at koşturamayacaksın. Senin her hareketinde arkanda olacağım. Seni yerle bir edeceğim, deme mi falan mı bekliyorsun?'' dedim. Yüzündeki ifade değişti, afallamıştı. Kahkaha atmaya başladım.
Hale'ye istediğini vermeyecektim. Zaten bir erkek için kavga edecek kadar karaktersiz bir insan değilim ve hayatım boyunca da olmayacağım.
Hale'nin kolunu bırakarak Aras'a doğru yöneldim. '' Eğer onu seviyorsan, umarım mutlu olursun.'' Bunu söylerken bile kalbim sızladı ama ona belli etmek istemedim. '' Ve ben Kerem'i bulmak istiyorum. Seninle hareket etmem gerektiğini söyledin. Ona ne oldu? Neden onu bulmamız gerek? ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynanın Görünmeyen Yüzü
Teen Fiction" Aynalar kırıldı. Cam kırıkları, çocukluğumuzdaki yaraları daha da deşti. "