Selam! Gerçekten yazmayı çok özlemişim. Uzun bir aranın sonrasında yeninden sizlerle buluştuğum için çok heyecanlıyım. Bu bölüm bence Poyraz'ın bölümü olarak adlandırılmalı çünkü aslında Poyraz'ın bu bölüm ne kadar ileri gidebileceğini keskin noktalarla öğreneceğiz. İyi Okumalar:)
10.Kaderin Oyunu
-Poyraz-
Lanet olsun, tüm oyunum bozuldu. Hale ve Pelin ikisi de yerde kanlar içinde yatıyordu. Biri ölmüş olabilir miydi? Birinin canı benim oyunum yüzünden mi mahvolmuştu?
Sakin olmalıydım. Hoparlöre doğru ilerledim ve elime mikrofonu alıp '' Aras, hariç herkes oyundan çıkacak! Az sonra içeriye girecek olan adamlar sizi direkt hastaneye götürecek, '' dedim ve mikrofonu kapattım.
Televizyon ekranından onlara bakmaya devam ediyordum. Mehmet, çıldırmış gibiydi. Aras, onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama nafileydi.
Adamları gelmesi için direkt oraya yönlendirdim. Birkaç dakika sonra gelip hepsini dışarıya çıkarttılar. Pelin'i bir adam kucaklamaya çalıştı ama Mehmet, buna izin vermedi. Hale'yi ise bir adam kucaklayıp çıkardı.
Aras, tek başına kalmıştı. Gözleri bir yerdeki kanlara bir de kameraya bakıyordu.
Sinirden çıldırmış gibiydi. Gözlerinde acıdan başka bir şey yoktu. Gözyaşları akıyordu.
Ya oyunuma devam edecektim ya da her şey mahvolacaktı.
Ben yıllarca planladığım oyuna devam etmeyi seçtim ama umarım hiçbirinin canına bir şey olmazdı.
Mikrofonu elime aldım ve gür bir sesle '' Aras Bilgin, ben oyunuma devam etmeyi seçiyorum, '' diyip derin bir nefes aldım. '' Seçimlere ve sonuçlarına hazır ol!''
Mikrofonu kapattığımda Aras'ın rafları dağıttığını ve çıldırmış bir şekilde hareket ettiğini gördüm.
Ben bu yola çıkmaya karar verdiğimde vicdanımı susturdum. Tüm olanlara rağmen eğer tekrar çalıştırırsam bir daha onu susturamam.
Gözlerime yaşlar ulaştığında televizyonun yanındaki küçük aynaya baktığımda dağılmış bir çocuktan hiçbir şey görmüyordum.
Aynanın karşısındaydım. Beni maske takmadan tüm gerçekliğimle gören dostumun karşısındayım. Aynalar benim sığındım bir ev gibi. Ailem yok benim. Benim dert ortağım aynalar. Aynalar benim... benim hiç olmayacak ailem.
Yüzüme nefret duygusu ulaştığında büyük bir sinirle elimle aynaya yumruk attım. Ayna parçalandı ve parçaları yere düştüğünde ellerime baktım. Ellerimden kan akıyordu. Yerdeki bir cam parçasını alıp diğer odaya geçtim.
Kerem ve Mira birbirlerine bakıyorlardı. Adım seslerini duyduklarında bana dönüp baktılar. Mira'nın gözleri elime kaydığında çığlık attı. Elimden öylesine fazla kan akıyordu ki bunu bile önemsemiyordum. Gözlerimdeki acı dolu ızdırabı artık kalbimde saklayamıyordum.
'' Bugün kim ölürse ölsün, bu yüzleşme gerçekleşecek!'' dediğimde Mira'nın irkildiğini hissettim ama Kerem, bana hala boş gözlerle bakmaya devam ediyordu.
Mira'nın yanına yaklaştığımda Kerem'in küfür savurduğunu duydum ama önemsemedim. Mira'nın ellerini ve ayaklarını halatlardan kurtardım. Sonra da Kerem'i halatlardan kurtardım. Elimdeki cam parçasını Kerem'in boyuna dayadım.
'' Yürü aşağılık herif!'' Kerem, dişlerini sıkarak ne diyorsam onu yapıyordu. Mira çıldırmış gibi bana bakıyordu ama yanımızda yürüyerek geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynanın Görünmeyen Yüzü
Fiksi Remaja" Aynalar kırıldı. Cam kırıkları, çocukluğumuzdaki yaraları daha da deşti. "