Selam! Artık finale doğru gidiyoruz ve son sırlar da açığa çıkıyor. Ortalık şu an yangın yeri ama unutmayın finalde sizi akıl almaz olaylar bekliyor. İyi Okumalar :)
Feryat ettim, öldüm. Yaşamak istedim, cehennemin yedi kat altına girdim. Beni de birileri anlasın istedim ama kimse ne beni anladı ne de duygularımı. Pişman mıyım diye sordum kendime defalarca. Cevabını buldum sanırım artık. Tüm yaşananlara rağmen pişman değilim. Çünkü yaşananlar beni şu anda olduğum konuma getirdi. Gücü avuçlarımın içinde hissediyorum. Belki bir cehennemin ortasındayık ama buranın sonunun bir cennet kapısı olacağını biliyordum. Çünkü olmak zorundaydı. Başka şansı yoktu, birini daha kaybedemezdim. Bu acıya bir kez daha katlanamazdım.
Kendi sonumun nasıl olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu ama asla boğularak ölmek istemezdim. İzlediğim bir filmde kadın boğularak ölüyordu, sevdiği adam onu kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapsa da bu bir fayda etmemişti. O kadar etkilenmiştim ki gözyaşlarım bir sel gibi akmıştı. Belki de izlediğim en acı verici sonlardan biriydi. Böyle bir sonumun olmasını asla istemedim. Çünkü bu yarım kalmış bir hikaye olurdu ve ben yarım kalmış hikayelerden nefret ederdim.
Dizlerimin üstüne çöktürülmüş yerde, ellerim bağlı bir şekilde duruyordum. Yanımda Aras ve biraz ötemizde Mehmet duruyordu. Mehmet acılar içinde kıvranıyordu. Ona yardım etmek istiyordum. Bağırmak, çığlık atmak ona sesimi duyurmak istiyordum ama ağzımdaki banttan dolayı sesimi çıkaramıyordum.
Gözlerimi Aras'a doğru çevirdiğimde yüzü yara bere içindeydi. Ellerinde morluklar vardı. Bir kaşı yarılmıştı. Acı çektiği o kadar belliydi ki ama buna rağmen bana iyi olduğunu göstermeye çalışıyordu.
Yanlış anlaşılmalar bizi birbirimizden ayırdı ama şimdi her şeye rağmen biz tekrardan bir aradayız ve bu sefer daha çok birbirimize bağlıyız.
Sevgi, çölde aranan bir iğne kadar zor bulunan bir duyguydu ve biz o sevginin de ötesine gitmek için çabalıyorduk. Aşk kutsal bir makamdı, bunun adı şu an aşk mıydı bilmiyorum ama umarım bir gün bizde sevginin ötesine geçmeyi başarıp o makama erişebilirdik.
Söylemesi ne kadar kolay olsa da aşk milyonda bir insanda gerçekten de bir ömür boyu süre gelmiştir. Kimsenin aşkı hiçbir zaman ömür boyunca sürmüyor. Bunun örnekleri çok azdır çünkü aşkı en derinden yaşamak kadar ona sahip çıkmak da o kadar zordu ki.
Babamla annem öylesine birbirine sevgiyle bağlılar ki bunu gözlerimle görebiliyorum. İçlerinde sakladıkları sır onların kalplerini öyle bir kemirmiş ki birbirlerine olan duygularını kaybetmeye başlamışlardı ama şimdi her şeyin açığa kavuşmasıyla birbirlerine olan tutumları da bir o derecede değişmişti. Onlar bir yuva kurmuşlardı ve beni de o yuvaya almak zorunda kalmışlardı. Onların sırtına öyle bir yük yüklememiştim ki benim yüzümden anne baba olmak zorunda kaldılar. Benim yüzümden hayatlarından bir kısmını bana adamak zorunda kaldılar ama onlar bana karşı olan sevgilerini bana gösteremediler. Bunun adına onlar korumak dedi, bense sevgisizlik. Şimdi, her şey daha iyi ilerliyor ama biliyorum. Geçirdiğimiz onca yıl geri gelmeyecek. Babamın beni sevmediğini söylediği gün hiçbir şekilde telafi olmayacak. İnsanlar her şeyin telafisi olduğunu söyler ama aslında onlar sadece kendilerini kandırırlar. Çünkü bu hayatta hiçbir şeyin telafisi yoktur. İnsan duygularıyla ya da aklıyla hareket eder ve yaptığı ya da yapacağı her seçimde bunun sonuçlarını üstlenmek zorundadır. Tıpkı benim ailem gibi.
Ben onlara hiçbir zaman aramızda bir duvar olmadan yaklaşacabilecek miyim bilmiyorum. Çünkü onlar ben doğumdan beri ilmek ilmek o duvarları kendileri ördüler. Hatta öylesine sıkı örmüşlerdi ki ben o duvarları kaç kez yıkmaya çalıştım, bilmiyorum ama her seferinde o duvarda bir çatlak bile oluşmadı aksine ben her seferinde yara alarak o duvardan biraz daha uzaklaşmaya başladım. Aramızda dağlar, vadiler vardı ama şimdi ailem onları yollara çevirmeye çalışyor. Evime geri dönmemi istiyorlar ama ben evin yolun hatırlamıyorum ya da hiç öğrenmedim ki hatırlayayım. Ben hiç onların şefkatini hissetmedim ki evimde olduğumu hissedeyim. Onları da suçlayamam, onlar bana baktı, büyüttü. Bakmayabilirlerdi, yetimhaneye bırakıp gidebilirlerdi ama yapmadılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynanın Görünmeyen Yüzü
Teen Fiction" Aynalar kırıldı. Cam kırıkları, çocukluğumuzdaki yaraları daha da deşti. "