2_GARİP VARLIKLAR

35 7 16
                                    

"KASIRGA!" Diyerek ormanı inleten ses kısa bir süre sonra ete kemiğe büründüğünde anladım ki uzun değil kısa bir acı baygınlığı geçirmiştim.

Gözlerimi tekrar araladığımda bana doğru koşan bir adam gördüm. Gözleri korku dolu, hareketleri telaşlıydı. Üzerindeki kıyafetler yataktan kalkar kalkmaz buraya gelmiş gibi duruyordu. Bir eşofman ve gece karanlığında rengini bulanık gören gözlerimin seçemediği bir tişört vardı üzerinde.

Gözlerim bir açılıp bir kapanırken beynim düşünebilecek durumda değildi. Eğer olsaydı tanımadığım bu adamın neden benim için bu kadar korktuğunu sorgulardım.

Gözlerimi her açtığımda dönen görüntüler yavaşça yerine geliyordu. Vücudumdaki acı dinmişti ama hareket edebilecek gücüm yoktu, tam anlamıyla pelte kıvamına gelmiştim.

Gözlerimi bir kez daha araladığımda adam yanıma ulaşmıştı ve başımı kucağına alarak saçlarımı okşamıştı. vücudumun kontrolünü kaybettiğim için onu ne itebiliyor ne de ona hesap sorabiliyordum.

"Aptal!" Dediğinde dudaklarımı aralayarak ona kim olduğunu sormak istesemde yapamadım. Konuşacak kadar bile gücüm kalmamıştı. Tek yapabildiğim şey gözlerimi kırpmaktı ki o bile acı veriyordu. "Ne işin var senin böyle bir yerde!?"

Dudaklarımdan kelimeler yerine kesik nefesler döküldüğünde adam parmaklarını yanağımda boylu boyunca gezdirerek "şşştt!" Dedi gözlerimizi birleştirerek.

Bu...çok garipti.

Bir an sonra kendimi onun kucağında bir yerlere giderken bulmuştum. Biraz olsun kendime gelebilmeyi dileyerek ne konumda olduğumu umursamadan gözlerimi kapattım. Bir elim aşağıya sarkıyordu.

'Başın belada!'

Tekrar gözlerimi aralayarak bu sözleri söyleyeni aradım. Daha doğrusu söyleyenleri çünkü sanki birden fazla ses birbirine karışarak aynı anda kulağımda yankılanıyordu.

Delirmediysem eğer iblisim yokluğumda cinleri bana sarmış olmalıydı. Siktir ya.

Allah'ım; ben cinlere, iblislere, hayaletlere karışmış olabilirim ama sen yine de günah yazma. Amin.

Gözlerimi kapatmadan önce görüş açıma siyah bir minibüs ve o minibüse sırtını dayayarak kollarını göğsünde birleştirmiş sert bakışlarla bize doğru bakan tepeden tırnağa siyahlarla bezenmiş pelerinli bir adam gördüm.

Bir çağ değiştirmediğim kalmıştı. Pelerin ne alakaydı ya?

Tekrar gözlerimi kapattım bu tanımadığım insanlara. Vücudum kendisini uykuya teslim edene kadar o pelerinli adamın sert bakışlarını izledim.
_______________

Bir sarsıntıyla gözlerimi araladığımda hala o adamın kucağındaydım. Yatay bir şekilde dizlerinde uzanıyorken başım omzuna yaslıydı.

Rahatsızca kıpırdanarak başımı sola çevirdiğimde karşıdaki koltukta oturan öfkeli gözlerle karşılaştım "in kucağından kasırga." Diye her kelimeye vurgu yaparak benimle diyalog kurdu pelerinli adam. Bay pelerin sinirli.

Kucağında olduğum adam kollarıyla beni daha sıkı sararak "rahatsız mısın?" Diye fısıldadı. Anlaşılan o pelerinli adamı önemsememişti. Ya da onu göremiyordu.

İkinci ihtimal beni korkudan titretince kucağında olduğum adamı omuzlarından iterek kucağından kalkıp olduğumuz hizada ondan en uzak köşeye geçtim. Pelerinli adam söylediği için değil, tanımadığım bir insana dokunmak rahatsızlık verdiği için.

RUH KAPANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin