Kuzenimin savaş nidaları eşliğinde dehşet hapı yutmuş gibi duran ev ahalisinin gözleri korkuyla büyüdü."ULAN NAMUSSUZ, BEN SENİ EVE HATUNUMA GÖZ DİK DİYE Mİ ALDIM!? AL BAKAYİM!" derken elindeki iki muzu soyulmuş uçlarından fışkırtarak bize doğru fırlattı.
Ne yani, eceli eve bu salak mı almıştı? Allah senin gibi kuzenin belasını versin Batuhan. İnşAllah telefonun şarjı elektrikler yokken biter Batuhan. Yolda yürürken ayağınla ittirdiğin taş kaybolsun emi Batuhan. Ağzındaki sakızı patlatırken tüm yüzüme yapışsın da sevdiğin kıza rezil ol emi Batuhan.
Ağzıma giren muzla saydırmalarım kesilirken herkesi unutarak muzumu düşmeden yakaladım ve tek seferde hepsini ağzıma tıktım. Ulan şu muzu ne güzel büyütmüşler.
Açım ben doymuyorum ya. Hürrem bana iyi gelmemişti.
İlk fark ettiğim Batu'nun iki elini bize doğru uzatarak kavboy duruşunda şaşkınlıkla benim ağzıma giren muzu izlediğiydi. İkincisi ise zihnimi okumuş gibi ona atılan muzu tutup bana uzatan pelerinli adamdı. Ecel pardon.
Hiç naz yapmadan "ay sağol." Diyerek uzattığı muzu alırken kendimi biraz önceki tekli koltuğuma attım.
Göz ucuyla koltuklarımın rengini tekrar överken sütlü kahve tonu ağzımda muz olmasına rağmen canımın kahve çekmesine neden oldu.
Ama şöyle bi soğuk kahve olsa içilmez mi ya?
Muzumu yer yemez kafamı kaldırıp etrafa göz attım. Valerie doğrulmuş ve kendisini üçlü koltuğun köşesine atmış zorlukla boynunu dik tutuyordu. Artık çektiği acıyı alayla bile saklayamıyordu.
Boris, Valerie'nin olduğu koltuğun diğer ucuna oturdu ve gergin bir şekilde gözlerini ayakta duran ecel'e dikti. Çağıl da onun arkasında ayakta durarak tüm çocuksuluğunu attı. Az önce gülüp eğlendiğim Çağıl bu değildi. Bu kadar boş bakmıyordu.
Rayen ise hiç çaktırmıyor ve olacakları izliyordu. Kollarımı göğsümde bağlayarak "tabii, senin tuzun kuru." Diye söylendim Rayen'e. O da bana "yani ölü olsaydın anlardın. İzlemesi zevkli." Diye cevap verince Valerie tüm acısına rağmen boğuk bir kıkırtı çıkardı.
Hemen ardından inleyince kendimi tutamayarak "iyi misin?" Diye sordum. Ya tamam; iblisti, başıma bir ton bela falan açmıştı ama ölmesini istemiyordum.
En zor zamanımda yanımda bitmişti ve o halde bile beni kahkahalara boğmuştu. Belki kurtulmak isterdim ama ölmesini asla.
Valerie, boynundan çenesine ve gerdanına doğru uzanan çürüğe bakarak "Merak etme samyeli, en az iki hafta daha sana musallat olabilirim." Diye cevap verince elimde olmadan ellerimi indirerek sıktım.
Ölecek miydi? Gözlerimi kaçırdığımda "hah!" Diyen Batu araya girdi. Büyük bir kahakaha atıp "lan bu dolapta unuttuğum patlıcan gibi çürümüş ya!" Dediğinde kendimi tutamayarak bende güldüm.
Rayen de "Ne o, çok üzülüyor gibisin? Eğer hayatının içine eden iblise çok değer veriyorsan yanındakini ikna et, lanetini geri çeksin." Dedi garip bir şekilde keyifli bir ifadeyle.
Hem Valerie hem de Boris kaşlarını çattığında Ecel onlara fırsat bırakmadan elini uzattı ve parmak uçlarından Valerie'ye doğru şeffaf bir ağ ilerledi.
Valerie'ye ilerleyen şeffaf ağ boğazındaki çürüğe dokununca Valerie derin bir nefes bıraktı ama hala çürük yerinde duruyordu.
Ecel, ayakta durmayı tercih ederek benim oturduğun koltuğun sağında biraz uzakta bekliyordu. Sanki yanımıza gelse yeriz gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH KAPANI
Fantasy"Ölsek ve yeniden doğsak da," diyerek devam ettirdim onu. Bu onun dudaklarında tatlı bir tebessüm oluşmasına neden oldu. Onu devam ettirmemle bana karşılık verdi "ihanet kalbimizi kurutsa da," "Bir gün yüzyıllarca ayrı kalsak da," "Birbirimizi öld...