Keyifli okumalar."Dede, ben bir bok yedim. Ben yaptım sen yapma, boşat beni ha? Dedemmm." Derken aynı zamanda da yanacıklarını öpüyordum dedemin.
"De get. Ben seni, beni bırak git diye mi yanıma almışam ha?" Diye nazlanmaya devam eden dedemle en büyük kozumu ortaya attım. Timsah gözyaşları.
Anında dudaklarımı büzüp ağlar konuma geldim. Göz yaşlarım gözlerime firar ettiğinde sesimi titrete titrete "ama dede... elimde bırakır gider miydim ben? Yanlışlıkla ruhum çıkmış beni evlendirmişler, gurbanın olam boşa beni dedemmm."
"Sus, sen bırakıp gitmişsen beni. Revadır sene bu." Aslında dedem böyle konuşmazdı. Başkalarının yanında diksiyonunu düzelterek konuşurdu. Ama benim yanımda sadece o'ydu. Kendisiydi.
"Dede-" dememe kalmadan dedem bir anda bana döndü. Yüzü hüzünlü ama sinirli bir ifadeye ev sahipliği yapıyordu.
"Neyini eksik koydum da bıraktın gittin be kızım?"
Ya...dede etme, eyleme. Öyle deme.
Aslında sadece ruhum gitmişti ama iblisim, benim tanıdığım kimseye bedenimi göstermediği için benim tamamen gittiğimi sanıyordu dedem.
Öğlen sonu uyanabildiğimde Ecel'e dokunduğum için yanan elimde bandaj vardı. Ecel dokunamayacağına göre Batu falan olmalıydı saran. Canım kuzenim, nasıl da düşünür kuzisini.
Ben de ilk iş aklımı karıştıran sorunları not alarak dedemin yanına gelmiştim.
Aklımı karıştıran şeyler de şunlardı;
1- Valerie, o cip'i kimin parasıyla almıştı?
2- Gaipten gelen seslerimin bahsettiği abi ve çocuk karışma mevzusu neydi?
3- Ben o video'yu show habere yollamalı mıydım? İhbar etmezsem beni de içeri alırlar mıydı?
4- Ben neden geçmiş hayatımda Ecel'i lanetleyip duruyordum? Eskiden de mi manyaktım?
5- BEN EVLİYDİM VE NASIL BOŞANACAKTIM???
Beni boşasa boşasa dedem boşardı. Kendisi Türkiye'nin en başarılı avukatlarındandı.
Beni bulduğundaysa henüz gülmeyi bilmeyen birisyidi. Hem ben hem de o. Biz gülmeyi beraber öğrenmiştik.
Biz aslında dedemle öz dede-torun değildik. O beni bir yetimhanede solmak üzereyken bulmuş, su vermişti, güneşe çıkarmıştı. Ben aslında asla onu bırakıp gitmezdim, bu şimdi baktığımda çok saçma geliyordu. Ben dedemi bırakıp nasıl gidebilmiştim ki?
'Belki de bırakıp giden sen değilsindir.'
'Bunların hepsi ölümsüzlerin oyunları.'
Bir yerden başlamam gerektiğine karar vererek dedemin yanına gelip yediğim haltların hepsini teker teker anlatmıştım. İlk başta inanmasa da sonunda inanıp yarım saattir yaptığı gibi boşayamam diye nazlanıyordu.
Başım benden izinsiz eğildi, gözlerim ellerime odaklandı. Bilmiyordum ki. Eksik olan şey neydi de ben onu aramaya çıkmıştım, bilmiyordum ki.
"Bilmiyorum." Dedim düşüncelerimi dile getirerek. "Aslında sen hiçbir şeyi eksik yapmadın, sanırım seninle alakalı değildi. Şuan düşündüğümde bana da saçma geliyor." Duraksadım. Boğazıma bir şeyler batıyordu. Oysa daha bu sabah ağlamıştım, ağlayamazdım.
'Aslında...hepimizin bu konuda katkısı var. Pek ağlayamıyoruz.'
'Kendi adına konuş, ben gayet de ağlayabiliyordum bir kere!'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH KAPANI
Fantasía"Ölsek ve yeniden doğsak da," diyerek devam ettirdim onu. Bu onun dudaklarında tatlı bir tebessüm oluşmasına neden oldu. Onu devam ettirmemle bana karşılık verdi "ihanet kalbimizi kurutsa da," "Bir gün yüzyıllarca ayrı kalsak da," "Birbirimizi öld...