Ben türlü aksilikler eşliğinde sindirerek 32. bölümü yazarken aynı zamanda 2K olduk🥺
Minik ama kalbi büyük ailem iyi ki varsınız 💖
Birazcık da iç dökelim, kurgu hakkında konuşalım. Bildiğiniz gibi finale az kaldı ve ben de yavaştan hikayeyi toparlamaya çalışıyorum.
Bu dönemde Sevgi çiçeğimizin nasıl yumuşadığının, gerçek sevgiyi hissettikçe nasıl Murat'la daha çok yakınlaştığını göreceksiniz.
Sevgi özünde çok yumuşak ama hayata karşı sert ve duvarları olan bir karakter. Sevgiyi kendime çok benzetmekle birlikte bu hikayeyi daha çok onun idare ettiğini iliklerime kadar hissederek yazdım.
Umarım siz de #SevMur'u sevmişsinizdit. Onlar benim için çok tatlı ve gerçek bir yolculuk oldu❤️
Çok konuştum ama içimi dökmek istedim. O halde yıldızları parlatalım🌠
🌺🌺🌺
Sabahın yedisine kurduğum alarm ötmeden ben heyecandan yarım saat önce kalktmıştım. Zaten gece de pek uyku tuttuğu söylenemezdi.
Yatağımdan kalkarak gözüme vuran güneşe bakmak için pencerenin yanına geldim. Daha pencereyi açmadan yüzümü okşayan güneş ışıkları ben pencereyi açtıktan sonra temiz havayla birleşmiş ve içimi huzurla doldurmuştu. Bugün her şey çok güzel olacaktı.
Uzun zamandır bugünün hayalini kurmuştum, her şeyden fazla hem de. Sadece üniversiteye girmek için bütün güzel anılarımı harcamıştım. Çok çalışmıştım ama başarmıştım. Ve şimdi de başarımın ilk gününe ilk adımlarımı atacaktım.
Bu yazın böyle geçeceğini, Murat'la tanışacağımı, tanışmayı geçtim onunla sevgili olacağımı kırk yıl düşünsem aklıma getirmezdim. Biri dese ki sen bu hayatta en sinir olduğun insanlardan olan Murat'la sevgili olacaksın, yürü git derdim. Muhtemelen sizin de böyle bir lafa tepkiniz bu olurdu diye düşünüyorum.
Pencereyi açık bırakıp duş almaya gittim. On beş dakika sonra banyodan çıktığımda annem de kapımı çalarak içeri girmişti. Hayret, annem asla kapı çalmazdı.
"Kızım, gelebilir miyim?"
"Tabii ki anneciğim, yanıma gel." Annem gözleri dolu dolu yanıma geldi.
"Küçük kızım büyüdü de üniversiteye gidiyor artık." Gidip anneme sarıldım. Ailemin kollarında huzur vardı.
"Anne, yapma böyle ama." Annem saçımı okşayarak geri çekildi. Ağladığı için akan burnunu silerek bana baktı.
"Tamam tamam, ağlattın beni kerata."
"Ben ağlattım dimi? Tüm suç bende zaten."
"Annneye atarlanmaz kız, bacaklarını kırarım senin." Sırıtarak dolabıma ilerledim.
"Ha şöyle, kendine gel."
"Allah canını almasın senin, ben de gerçekten söylüyorsun sandım."
"Acaba oyunculuk yapabilir miyim? Tiyatro koluna bir gireyim ben en iyisi."
"Hadi oyalanma da giyin, babanı uyandırayım bende."
Başımın tepesinden öperek odadan çıktı annem. Ben de ilk gün rahat olsun diye sarı, üstünde minik beyaz çiçekleri olan bir bluz giyinmiştim. Altına koyu mavi kot pantolonumu geçirdim ve kombinimle uyumlu olsun diye kolyelerimi taktım. Saçımı tarayıp hafif makyaj yaptıktan sonra hazır olmuştum.
Babam da uyanıp kahvaltı yaptıktan sonra annemin hayır duaları eşliğinde evden çıktık. Yolda giderken sabahtan beri açmadığım telefonumu açtım.
Sevgili: GÜNAAAYDIIINNN
Yeni konuştuğumuz zamanlardaki gibi yazmıştı günaydın mesajını. O zamanlar nasıl başımdan atacağımı düşünürken şimdi karşılık veriyordum. Hayat garipti.
Sevgi: günaydınnn *kalp*
Anında görüldü olmuştu. Yine telefon başında mı bekliyordu bu çocuk beni? Ağzımdan küçük bir kıkırdama kaçarken kendimi tuttum.
"Neye gülüyorsun kızım?"
"İlayda komik bir video atmışta baba, ona bakıyordum." Kafasını sallayıp tekrar yola baktı. Ben de söylediğim beyaz yalanla birlikte tekrar telefona baktım. Çoktan yeni mesajı atmıştı bile.
Sevgili: bil bakalım neredeyimm
Sevgi: neredesin??
Sevgili: sürpriz yapmak istiyordum ama kötü bir sürprizle karşılaşmayalım diye şimdiden söylüyorum
Sevgili: üniversitenin önündeyimm
Sevgi: ne işin var orada? Hani çıkışta geliyordun?
Sevgili: dayanamadım napim, daha iş saatime var zaten buraya da yakın
Sevgili: çok özledim seni hadi gel bekliyorum *sevgiçiçeğistikeri*
Sevgi: peki, seninle oturduğumuz bankta otur o zaman tam girişte durma
Sevgili: tamam sevgilim *sırıtanemoji*
Murat'a görüldü atarak telefonun ekranını kararttım.
Sanırım hayatıma zorla dalarak girdiği için mennundum. Önüne ne kadar set çeksem de, bir taraftan da onu merak etmiştim. Ve merakım beni buraya kadar getirip çıkarmıştı anlaşılan. Pişman değilim.
On beş dakikalık yolculuğun ardından babamla vedalaşarak üniversite kapısının önünde durdum ve etrafa baktım. Çok kalabalık ve enerjik duruyordu ortam. Derin nefes alarak kapıdan içeri girdim ve Murat'la simit yediğimiz banka ilerlemeye başladım. İşte benimki de orada oturmuş iki de bir kafasını kaldırıp insanlara bakıyordu kontrol eder gibi.
Arkadan yaklaşarak ellerimle gözlerini kapattım. Elleri aninde ellerime gelirken ikimizde aynı anda güldük.
"Bu minik eller kimin acaba? Ve bu koku, hımm.. Bu güzel ses kimin gülüşünde saklı acaba?"
"Bilmiyorum artık sen bulacaksın."
"Buldum bile," ellerimi ellerine alarak gözlerinden çekti ve ayağa kalktı. "Sevgilimmiş."
"Öyle miymiş?"
"Öyle." Ve beni kendine çekerek sıkıca sarıldı bana. Ellerim sırtını, başım omzunu bulurken huzurun sadece ailemde olmadığını farkettim ilk kez. Huzur sevgi duyduğumuz herkesin kollarında saklıydı ve ben bunu daha yeni yeni anlıyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgi Çiçeği / Yarı Texting
Teen FictionHayatının her anını planlı yaşayan ve planlarında bu sene aşık olmak olmayan inatçı kızımız Sevgi, namı değer Sevgi çiçeği.. Amerikada ki üniversitesinden mezun olup evine dönen Murat, Sevgi çiçeğini görür görmez aşık olur. Peki Sevgi Murat'a aşık o...