18

2.5K 240 177
                                    

''Abla. Abla. Abla.''

Kardeşimin bana seslenmesiyle fırladım yatağımdan. Gözlerimi kırpıştırıp masum gözlerle bana bakan kardeşime baktım. Uyandığımda huysuz olduğumu bildiği için biraz uzakta duruyordu. Tabii ona çatmazdım. Elimi uzattım tutması için. Tuttu ve yanağımı öptü.

''Abla bir şey isteyeceğim senden.''

''Önce söyle bakalım haftaiçi neden evdesin sen? Hasta mısın yoksa?''

''Hayır abla. söyleyeceğim şey de bununla ilgili zaten.''

Başımı salladım söylemesi için.

''Bugün final turnuvam var. Annemle babam işte. Onlara sordum senin de dersin yokmuş. Beni izlemeye gelir misin?''

Can 14 yaşında, ortaokul son sınıftaydı ve basketbol takımında olduğunu biliyordum ama finale kaldığından haberim yoktu. Normalde böyle şeyler istemezdi. Utanırdı. Çocuk gibi hissederdi kendini arkadaşlarına karşı.

''Sen normalde gelmeyelim diye elinden geleni yapardın?''

Aşağı yukarı salladı başını. ''Ama arkadaşlarımla konuştuk. Hepimiz ailemizi çağıracağız. Final maçı bu ve kazanırsak orada olun istiyoruz.''

Anlayışla gülümsedim. ''Gelirim böcek.'' 

''Abla!''

Doğduğundan beri böcek derdim ona ve bundan hoşlandığı söylenemezdi.

''Ne kadar vaktimiz var kahvaltı edelim?''

''İki saat var ama annem arabasını sana bıraktı bugün.''

''Tamam hazırlanalım kahvaltı edelim öyle çıkarız o zaman.''

Bana öpücük atarak odasına gitti. Gözlerimi ovuşturdum ve yatağımın kenarında duran telefonumu elime aldım. Tabii ki Efe çoktan mesaj atmıştı

Bana aşıkmış: Günaydın aşkooo

Efsar: Ağzına çarparım.

Bana aşıkmış: Şaka. Valla şaka.

Bana aşıkmış: Nasılsın Efsar'ım?

Efsar: İyiyim Efe, sen nasılsın?

Bana aşıkmış: Sen yazmadan önce mi sonra mı?

Efsar: Her fırsatta da yürünmez.

Bana aşıkmış: Kim demiş?

Bana aşıkmış: Günün her salisesi sana yürüyesim

Bana aşıkmış: Koşasım

Bana aşıkmış: Hatta uçasım var.

Efsar: ok.

Bana aşıkmış: Ok.

Efsar: Anlamadım????

Bana aşıkmış: Ok derken

Bana aşıkmış: Eros'un oku.

Bana aşıkmış: Seni gördüğümde beni onunla vurmuş tam kalbimden..

Efsar: Çevir kazı yanmasın.

Cevap vermesini beklemeden uygulamadan çıktım ve odadan çıkıp lavaboda elimi yüzümü yıkadıktan sonra kardeşimle ikimize kahvaltı hazırladım. 

Kahvaltıdan sonra ben de hazırlandım. Bugün etek giyesim gelmişti. Ama eteği çorap giymeden giyemiyordum ve hava bugün sıcaktı. Bu yüzden şort etek ve bluz giydikten sonra spor ayakkabılarımı da giydim ve Can'la beraber eden ayrıldık.

Can arabanın anahtarlarını bana attığında yakaladım ve arabaya binip çalıştırdım. Yaklaşık yarım saat sonra spor salonunun önüne park ederek indik ve o soyunma kabinlerine ilerlerken ben tribünlere geçmiştim.

Maçın başlamasına on dakika kala yanıma biri oturmuştu.

''Sık karşılaşır olduk.'' 

Kerem.

Düzeltiyorum.

Kerem ve arkadaşları.

Ona doğru döndüm ve selam verdim.

''Selam. Ne işin var burada?''

Gülümsedi bu dediğime. Ne demiştim bu kadar gülümseyecek?

''Kovsaydın bir de Efsar.''

Hala gülünecek bir şey olduğunu düşünmüyordum. Sanırım ciddi olduğumu anladı ve açıklama yaptı.

''Kardeşimin final maçına geldim.''

Yanındaki arkadaşlarına baktım. Maşallah. 

Maşallah derken, öylesine.

Kerem onlara baktığımı fark ederek tanıtmak istedi. İsimlerini söylerken eliyle gösteriyordu.

''Emir, Boran, Yiğit ve Selim.''

Emir sarışın, yeşil gözlü ve aralarında en kısa olanıydı, Boran ona nazaran daha kumraldı ayrıca ela gözlüydü. Yiğit kahve saçlı kahve gözlüydü, saçları alnına düşüyordu. Selim en uzunlarıydı, esmer tenliydi ama teninin aksine gözleri renkliydi. Lens mi takıyor diye düşünmeden edememiştim doğrusu.

''Memnun oldum.'' dedim kibar olarak. 

Onlar da gülümsediler ve memnun olduklarını anladım.

Maç ortalarında tam odaklanmış izlerken Selim'in beni süzdüğünü fark etmiştim. 

Başkasını bilmem ama ben sakin bir hanımefendi falan değildim.

''Selimdi değil mi?'' dedim ona dönerek. Fakat hepsinin dikkatini çekmiştim şimdi. 

Selim, doğru olduğunu anladığım mırıltılar çıkardı. ''Selim, bir kez daha gözlerini üzerimde görürsem bu kadar sakin bir şekilde uyarmam seni. Anlatabildim mi?''

Yüzü kızararak, ''Yanlış anladın beni. Sadece,'' nefesini bıraktı. ''Güzelsin.''

''Yani?''

Selim'in yanında oturan Yiğit Selim'in omzuna dokundu. ''Rahatsız etme kardeşim. Demek ki istemiyor.'' dediğinde bundan memnun olarak, ''Sağol.'' dedim. Arkadaşı kadar öküzün teki değildi demek ki.

Maç bittiğinde Can tribüne doğru koştu. Kazanmışlardı. Ayağa kalktım ve tribünün en önüne geçerek sahaya doğru eğildim. Can yanıma vardığında, ellerimi terden nemlenmiş saçlarına uzatıp karıştırdım. ''Gurur duyuyorum seninle Böcek.''

Saçlarındaki elimi alıp bir beyefendi gibi üstünü öptü. ''Burada olduğun için teşekkür ederim abla.''

Ayağımı kaldırıp tribünle saha arasındaki alçak duvardan atladım. 

Kollarımı kardeşime doğru açtım. Mesajı alıp kollarımın arasına girdi. Hafifçe eğilip alnını öptüm. ''Ne zaman ihtiyacın olursa buradayım Böcek.''

Yüzünü buruşturdu ama sessiz kalmayı tercih etti. Sonra da kupasını almak üzere yanımdan ayrıldı.

Tribüne geri dönmem gerekti ama bu duvar atlamaya atlamalıktı da çıkılmalık değildi. Tribüne doğru döndüm ama Kerem ve Yiğit orada değildi. Selim'e seslenemezdim. Gidip almaya karar vermiştim ki Emir bana doğru baktı. Elimle sırt çantamı işaret ettiğimde gülümsedi ve çantamı alıp tribünden bana doğru ilerledi. Önündeki ufak merdiveni göremeyip tökezlese de çantamı bana uzattı. 

''Teşekkür ederim.''

''Rica ederim.''

Çantamdan telefonumu çıkardım. 

Önüme düşen ilk bildirim -yine- Efe'dendi.

Bana aşıkmış: Çok güzelsin.

#############

Sensin guzel askimmmmmmmm

Hepinizi loveladim bb



Soğuk Baklava | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin