31

2.3K 221 130
                                    

Neyse ki hastaneye gitmemize gerek kalmadan uyanmıştı.  Gözlerini açmaya çalıştığı sırada elini tutup yanaklarına hafif hafif vuruyordum. 

''Efe?''

''Yiğit Efe?''

''Efe'm?''

Son seslenişimle kendine gelmişti hatta ve hatta 'Yaa Efe'n miyim gerçekten?' temalı konuşmasını bile yapmıştı. Şuan oturuyorduk. Neyse ki iyiydi. Anlık bir heyecanla bayılmıştı. Gerçi şuan da tam sakinleşmiş sayılmazdı. Arada bir ayağa kalkıp tuvalete gidiyor elini yüzünü yıkayıp dönüyordu.

''Şimdi siz sevgili misiniz?'' diyerek bombayı attı Çiçek. Bir ilişkimiz var derken iyiydi Efsar. Hadi cevap ver şimdi.

''Vereceğim cevap Efe'yi tekrar bayıltabilir..'' diyerek havada bırakmıştım ama sonuçta mesaj gitmesine gereken yere gitmiş olacak ki Efe yanağımdan bir makas almıştı. ''Ben sana bayılıyorum derken şaka yapmıyordum.''

''Onu anladım sağol..''

Sonra kulağıma eğildi. ''Bence gitsek çok da ayıp olmaz?''

''Nasıl?'' dememle arkadaşlarımıza döndü. ''Biliyor musunuz benim ocakta yemeğim vardı.'' 

Herkes Efe'ye garip garip baktıktan sonra kahkahaya boğuldu.

''Anladık anladık. Siz yalnız kalmak istiyorsunuz.'' diyerek göz kırptı Sedef. 

''Hiç de öyle bir şey yok.'' dememle imalı imalı bana baktı. ''Tabii canım tabii.. Neyse benim zaten dönmem gerekiyordu. Annem market alışverişini bana kilitledi daha giderken markete uğrayacağım.'' Yanağımı öptü. ''Tekrardan iyi ki doğmuşsun canım arkadaşım benim.''

Kerem de Sedef'le kalktı. ''Seni bırakayım madem, geç kalma.''

''Ay beni de bırakır mısın Kerem ya çok yakınız Sedef'le.'' diyerek araya girdi Çağıl. Resmen kara çalıydı. ''Tabii ki.'' dedi Kerem kibarlıkla. Çağıl da beni öptükten sonra çıktılar. Çiçek ve Boran da tekrar doğum günümü kutladıktan sonra onlar da yalnız kalmak istedikleri için yanımızdan ayrıldılar.

''Biz de gidelim o zaman.'' dedi Selim, Emir'e bakarak. Onlar da yanımızdan ayrıldığında sonunda yalnız kalmıştık. 

''Demek cevap verirsen bayılırım.'' 

''Bayılmaz mısın?''

''Haklı olabilirsin. Gerçi ben sana çok daha önce demiştim. Sen zaten benim sevgilimsin. Bunun beni kabul edip etmemenle ilgisi yok yani. Sen hep benim sevgilim kalacaksın. Tabii ben de senin sevgilin olmayı çok isterim, o ayrı.''

''Senin isteklerine kalsak evli üç çocukluyduk, Efe.''

''Bence hala geç değil. Nöbetçi nikah dairesi var mıdır acaba?'' dedi şakayla. 

Yani umarım şakadır.

Ellerimi elleriyle kenetledi. ''Sen nasıl istersen Efsar. Bir ilişkimiz var dedin. Adını sen koy. İster flört de ister sevgililik de. Senden bana bir anda aşık olmanı zaten beklemiyorum ki. Hatta belki de hiç olmayabilirsin. Senin sevgin bana yeterli. Hatta beni hayatına kabul etmen bile benim için çok yeterli bir şey. Düşünsene şu günlerin hayalini kuruyorum ne zamandır ve şimdi buradasın.'' Ellerimize baktı. ''Ellerimi tutuyorsun. Bu zaten lütuf bana.'' 

''Efe.. Sen böyle güzel güzel konuşunca ben ne cevap vereceğimi bilmiyorum. Sana aşığım diyemem. Sana yalan söyleyemem ama aşık olamam da diyemem. Bana çok iyi geldiğini söyleyebilirim. Flört sevgililik.. bunlar gerekli sıfatlar değil. Zaten şu zamanda herkes diline dolamış bunları. Sen benim Efe'm olsan sadece? Olmaz mı?''

Kocaman gülümseyip ellerimi öptü. ''Efsar, hayatımda birçok sıfat var. Birilerinin oğluyum birilerinin arkadaşıyım birilerinin kardeşiyim ama sanırım en çok Efsar'ın Efe'si olmayı sevdim.''

İçimden geldiği gibi uzanıp ona sarıldım. Hemen kollarını sırtımda birleştirerek o da sardı beni. Efe'nin bana sarılışları, tutuşları, öpüşleri hep hafifti zaten. Kıyamadığı çok belliydi. Ben de halimden memnundum. 

''Efe..'' dedim sarılmayı bırakarak. ''Sen eminsin değil mi aldığın karardan?''  

''Ama niye çekildin ki..'' dedi üzgün üzgün. ''Eminim tabii ki Efsar. Hem bunu bana sen yaptırmıyorsun ki. Belki de kaderimiz buydu? Belki de kabul edileceğim ve hayatına girmesem orada karşılaşacaktık? Sadece tanışmamızı erkene almış, birbirimize zaman kazandırmış olduk.. Bilmiyorum Efsar'ım bilmiyorum güzel yavrum ama zaten kaderimizde karşılaşmak yoksa ben öyle kaderi de istemiyorum.''

Elimi yanağına uzatıp sakalsız yanağını sevdim.  Avuç içimi öptü. Saç uçlarıma götürdü elini, sevdi. ''Saçların doğal mı?''

''Tamamen doğal değil araya ışıltı attırmıştım.''

''Zaten yeterince ışık saçmıyormuşsun gibi..''

''Niye sordun?''

''Saçların çok hoşuma kaçıyor. Gerçi her şeyin hoşuma kaçıyor zaten ama saçların çok güzel. Her şeyin güzel yanlış..'' Elimi dudağına götürüp avuç içimi bastırdım. ''Anladım Efe. En çok sen seviyorsun beni.'' 

Yine sarıldık. Sonra beni evime bırakmayı teklif etti. İşime gelirdi. 

Motoruyla beni eve bıraktığı sırada eğilip canımı acıtmadan yanağımı ısırmıştı. Şaşkınca ona baktığımda ise, ''İçimde kalırdı Efsar'ım..'' demişti. Gülümseyip yanağını öptüm ben de. 

''N'olur bayılma Efe.''

''İyiyim yavrum.''

Yanımdan zar zor ayrılabildiğinde ben de eve girmek için anahtarımı çıkarıyordum Ama gerek kalmadan kapı açılmıştı. Babam karşımda dikiliyordu. Muhtemelen Efe'yi görmüştü.

''Gelin bakalım küçük hanımefendi. Sanırım konuşacaklarımız var.''


##############

Sarp amcam canım amcam Efemi sev tamam mı nasıl sevmeyesin zaten

Ben gidiyorum 

Bölüm inş carsamba

hadi öptm

Soğuk Baklava | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin