-06.03.2008 -
"Demir Bey, bu çocuğu vermek istediğinize emin misiniz?" Koyu kahve gözlerini kendisine bakan yeşil gözlere dikti Demir Bey.
"Eminim, bu çocuktan hiç bir halt olmaz. Alın götürün bunu." Burak gülümsedi. "Siz," dedi. "Şimdi oğlunuz üzerinde deney yapmamıza izin mi veriyorsunuz?"
Demir Bey başını salladı. "Evet," dedi. Burak içinde yüklü miktarda para bulunan dev siyah çantayı Demir Bey'in önündeki sehpaya bıraktı. Ece ise Uralp'le konuşuyordu.
"Şimdi biz seni bir yere gezmeye götüreceğiz, tamam mı tatlım?" dedi gülümseyerek. Gülümsemesinin altında bir şeytan yattığını hiç tahmin edememişti çocuk. "Tamam," dedi gülümseyerek. Oysa sadece 7 yaşında olan bu çocuğun korunmaya ihtiyacı vardı.
Çantayı gören Demir Bey'in gözleri parladı. Bu kadar fazla para alacağını bilmiyordu. Burak gülümsedi. "Biz gidelim artık. Ece, Uralp'i al güzelim."
Ece ve Burak evliydiler. İstenmeyen çocukları ve sokak çocuklarını toplayarak kendi nüfuslarına geçiren dışardan bakıldığında oldukça masum ve yardımsever görünen iki bilim insanıydı onlar. Ancak iç tarafdan iş hiç de öyle değildi.
Nüfuslarına aldıkları çocukların üstünde deneyler yapıyorlardı. Bu deneyler bir hastalık üzerineydi, bir hastalık yapacaklardı ve insanlara bulaştıracaklardı. Böylece artan insan nüfusunu düşürebileceklerdi. Bu hastalığı aldıkları çocuklar üzerinde deniyorlardı. 20 yaşına kadar hastalığı kapmayan denekleri 'bağışıklı / güçlü' olarak nitelendiriyorlardı ve mafyalara, devlet adamlarına para karşılığında koruma olarak satıyorlardı. Daha sonra paralarını alıyor ve çocukları nüfuslarından çıkartıyorlardı. İşkence çektirme yöntemleri ise bazen ilaç, bazen yüksek frekansta ses ve bazen ise akla gelmeyecek kadar kötü şeyler. Tabii bunları yaparlarken birçok çocuk ölüyordu. Yan etki gösteren çocukları ise 20 yaşını geçseler bile hastanede tutsak ediyorlar ve üzerinde deney yapmaya devam ediyorlardı. Ama o çocuklar onlar için sadece bir denek'ten ibarettiler.
"Evet, yeni çocuk bu galiba?" Ece gülümsedi. "Evet Rümeysa, ismi Uralp." dedi Rümeysa ve bir süre bu bembeyaz tenli açık kumral çocuğu inceledi. "Yüzüne yazık olacak," dedi acımasızca.
"Ama değecek." Rümeysa gülümsedi. Ancak iğrenç bir gülümsemeydi bu. Daha sonra kararmış olan demir kelepçeleri aldı. "Bu ufaklık bir yerden başlamalı."
Rümeysa çocuğun önünde eğildi. "Adın ne senin bakayım?"
"U-Uralp," Uralp kadından korkmuştu. "Yo yo yo yo, senin adın artık Uralp değil." dedi Rümeysa, kelepçeleri Uralp'e takarken. "Senin adın artık 0001." Uralp her şeyin farkındaydı. Buraya bir kobay olarak satıldığını biliyordu. Babasının onu sevmediğini biliyordu.
"Tamam," dedi Uralp. Kimliğini o gün silmeye başladı. Rümeysa tekrar sordu. "Adın ne?"
"Adım 0001."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK -DENEY : 0001- DÜZENLEMEDE
Fiksi Ilmiah"Kaç yaşındasın?" "Se-Sekiz..." "Annenin adı ne?" "A-annem yok," dedi Uralp yutkunmaya çalışarak. Kadın gülümsedi. "Babanın adı ne?" Uralp sarışın kadının sorduğu soruyu düşündü. Zihninin ezberlediği ve sürekli söylediği yanıtı verdi. "Babam da yo...