"Berk... Neler oluyor?" Elif'in sesiyle başını kaldırdı Berk. "Bilmiyorum," dedi. Bağlı olan elindeki ipleri genişletmeye çalışıyordu. "En son kamera odasındaydım. Sonra kapı açıldı ve gerisi yok."
Rutubetli ve duvarlarının üst tarafını küf sarmış bu iğrenç işkence aletlerinin bulunduğu odada iki kardeş yanlızdı. Ece, Burak ve Selim -Ece'nin ikinci kocası- onları bağlayıp gitmişlerdi.
"Abimin odasını öğrenebildin mi?" Berk başını olumlu anlamda salladı. "Evet. Ancak deney numarasını öğrenemedim. Aynı koğuşta kaldığı kişinin numarası 0001. Muhtemelen arkadaşlardı, yanımıza geldiğinde getirdiği çocuk olmalı."
Elif başını onaylar gibi salladı. "Çocuğun adı neymiş?"
"Uralp Sulthan. Çok küçük yaşta buraya gelmiş. Abimiz gibi." Berk ipleri birazcık bile gevşetemeyince sinirle nefesini verdi. "Uralp ismindeki çocuk neredeymiş?"
"Serhat Çetinhan'ın kızına korumalık yapıyor." Elif'in gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Ünlü iş adamı Serhat Çetinhan? Ece'nin babası?" Berk başını salladı. "Evet. Abimizi bulmamızın tek yolu onda. Eğer arkadaşlarsa, ki bence kesin arkadaşlardı, bulmamız daha kolay olur."
"Ne güzel de araştırmışsınız öyle." Rümeysa gelmişti. Ancak bu Rümeysa o Rümeysa değildi, evet Burak ve Ece'nin kullandığı ilaçtan kullanmış ve gençleşmişti. "Bravo size çocuklar."
"Kim lan bu moruk?" Berk sinirle sözlerinin devamını getirecekti ki Rümeysa'nın elindeki şok cihazını görünce ağzını kapattı. Bu sırada ellerini gevşetmeyi başaran Elif, ayakkabısının altındaki törpüyle ipleri kesmeye çalışıyordu.
"Tatlım, törpüyü yavaşça bırakmazsan aşağıdaki hastamızın sıradaki yemeği sen olacaksın." Elif korkuyla yutkundu ve törpü elinden yere düştü. Rümeysa karşılarındaki siyah örtüyü kaldırdı ve karşılarına bir ekran çıktı.
Rümeysa kendisine merakla bakan iki gencin karşısında dev ekranı açtı. Burası lağımlarda bir yeri gösteriyordu. Ve demir parmaklıklar vardı. Boş görünüyordu. "Hey koca adam!" Rümeysa dev ekrana doğru bağırınca bir anda ekrana doğru çirkin bir yaratık fırlarken Elif korkuyla çığlık attı. Bu nasıl bir varlıktı böyle?
Berk her ne kadar sakinliğini korumaya çalışsada kardeşi kadar korkmuştu. İğrenç bir şeydi bu. Rümeysa güldü ve ekranı kapattı. "Bu arkadaşa yem olmak istemiyorsanız çenenizi kapatın."
Rümeysa'nın tehtidkar sesiyle iki kardeş aynı anda yutkundu ve birbirine baktılar. Bu kadın korkunçtu. "Ege'yi neden arıyorsunuz?"
"O bizim abimiz." Rümeysa bu çocukça konuşmaya güldü. "Onu biliyorum aptal çocuk. Onu bulunca ne yapacaksınız?" Elif Berk'e baktı.
"Ne mi yapacağız? Kafayı mı sıyırdın sen?" Asla gerçek nedeni anlatamazdı.
-0*.0*.2010-
0001'in Rümeysa dışında biriyle konuşması oldukça şaşırıcıyı. Konuştuğu kişi ise 0002'ydi. "Bana yardım edebilir misin?" 0001 güldü. "Neden? Bu işten çıkarım ne?"
0002 gülümsedi. "İyi bir arkadaş..." 0001 başını salladı. "Arkadaşlık umrumda değil," dedi. "Daha değerli birşey sunmalısın."
"Hadi ama, sen çok güçlüsün. Birlikte kaçalım. Sadece bir geceliğine özgür olmak istemez misin?" 0001 başını salladı yeniden. "İstemiyorum." 0002 şaşırmamıştı. "Neden?" diye sordu yine de.
"Eğer özgür olursam yıldızları bir daha asla özleyemem..." 0002 ona anlamlı bir bakış attı. 0001'in hayata bakış açısını seviyordu.
"Sadece bir gecelik özgür olmak hakkın. Eğer gökyüzüne bakmazsan yıldızları göremezsin. Ve onları yeniden özleyebilirsin."
"Özleyemem," dedi yeniden. "Çünkü eğer çıkarsam onların orda olduğunu bileceğim ve başımı kaldırırsam onları görebileceğime inancım olacak. Ama ben bu hayatta hiç birşeye inanmamaya yemin ettim. İnanırsam canım yanar."
0002 başını salladı. "Sana yemin ederim ki, bu sefer canın yanmayacak. Çünkü yanında artık arkadaşın var."
0001 her ne kadar güvenmek, inanmak istese de karar verememişti. Zaten birini öldürmüş ve ceza almıştı, daha ne gerek vardı başka cezaya? "Tamam, yardım ederim." dedi yine de. Bir arkadaştan zarar gelmezdi.
Gece olmuştu. Herkesin uyuduğu bir saatti, en azından ikili öyle sanıyordu. Hazırlıklarını yaptılar. "Neden çıkmak istiyorsun?" diye sordu 0001. "Kardeşlerimi görmem gerek. Bizi bu deneylerden sadece kardeşim Berk kurtarabilir." dedi. "Onları bulmalıyım ve bir gece de olsa herşeyi anlatmam lazım."
"Anladım," dedi 0001. Kendisi dışında herkesin bir hayali vardı anlaşılan. En kısa zamanda bişeyler düşünmeli miydi? Hayır, buna zaman yoktu. "Sen kilitli olan balkonun kilidini aç oradan gel, ben diğer taraftan dolaşacağım." dedi 0002. 0001 onaylayınca hızlıca arkasını döndü ve kısa sürede gözden kayboldu.
Bir süre sonra ayak sesleri duyuldu. "Ellerini havaya kaldır!" Aynı zamanda tehtidkâr bir ses...
Bu Ceran'dı. Çok gençti, henüz 25'inde olmalıydı. Silahı tutan elleri titriyordu. Karşısındaki zavallı çocuğu vurmak istemiyor ve ellerini kaldırması için dua ediyordu.
Ancak yufka yürekli koruma, bu zavallı sandığı çocuğun acımasız bir cani olduğu bilmiyordu. 0001 ani bir refleksle cebinden aldığı bıçağı fırlattı ve bıçak genç korumaya saplandı. Bir süre ayakta cebelleştikten sonra yere düştü. Acı dayanılmazlaşıyordu.
0001 acı içinde kıvranan genç bedeni ölünceye kadar zevkle izledi. Daha sonra ise kilidi kırıp kaçtı. Gökyüzüne bakmadı, inanmak istemiyordu. Ancak rüzgarı teninde hissetmek onu tuhaf hissettirmişti. Bir süre 0002'yi bekledi. O geldikten sonra da ormanın içinde beraberce kayboldular.
Gece bittiğinde dönmüşlerdi. Ancak ikisini de sıkı bir ceza bekliyordu. Özellikle 0001'i...
-Günümüz-
"Yoksa... 0001 ve 0002... O haylaz çocuklardan biri sizin abiniz mi?"
"Evet, bırak bizi!"
"Abini bulamazsın küçüğüm." Rümeysa bir süre sustu. Daha sonra ise; şu sözleri söyledi ve sözler ise iki kardeşi kahretmeye yetmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK -DENEY : 0001- DÜZENLEMEDE
Ciencia Ficción"Kaç yaşındasın?" "Se-Sekiz..." "Annenin adı ne?" "A-annem yok," dedi Uralp yutkunmaya çalışarak. Kadın gülümsedi. "Babanın adı ne?" Uralp sarışın kadının sorduğu soruyu düşündü. Zihninin ezberlediği ve sürekli söylediği yanıtı verdi. "Babam da yo...