26

230 15 26
                                    

⚠ DİKKAT SMUT İÇERİR ⚠

"Ege... Ahh..."

"Yavaş o- Aaahhh..."

"Biraz daha istiyorum..." Ege gülümsedi. Uralp'in dudaklarına kapandı, bir eli hâlâ Uralp'in kalçasındayken Uralp kollarını boynuna dolayıp onu hafifçe ittirdi. "Altta olmak çok kötü..."

Ege sırıttı. "Seni yukarılara çıkarmamı ister misin?"

"Marifetlerini göster seni azgın!" Ege gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Uralp gülümsedi ve o da kendi üstündekini çıkardı.

"İstiyor musun?" diye sordu Ege nefes nefese. "İstiyorum!" Ege gömleğini çıkardı ve odanın herhangi bir yerine fırlattı. Uralp de üstünü çıkartıp atmıştı. Ege Uralp'in üstüne yattı. "Kasların..." dedi ve dilini onun göğüslerine sürttü. "Barfiks mi çekiyorsun..?"

"Şuan bunu mu soruyorsun gerçekten?" Uralp ter içinde kalmıştı. 20 dakikadır öpüşüyorlardı ve kendilerini zor tutmuşlardı. Ancak artık arzuları dayanılmaz bir hâl alıyordu. Ege onun kaslarına öpücükler bırakarak yavaş yavaş aşağı iniyordu.

"Hmm..." dedi azmış bir şekilde. "Bişey buldum..." Ege birazcık bastırdı. Uralp'in ağzından kısık bir inleme çıkmıştı.

"Devam et... Ahhh..." Ege sırıttı. Biraz daha kendini bastırdı. Uralp'in gözleri yaşarmıştı.

"Seni zevkten ağlatacağım demiştim..." dedi Ege. "Lanet olsun," Uralp'in gözlerinden yaşlar akıyordu. "Gerçekten beni zevkten ağlatıyorsun şuan!"

"Seviyorum," dedi Ege. "Seni gerçekten çok seviyorum. Her zerrene hakim olmak, her zerreni hissetmek istiyorum..."

"Daha fazla dayanamıyorum!" Uralp dişlerini sıktı. "Yap artık, hadi!"

Ege Uralp'in pantolonunu indirdi. Ve kendi pantolonunu da çıkarttı. "Bu acıtacak..." Kendi boxer'ını ve Uralp'in boxer'ını çıkardı.

"Evet, öyle olacak..."

Ege Uralp'in üstüne biraz daha yattı ve aşağıya inmeye devam etti. Uralp kızarırken canı çok yanıyordu. Acı dolu bir arzuyu hissetmek onun için çok iyi geliyordu.

"Her..." dedi Uralp tahrik olmuş bir şekilde. "Her yerim uyuşmuş gibi..."

"Canlan o zaman..." Ege erkekliğini Uralp'inkine bastırdı. Uralp acıyla erkeksi bir inlemede bulundu.

Ege daha fazlasını istiyordu. Uralp'e sormadan içine giremezdi. "İstiyor musun?"

"Yap şunu!" Ege gülümsedi ve bir parmağını Uralp'in deliğine tıkadı. Uralp acıyla başını geriye doğru yatırarak inledi. "Eline boşalacağım şimdi!" diye bağırdı.

"Bu beni daha çok azdırır." Ege orta parmağını da içeri soktu, Uralp daha çok bağırdı. "Hani nazik olacaktın!?"

Ege güldü. "Kaba halimi görmemişsin bebeğim." Ege yüzük parmağını da soktu. Uralp dayanamayarak bir kere daha bağırdı. Bu bağırma tüm evi ayağa kaldıracak cinstendi. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu ama suratı aynı tahrik olmuş ifadeyi taşıyordu.

"Devam et..." diye mırıldandı arzu içinde. Ege biraz ileri geri yaptıkça Uralp dahasını istiyordu. Ege'nin omuzlarından tuttu ve onun kafasını erkekliğine bastırdı. Bastırırken de acıyla inledi. Ege nefes nefese çekildi. "Bu..." dedi. "Bu mükemmel bir inlemeydi. Tepkin çok iyi..."

"Abi!"

Batur'un kapının önünden gelen sesiyle Ege hızla. Yorganın altına girdi ve Uralp'in yanına yattı. Açıkta kalan yerlerini kapattı ama Uralp acıdan konuşamayacak vaziyetteydi, başını Ege'nin çıplak göğüsüne yasladı. Terden saçları yüzüne yapışmıştı. Batur kapıyı açtı ve içeri girdi.

"Ne yapıyorsun sen?" Ege sinirle Batur'u azarladı. "Neden bir anda geliyorsun?"

Batur'un kaşları çatıldı. "Odadan bağırma ve inleme sesleri geliyordu, daha çok abimin sesi gibiydi."

"Abin uyuyor, bak," dedi Ege. Uralp gerçekten uyuyor gibi görünüyordu, yüzü kızarmıştı ve hareket edecek hali bile kalmamıştı.

Batur'un gözleri yerdeki kıyafetlere takıldı. "Uyurken savaştınız galiba?" dedi tek kaşı havada. "Her tarafın anasını ağlatmışsınız..."

"Sanane Batur, gitsene Elif'in yanına."

Batur oflayarak odadan çıktı, kapıyı kapattı. Ege, Uralp'e döndü. Nefes nefese kalmış ve bağırmaktan mahfolmuş çocuğun suratına baktı, gülümsedi.

"B-Batur..." dedi Uralp zorlukla. "Onu mahfedeceğim..."

Ege elini onun saçlarına daldırdı ve oynamaya başladı. "Yaparsın sevgilim," dedi. "Açıkçası güzel bir dayağı hak ediyor. En güzel yerde gelip böldü..."

Uralp çok halsiz düşmüştü. Ege onun saçlarını geriye attı, tahrik olmuş suratı onu gülümsetti. Böylesi iyiydi, mutlulardı.

Uralp akşama kadar kendine gelemedi. Saat 19.00'de ise ancak kendine gelebilmiş, üstünü giymiş ve aşağıya salona inmişti.

Ege, Berk ve Batur PlayStation oynuyordu. Elif ise onlara meyve soyuyor ve diğerlerine çaktırmadan Batur'a yapması gereken hamleleri, diğerlerini nasıl yenebileceğini, söylüyordu.

Ege Uralp'i gördü ve gülümsedi. Uralp zombi gibi yürüyerek koltuğa kendini bıraktı, kafasını Ege'nin dizine yatırdı ve ayaklarını kendine çekti.

Herkes mutluydu. Kim bilebilirdi ki herşeyin bir yalan olduğunu, aslında bu mutluluğun çok uzun sürmeyeceğini, hayatlarının sonlarına yaklaştıklarını, ölümün yakın olduğunu, şeytanın fırsat beklediğini, zebanilerin ateşi tazelediğini...?

Ecrin ve Ece plan yapıyorlardı, Öldürmek için birilerini.
Sakınmıyorlardı hiçbir masraftan,
Sadece kan istiyorlardı.
İstedikleri bir kandı,
Farkına varmadan iki tane alacaklardı.
Biri acı verecekti,
Özellikle Ecrin'e...

𓆩♡𓆪

Şuan hepinizin Batur'a ana bacı sövdüğünü biliyorum...
Ama nasıl Ateşpare'de Pusat,
Sokak Nöbetçileri'nde Mutlu,
Romeo ve Juliet'de Dadı,
Cevf-i Leyl'de İnci araya giriyorsa, bu kitapta da Batur araya giriyor. Yani yan karakterler yüzünden sürekli en güzel anlar bölünüyor.

Batur'a dilediğiniz gibi sövmekte serbestsiniz.

DENEK -DENEY : 0001- DÜZENLEMEDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin