Yazarın Anlatımıyla
1 Gün Sonra"Herşey senin yüzünden!" Batur sinirle karşısındaki Ege'ye bağırıyordu. "Abimi hastaneye götürebilirdik!"
"Batur," dedi Ege sakince. "Abin-"
"Konuşma!" diye bağırdı Batur. "Abim senin yüzünden öldü! Sen ona yardım etmedin diye!"
"Batur," dedi yeniden Ege. Sakin olmalıydı. "Uralp h-"
"Ece'yi ittirseydin üstünden ölmezdi. Ona yakındın, bunu neden yapmadın?"
"Erkek olsaydın da yardım etseydin lan o zaman abine!" diye dayanamayarak bağırdı Ege.
"Abin yaşıyor salak! Bi' konuşturmadın ki."
Batur donup kaldı. "Ne?"
"Yaşıyor," dedi Ege sadece. "Hastanede. Onu orada bırakacağımı zannediyor olamazsın. Senin sevdiğin kadar ben de seviyorum onu."
Batur yerine oturdu. "Abim yaşıyor..." dedi kendi kendine. "İnanamıyorum... Abim hayatta, o yaşıyor..." Şaşkınlıkla aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu.
"Onu görmek ister misin?" Batur hızla ona döndü. "Bunu gerçekten soruyor musun aptal? Tabiki de istiyorum!"
Batur hızlıca ayağa kalktı. Ege gülümsedi ve birlikte odadan çıktılar. 15 dakika sonra hastanedeydiler.
Batur'un gözlerinden sürekli yaşlar akıyordu. Hemşireye isim söylediler, hemişirenin gösterdiği odaya hızlıca yöneldiler.
"Hazır mısın? Seni ağlarken görmek istemez." Ege'nin sözleriyle Batur gözyaşlarını sildi. "H-Hazırım!" Ege'nin eli kapının koluna gitti. Batur heyecanla bekliyordu. Ege kapının kolunu yavaşça çevirdi ve kapıyı açtı.
Uralp, yatakta uzanmış yorgun gözlerle etrafı süzüyordu. Gözleri açılan kapıya döndü. "Abi..."
Uralp zorlanarak gülümsedi. Bakışları Ege'ye döndüğünde gülümsemesi silindi ve kaşları çatıldı. Ege ve Batur içeri girdiler.
Uralp hâlâ pis pis Ege'ye bakıyordu. "Eee, Uralp? Neden öyle bakıyorsun?"
"O yemeği sana ödeteceğim aşağılık herif." Ege gülümsedi.
"Duydun demek." dedi dudağını ıssırarak.
"Tabii duydum gerizekalı." Uralp yanındaki yastığı Ege'ye fırlattı, Ege kaçmaya çalışsa da yastık tam kafasına gelmişti.
"Abicim," dedi Uralp bakışlarını Batur'a çevirerek. "Sarılmak yok mu?"
Batur bu anı bekliyormuş gibi aceleci adımlarla abisine sarıldı. "Abi..." dedi. Yeniden ağlıyordu. "Neden onların önüne atladın?" Uralp gülümsedi.
"Siz kurtulun diye. Orada yaşamayı en hak etmeyen kişi bendim." Batur ondan ayrıldı. Göz yaşlarını yeniden sildi.
"Eee, Uralp?" dedi Ege. "Küs müyüz?"
Uralp'in kaşları çatıldı. "Ne miyiz?"
"Küs müyüz, dedim?" dedi yeniden Ege. "Bir arkadaşına kızdığın zaman onunla bir süre konuşmazsın. Arkadaşını affedene kadar konuşmayacağın için bu süreye küs olmak denir." Uralp başını olumlu anlamda salladı.
"Tamam," dedi. "Küsüm o zaman seninle." Ege isyan edercesine yandaki koltuğa oturdu. "Ben söylemesem anlamını bilmediğin için benimle konuşmaya devam edecektin, değil mi?" Uralp yanıt vermedi.
"Offf," dedi Ege. Onun yüzünden yaptığı şeyde onun yüzünden kendisine küstürmüştü.
Batur ise gülüyordu. Abisinin ne kadar komik bir insan olduğunu fark etti. Aklına gelen soruyla gülmeyi durdurdu ve Ege'yle abisine döndü.
"Sizce Ece, Ecrin, Tuğçe ve Buse şuan ne yapıyordur?"
"Çay partisi yapıyorlardır," dedi Uralp. "Yüzlerine 10 kilo boya sürüp tavus kuşu gibi giyinmişlerdir kesin."
Ege ve Batur elinde olmadan gülmüşlerdi. "Bence öldürme planları yapıyorlardır." dedi Ege gülmeyi kesip.
"Evet," dedi Uralp. "Silah olarak parfüm, deodorant ve törpü kullanırlar." Ege gülmeye devam ederken Batur gülmekten yere düşmüştü.
"Suikast düzenlerler falan," diye cümlesini devam ettirdi Uralp. "Bi' düşünsenize; üstlerinde tavus kuşu elbiseleri, yüzlerinde 10 kilo makyaj, boyunlarında ve kollarından sarkan bağırsak gibi iğrenç bilezikler kolyeler, ellerinde parfüm şişeleri..."
"Hayal edince hiç ciddiye alamıyorum..." diyerek gülmeye devam etti Ege. "Ne kadar geniş bir hayal dünyan var kanka ya..." Uralp başını tabii oğlum, ne sandın der gibi iki defa salladı.
Mutlulardı, sanki ölümle savaşmamış gibi...
Eğleniyorlardı, sanki peşlerinde onları öldürmek için planlar yapan katiller yokmuş gibi...
Biraz mutlu, biraz üzgün... Bir taraflarında sürekli şüphe, bir yanlarında sürekli öfke... İntikam ve kin vücutlarını henüz ele geçirmemişti ancak masum değillerdi. Şeytan, uygun zamanı bekliyordu. Kırmızı kan banyosunu hazırlıyordu; katliamını şenliklerle kutluyordu. Şarap ve şampanya kapaklarının açılmasını, kadehlere boşaltılmayı bekliyordu.
Şeytan kurtlar sofrasını yeniden hazırlıyordu. Ancak bu sefer sadece bir koyun vardı. Diğer kurtlar ona ulaşacaklardı; ya öldürecek ya koruyacaklardı.
Bu koyun ise, kurtların efendisiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK -DENEY : 0001- DÜZENLEMEDE
Science Fiction"Kaç yaşındasın?" "Se-Sekiz..." "Annenin adı ne?" "A-annem yok," dedi Uralp yutkunmaya çalışarak. Kadın gülümsedi. "Babanın adı ne?" Uralp sarışın kadının sorduğu soruyu düşündü. Zihninin ezberlediği ve sürekli söylediği yanıtı verdi. "Babam da yo...