Tüm gün İrem Sudenaz ve Beyzanın eşyalarını yerleştirdik. Günün sonunda hepimiz yorgunlukla bi kenara çökmüştük resmen.
Telefonuma gelen bildirimle gülümsedim. Meral istediğim fotoğrafları atmıştı. Sudenaz ve Beyza da bana taşınmak istediğini söylediği için, eşyalarını taşıyıp, yerleştirmiştik. İreme döndüm ve "istediğimiz fotoğraflar gelmiş. Son olarak bi iş daha kaldı" dedim.
İrem ve Sudenaz anlamayan gözlerle bana baktılar. Telefonumu açtım ve Barını aradım.
Barın bizim okulda herhangi bir gösteride işi ayarlayan çocuktu. Durunun yarın sahne gösterisi vardı. Çıkıp, şarkı söyleyecekti.
Ama olacaklardan kesinlikle habersizdi. Barın telefonu açtı ve "selam Efso" dedi. Gülümsedim ve "naber Barın?" diye sordum.
Barın kahkahalarla güldü ve "açıkçası biraz korkuyorum. Kesin bir şey yapacaksın bu yüzden aradın. Haksız mıyım Efso?" diye sordu.
Kahkahalarla güldüm ve "sen bu işi çoktan kapmışsın ya" diye cevapladım.
Barın ben gibi güldü ve "Efsomuzdan öğreniyoruz bir şeyler" dedi. Barınla uzun uzun sohbet edebilirdim. Ancak önemli işler vardı. "Barın biliyorsun yarın Durunun sahnesi var. Sahneye çıktığında konuşma yapacak. O konuşma yaparken, arkasında birkaç fotoğraf gözükmesi gerekiyor" Dedim.
Barın şaşkınlıkla, "ne fotoğrafı?" diye sordu. "Ben sana atacağım fotoğrafları. Sen yaparsın değil mi?" diye sordum. Barın güldü ve "Efsonun dediklerini yapmazsam, hayatım kayabilir." Demesine kahkahalarla güldüm ve "fotoğrafları atıyorum. Dediğim gibi sadece konuşurken arkaya fotoğrafları koyacaksın. Yapacağın başka bir şey yok" dedim.
"Tamam o zaman görüşürüz efso" dedi ve telefonu kapattı. Fotoğrafları attım ve telefonu cebime koydum. İrem ve Sudenazın bakışlarını görünce güldüm ve "neden öyle bakıyorsunuz?" diye sordum.
Sudenaz şok içerisinde "kızım sen nesin be?" diye sordu. Kahkahalarla güldüm ve "ben Efsun. Ancak Efso da diyorlar orası ayrı" diye cevapladım. İrem ayağa kalktı ve bana sıkıca sarıldı.
Sarılışının içinde ki samimiyet hakikaten çok güzel hissettirmişti. İrem geri çekildi ve "benim için yaptıklarını, asla unutmayacağım Efso" dedi, dolu gözlerle. Gülümsedim ve "sadece iyi ol" diye fısıldadım.
Herkes sessizleşince, binadan gelen seslerle birbirimize baktık. Birileri bir şeyler konuşuyordu. Ayağa kalktım ve kapıyı açıp çıktım. Terliklerimi giydim ve aşağıya inmeye başladım.
Özgür denilen çocuk ağlıyordu. Sanırım birde sarhoştu. Alp, Özgürün kollarından sarstı ve "sakin ol artık" dedi. Özgür hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti ve "beni bıraktı" diye fısıldadı.
Neler olduğu hakkında bi bilgim yoktu. Ama görünen o ki Özgür aşk acısı çektiği için sarhoş olmuş, ve üstüne ağlıyordu.
Alp, Özgürün kolundan tuttu ve "yürü hadi" diye bağırdı. Özgür kollarını çekmeye çalıştı "bırak Alp" diye bağırdı. Daha fazla dayanamayıp, "tüm binayı inlettiniz. Noluyor?" diye sordum.
Alp bana baktı ve "Aptal gibi Alkolün dibine vurmuş" dedi. Ardından Özgüre döndü ve "Oğlum bizi ailemiz bıraktı. Bu kadar ağlamadık" demesi beni seksen yerimden bıçaklamıştı.
Yanlarına yaklaştım ve "Özgür" diye fısıldadım. Özgür benim dediğimi duymamış gibi, "yetimhanede ağlayamazdık Alp" diye fısıldadı ve yere çöktü. Tüm dünyası başına yıkılmışçasına, ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komşu Düşmanlığı.
HumorKız öğrenci eviyle Erkek öğrenci evinin savaşıdır! • Gece yarısında alt komşusu yüksek sesle müzik açtığı için rahatsız olup, konuşmaya giden Efsun. Komşusunun, erkek öğrenci evi olduğunu bilmiyordu. |Tamamlandı.