17 Haziran 202*
(Kazuhanın anlatımıyla)
Sabahı nasıl ettiğimin farkında bile değildim. Ne ara güneş ışığı pencereme dayanmıştı. Ne ara kuşlar cıvıldamaya başlamıştı. Sabah olmuştu ve ben bunu nasıl hiç fark etmemiştim. Yorgun gözlerimi ovuşturdum ve sağıma döndüm. Hala oradaydı.. huzurlu bir şekilde uyuyordu. Gülümsedim.
Eğildim ve onu uyandırmamaya çalışarak dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Ardından yatağımdan kalktım. Dişlerimi fırçaladım ve yağlanmış saçlarımı kabaca bağladım.
Ne olur ne olmaz, kendime bir sandviç yaptım ve montumun cebine yerleştirdim. Miko ile buluşacaktık. Cezaevine gidecek ve babamı alacaktık. Ona iyi davranmalıyım.. başımı kaldırdım ve boy aynasında kendimi inceledim. "Ona iyi davran."
Ben güçsüzdüm, kabul ederim. Kendimi savunamam. Botumun kenarına bir çakı sıkıştırdım. Soğuk bir nefes verdim. Evden çıktım. Bugün işe gitmeyecektim. Miko ile buluşacağımız parka gittim ve terlediğimi şimdiden hissediyordum. Sıcaktı. Mal gibi mont giymiştim.
Miko'yu aradığımda daha uyanmadığını fark etmiştim. Bu yüzden onu epey bir beklemem gerekmişti. Buluşma saatini uyanma saati sanan insanlar kadar gıcık kaptığım bir şey yoktu ama idare etmeliydim. Bekledim, Miko geldiğinde ise hala aynı bankta oturuyordum. Sanki tatile gidiyormuş gibi giyinmişti. Onun yanında yazın ortasında montla gezdiğim için utanmıştım.
"Kazuha-chan." dedi güneş gözlüğünü saçlarının arasına takarken. "Çok bekletmedim değil mi?"
"..." derin bir iç çektim. "Hayır."
"Güzel o zaman! Hadi gidelim."
"Gidelim."
Yaklaşık beş dakika sonra gösterişli arabasının misafir koltuğunda oturuyordum. Childe kadar hızlı sürmüyordu. Gerçi benim araç sürüşümden daha iyi olduğuna emindim. Sadece arkama yaslanıp yolu izlemeye başladım. Hala aklımı kurcalayan bir şeyler vardı.
"Gidip onu gördüğümüzde ne yapacağız?" diye sordum usulca. Gözlerimi yoldan ayırmıyordum. Radyodan gelen şarkının sesini biraz kıstı ve sakızını patlattı.
"Bilmiyorum."
"Ne?"
"Şaka." kıkırdadı. "İlk önce gidip bir konuşalım. Biliyorsun, benim Ei ile ilgili hiç bir bağlantım yok. Üniversiteden hocandım senin. Ayrıca sen Scara ile barıştın ve ilişkiniz şuan gayet iyi gidiyor. Bu senaryo içinde babanla konuşacağız. Planını öğreneceğiz. Ona göre hareket edeceğiz. Tamam mı?"
"Ben konuşmayı beceremem."
"Sen hiç girme hatta Kazuha." alay ediyordu. "Ben gireyim, konuşayım," çıkarayım adamı tamam mı?"
Hiç bir şey demedim. Yolumuz oldukça uzundu ve gece neredeyse hiç uyuyamamıştım. Gözlerimi kapatmayı denedim. İyi şeyler düşünmeliydim. Kuni'yi düşünmeye çalıştım. Bundan sonra önümüzde hiç bir engel olmayışını düşündüm.. belki çocuklarımızı. Gerçi bu yüzümün kızarmasına sebep olmuştu. Başka şeyler düşündüm. Bu sefer Ortaokul yıllarımı düşünmeye başladım. Keşke Kuni ile daha önceden tanışabilseydim diye düşündüm. Sürekli her kurduğum düşe onu da katmam beni gülümsetmişti. Ona ne kadar çok aşık olduğumu kelimelere sığdıramıyordum.
Belki de bazı şeyler olmalıydı. Babamla konuşmaya devam etmeseydim hiç taşınmayacaktım ve belki onunla tanışamayacaktım. Farkındaydım. Ona iyi geldiğimin farkındaydım ve bunun için de çok mutluydum. Belki hiç onunla tanışmamış olsaydım ona iyi gelecek bir başkası giremeyecekti hayatına. Kim bilirdi. Belki bu işten kimse acı çekmeden sıyrılacaktık. Öyle de olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Dizi Tesadüfler-2 [ScaraKazu]
Fanfiction"Lanet olsun Kazuha, sen eskisi gibi değilsin ve eskisi gibi hissettirmiyorsun." Serimin ikinci sezonu diyebilirim. İlk kitap gerçekten patladı ve baya bir ilgi gördü bende her ne kadar ilk kitap baya dolu geçmiş olsa da ikinci bir sezon yazmak i...