Güneş gözlerimi delip geçerken kıpırdandım ve elime geçen yastığı hızla alıp yüzüme bastırdım. Çok fazla yorgun hissediyordum, sanki kilometrelerce koşmuşum gibi, oysa son zamanlarda işe bile gitmiyordum. Aniden dün gece gördüğüm kabustan parçalar beynimi doldururken korkuyla doğruldum, yan tarafıma baktığımda Zayn yatakta yoktu. Gözlerimi kapattım ve avuçlarımı yüzüme bastırdım. Hadi ama Marina gördüğüm sadece bir kabustu ve Zayn muhtemelen aşağıda çocuklarla beraberdi. Yataktan çıktım ve banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Aynada ki görüntüm berbattı. Saçlarım biraz kabarmış ve göz altlarım şişmişti. Bedenim adeta sürünerek odaya geri döndü. Londra bugün oldukça sıcaktı ve pekala elbise giyebilirdim. Devasa dolabımın kapaklarını açarak elbiselere göz attım. Çoğu kısa ve çiçekli böcekli şeylerdi. Tanrım, ben şirin şeyleri sevmezdim ki. Tam yine bir pantolon alacakken köşede ki elbise gözüme ilişti. Çıkartıp inceledim, lacivert günlük bir elbiseydi. Diz üstüydü ve kalın askıları vardı, oldukça güzeldi. Gülümsedim, Zayn'in bu elbiseyi seveceğini biliyordum, tenime maviyi yakıştırmıştı. Üzerimdekileri bir çırpıda çıkartıp elbiseyi giydim. Ayaklarıma da güzel bir sandalet geçirip yeniden aynanın karşısına geçtim. Buralarda bir yerde makyaj malzemeleri olmalıydı, çekmeceleri karıştırmaya başladım. En alt çekmecede düzinelerce her tipten makyaj malzemesini görünce kısa bir şaşkınlık geçirdim. Ah, bu kadarını cidden beklemiyordum. Elime tenime uygun fondöteni alıp, göz altlarıma sürdüm. Daha sonrasında rimel ile kirpiklerimi belirginleştirirken kalın dudaklarıma koyu kırmızı bir ruj sürdüm. Oldum olası mavi ve kırmızı uyumuna bayılırdım. Saçlarımı yandan bol şekilde ördükten sonra gülümsedim. Güzel gözüküyordum. Odadan çıkıp aşağı indim. Salonda kimse yoktu, neredeydiler? Mutfağa girdiğimde Zayn'i masada tek başına otururken gördüm. Önündeki tabakta duran tosta bakıyordu. Sesimi çıkartmayıp karşısına oturdum. Düşünceli gözüküyordu.
"Hey, günaydın."
Sesimle beraber uyanmış gibi bana, daha sonrasında da etrafına baktı. Gözleri kıpkırmızıydı ve ölü gibi gözüküyordu."Ne zamandır buradasın?"
Gözlerimi devirdim.
"Demin geldim, herkes nerede?"
Biran duraksadı masaya bakarken cevap verdi.
"İşleri var."
Kutuplar kadar soğuk konuşuyordu. Bu sabah neyi vardı.
"Neyin var, Zay?"
Gözleri masadan gözlerime tırmandı. Direk olarak gözlerimin içine bakıyordu, yüzüme veya herhangi bir yerime değil. Bakışlarımı kaçırdım."Sana zarar vereceğimi bildiğin halde neden gitmiyorsun anlamıyorum. Gördüğüm en aptal insansın."
Gördüğü en aptal insandım. Kırıldığımı belli etmemeye çalışarak yutkundum. Gözlerim dolarken düşündüm. Beynim haklı olduğunu savunurcasına isyan etti. Neden hala buradasın Marina? Zayn'e baktım ve yeniden kalbim hızlandı. Kalbim soruyu benim yerime cevapladı. Çünkü onu seviyordum."Yağmur yağmaya başladığında da ıslanacağını bile bile altında durmaya devam edersin, Zayn. Çünkü ne kadar ıslatsa da seni iyi hissettiriyordur. "
Cevabımdan sonra yüzünde yorgun bir gülümseme belirdi sandım ama hemen kayboldu.
"Mavinin sana yakışacağını biliyordum."
Gülümsedim. Konuşmak için ağzımı açmıştım ki telefonu çaldı. Arayan kişinin ismini görünce kaşlarını çattı ve önünde ki tabağı önüme itti.
"Ye, birazdan çıkacağız."
"Ah, bu sefer nereye gideceğiz?"
Cevap vermeden masadan kalktı ve mutfaktan çıktı. Kim aramıştı?
**
"Biraz yavaşlar mısın?"
Zayn biraz daha hızlandı ve bana sırıtarak baktı. Bilerek yapıyordu, oldukça hızlı ilerliyorduk ve midem alt üst olmuştu! Oflayarak koltuğa biraz daha sindim. Nereye gittiğimizi bilmiyordum fakat son on beş dakikadır yoldaydık. Biraz sonra sokak aralarına girdiğimizde araba yavaşladı. Zayn elini uzatarak torpido gözünü açtı ve içinden bir paket ilaç çıkardı. Yine tek eliyle ilacı çıkardı ve direk yuttu. Tanrım! Su ile beraber içmesi gerekirdi.
"Ölebilirsin."
Bana baktı ve abartılı bir şekilde gözlerini devirdi. Onu incelemeye başladım. Hasta gözüküyordu, gözleri kanlanmış damarları belirginleşmişti. O iyi değildi. İç çektikten sonra önüme döndüm. Girdiğimiz sokak ürkütücüydü, evler eskiydi ve görünürlerde pek insan yoktu. Araba durunca, Zayn bana döndü.
"Yapmanı istediğim bir şey var."
Kaşlarımı kaldırdım ve devam etmesi için bekledim.
"Şimdi gireceğimiz mekanda pek sevildiğim söylenilemez. İçeride pek çok silahlı adam var, korkma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir bedende iki insan // z.m
RomanceKöprücük kemiğine uzandım ve dudaklarımı tanrının bir hediyesi olan tenine sürttüm. Yeryüzünde ki en ilahi kokuya sahip olan adama biraz daha sokuldum, demin boynunda olan titreyen dudaklarımı onunkilere hizzaladım. Ellerim usulca boynundan saçların...