Bowling atışı mı?

335 12 6
                                    

Pakette kalan son çikolata parçasını da ağzıma tıkarken bir küfür mırıldandım. Akşam olacaktı neredeyse ama Harry hala beni almaya gelmemişti. Yani tamam pek tahammül edilebilecek biri değildim ama yinede beni unutmuş olamazdılar değil mi? Oturduğum koltuktan kalkarken bir defa daha pencereye doğru ilerledim. Londra, bugün halkına özledikleri güneşi vermişti. Hava sıcaktı ve sokaklar samimiyetsiz kalabalıklara ev sahipliği yapıyordu. Eğer Zayn bugün buluşacağımızı söylemeseydi, büyük bir ihtimalle Charlene ile dedikodu yapardık. Gerçi yapmıştıkta, buluşamamıştık ama sabah ki uzun telefon görüşmesi de yetmişti bize. Ben pencereden sokağı izlerken telefonumun mesaj sesi doldurdu kulaklarımı. Ah, Zayn olmalıydı ha? Koltukta ki telefonumu alıp mesajı açtım.

Bilinmeyen numara: Neredeyse geldim, Marina. Numaramı kaydet ve üzerine rahat bir şeyler giy.

Mesajı okuduktan sonra kaşlarımı çattım ve üzerimde ki kısa elbiseye baktım. Oysa ki bu elbiseyi giymeye iki saat sonunda karar verebilmiştim! Homurdanarak yatak odama çıktım ve orta boyda ki dolabımın kapaklarını araladım. Sonuç olarak yine siyah bir pantolon ve tişört çıkartarak üzerime geçirdim. Salık olan saçlarımı da tepeden topladım ve ilk önce odadan sonrada evden çıktım. Harry henüz ortalıklarda yoktu, onu beklerken sırtımı duvara yasladım ve güneşin tenimi ısıtmasına izin verdim. Yaşadığım şeyleri düşününce garip olduğunu düşündüm. Daha yaklaşık bir ay önce kadar barlarda oturup onu izlerken şimdi onunla buluşmak için hazırlanıyordum. Onu rüyamda görebilmek için uyurken, şimdiyse beni öptüğü gerçeği yüzünden uyuyamıyordum. Tanrı benden ailemi almıştı ve sanırım şimdi Zayn Malik ile ödüllendiriyordu. Görüş alanıma giren siyah bir spor araba düşüncelerimi böldü. Modelini bilmememe rağmen pahalı olduğunu anlamak çokta zor değildi. Harry açık pencereden başını çıkartıp gülümsedi. Bu çocuk gerçekten yakışıklıydı.

Hızlı adımlarla arabanın yolcu kapısını açtım ve oturdum.

"Hey, çok bekletmedim demi?" Gözlerimi devirdim.

"Belki beş, altı saat falan." Kafasını kaldırdı ve güldü.

"Zayn'in işleri tahmin ettiğimizden biraz daha uzun sürdü, üzgünüm."

"Ah evet, sorun değil. Nereye gidiyoruz?"

"Atış yapmaya, güzelim." Kaşlarım yeniden çatılırken nasıl bir boka bulaştığımı düşündüm.

**

Aşırı sessiz geçen yaklaşık 20 dakikalık araba yolculuğu motorun susması ile nihayet bitti. Kapıyı açıp dışarı çıkarken Harry'de yanıma ulaştı. Beraber ilerlerken hala ne atışı yapacağımızı anlamış değildim. Bowling falan mı oynayacaktık?

Görüş alanıma giren büyük bina açıkçası beni biraz ürküttü. Şey, fazla büyüktü ve korkutucuydu. Kim burada bowling oynamak isterdi ki?

Harry büyük kapıyı ittirerek açtı ve beni içeri yönlendirdi. Gülüşme sesleri geliyordu. Biraz daha ilerledikten sonra başka bir kapıdan daha içeri girdik ve Zayn'i gördüm. Diğerleri ile siyah deri bir koltukta oturmuş, konuşuyorlardı. Yüzü sert değildi aksine rahat gözüküyordu. Bizi fark ettiklerinde konuşmayı kesip selam verdiler. Harry hemen Louis ve Liam'ın arasına otururken ben yine ayakta dikilen olmuştum. Gözlerimi yine Zayn'e çevirdiğimde onunda bana baktığını fark edince gülümsedim. Ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Beni takip et." Başımı usulca salladım ve o ilerlerken bende güzel kıçını takip ettim. Teras gibi bir yere girdiğimizde, montunun cebinden bir sigara çıkartıp yaktı.

bir bedende iki insan // z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin