“Dudağına sürdüğün bu çilekli şeyin tadı, kirazlısından daha iyi küçük. Hoşuma gitti.”
Elleri belimi kavrarken, parmaklarım onun yumuşak siyah saçları arasında geziniyordu. Beni olduğum yerde yavaşça kaldırdığında, masada ki malzemeleri elimin tersiyle yere düşürdüm. Şimdi deminki malzemelerin yerinde masada ben oturuyordum. Bacaklarımı iki yana açtım ve Zayn’i tişörtünden çekiştirerek kendime daha çok yaklaştırdım. Dudakları tenimde ateş etkisi yaratıyordu ve şuan cehennemi yaşıyordum sanki.
Sık ve hızlı öpücükleri dudaklarımdan çeneme oradan ise boynuma indi. Ah tanrım, eğer bu günah sayılıyorsa ben cehennemde yaşamaya hazırdım. Dudaklarını sanki bana işkence eder gibi yavaşça tenime sürttü. Daha sonrasında boynumun bitiminde başlayan köprücük kemiğimde duyduğum sızı ile ağzımdan boğuk bir iniltinin kaçmasına engel olamadım. Refleks olarak ellerim Zayn’nin ense bitiminde ki bir tutam saçı çekince boğazından bir hırıltı yükseldi. Canımı yakmıyordu sadece boynumu öpmesi bende müthiş bir haz yaratıyordu. Dudakları tenimi emerken bende kulağına fısıldadım.
“Senin siyahında canımı acıtacak her şeye hazırım Zayn.”
Onunla her şeye vardım ve onun yürüdüğü yolda yürümek için önümde hiçbir engel yoktu. Kulağına verdiğim sıcak nefesim ile beraber elleri belimi sertçe sıktı ve beni kucağına aldı. Bacaklarımı belinde çaprazladım ve karşılık olarak sırtım duvara sertçe çarptı. İnledim. Bir eli belimdeyken, diğeri at kuyruğu yaptığım saçlarımı buldu ve aşağı doğru çekerek boynumu iyice açığa çıkardı. Dudaklarını tekrar tenime bastırırken bende uzun zamandır yapmak istediğim şeyi yaptım. Parmaklarım ile yüzünü keşfederken, yeni çıkmaya başlayan sakallarını hissederken onu daha çok sevdim. Onun boynu şeytanın benim için kullandığı en kışkırtıcı oyunuydu ve ben bu oyuna yenik düşüyordum. Köprücük kemiğindeki boşluğa dişlerimi sürterek bir öpücük bıraktım. Zayn sessizce hırladı ve sanki daha çok yakınlaşabilirmişiz gibi kendini bana bastırdı. Tam anlamıyla tek beden gibiydik. Her şeyini hissedebiliyordum. Kaslarını, kokusunu, arzusunu, sertliğini…
“Marina Clark, sen ne yaptığını bilmez küçük yaramaz bir kız çocuğusun ve inan bana bu işin sonu yatakta bitebilir.”
Ona cevap veremeden sertliğini tekrardan bastırdı. İnleyerek başım Zayn'in omzuna düştü. Kısık nefeslerimiz arasında çalan kapı zili büyüyü bozdu. Zayn bir küfür savurdu ve beni yeniden öptü. Sertçe kavradığı belimi bırakırken bende onun kucağından indim.
“Bunu en kısa sürede yeniden yapmalıyız küçük.”
Kan hücrelerim yanaklarıma hücum etti ve demin çok rahatken şimdi utancımdan yok olabilirdim. Ne güzel! Zayn kapıya doğru ilerlerken bende onun harika poposunu izliyordum. Ah ben kesinlikle arsız bir kızdım.
Zayn yaklaşık beş dakika kadar sonra içeri bir erkekle girdi. Kendimi yabancı bedeni incelerken buldum. Zayn ile hemen hemen aynı boydaydı. Ihm evet oldukça uzundu. Kumraldı ve oldukça dikkat çekici kıvırcık saçları yanı sıra insanı etkileyen koyu yeşil gözlere sahipti. Vücudu mürekkep ile kaplı olmasına rağmen kötü çocuk havası vermiyordu. Tanrım fazla sevimliydi ve yakışıklı. Bakışlarımı fark etmiş olacak ki bana kocaman sırıttı.
“Dostum, yanlış zamanlama mı?”
Zayn gözlerini devirdi.
“Marina da tam gidiyordu Harry.”
Zayn’i sanki duymamış gibi önüme gelip elimi tuttu,nazik bir öpücük kondurdu ve reverans yaparak eğildi. Onun bu sevimli haline kıkırdadım.
“Bu güzel leydimizin adı Marina demek. Ah genç bayan sizinle tanışmak büyük onur bende Harry.”
“Şey, memnun oldum bayım.”
Biz kıkırdarken Zayn’in güçlü parmakları kollarımı sardı.
“Sen geç Harry. Ben Marina’yı geçirip geliyorum”
Sert ve yine her zaman ki otoriter sesi Harry’de o kadar etkili olmamıştı. Zayn beni sürükleyerek kapının oraya getirdiğinde, gözleri boynuma takıldı. İlk önce gülümsedi ve eğilip boynumun sol tarafına bir öpücük kondurdu. Oldukça nazik olmasına rağmen dudaklarının altında ki tenim acımıştı. Kaşlarımı çattım ve duvarda ayna göremeyince cep telefonumu çıkararak yansımadan boynuma baktım. Siktir! Acımasının nedeni Zayn’nin oraya bırakmış olduğu morluktu. Lanet olsun Harry görmüş müydü bunu?
“Ten rengine oldukça yakışmış aptal. Eve git,oraya bak ve demin sana hissettirdiklerimi hatırla."
Utanç bedenimi ele geçirdi.
“Tam bir İngiliz beyefendisisin. Tanrım, senden nefret ediyorum!”
Alayla gülümsedi.
“Beni tanrın olarak görmen hoşuma gitti küçük. Bunu altımdayken çığlıkların eşliğinde duymak isterim”
Cümlesi bittiği gibi kapıyı kapattı ve ben beş çocukla sokakta kalmış kadınlar gibiydim. Göz bebeklerim kocaman büyürken söylediği şey beynimde yankılanıyordu. Ah ben arsızdım ama o iki kere arsızdı.
**
Eve geldiğimde açlıktan ölmek üzereydim ki midemden oldukça değişik sesler çıkıyordu. Odama girip bedenime rahat bir şeyler geçirdim. Gözlerimde
ki rimeli sildikten sonra aynada ki yansımama baktım. Bu ben miydim? Gözlerim boynumda Tanrının bir armağanı olan çürüğe sabitlendi. Beni öpüşü yeniden yaşıyormuşum gibi beynimde canlanırken titredim. Onunla ne yapacaktım? Daha doğrusu birbirine uymayan dengesiz hareketleri ile ne yapacaktım? Dudaklarımı büzerek nefesimi dışarı verdim. Mutfağa indim ve tost yapmak için dolapları karıştırmaya başladım. Tost yapabilmek ne kadar zor olabilirdi ki. Tamam oldukça zordu bu yüzden tosttan vazgeçip Charlene’ ın yapmış ve saklama kabına koymuş olduğu havuçlu keki çıkardım. Birkaç dilim yedikten sonra karnımı doyurmuştum. Ah bir insan hep aç olabilir miydi? Sanırım bu soruya cevap olarak ben yaratılmıştım. Odama çıkıp, sıcak yatağıma girdim. Telefonumu şarja takarken Charlene’ ın atmış olduğu mesajı gördüm.
“Tatlım! Bayan kaltak aradı ve yarın işe gelmeni söyledi. Ama kendini iyi hissetmiyorsan ben yatıp dinlemen taraftarıyım. Yarın beni aramayı unutma. Seni seviyorum.”
Kötü hissetmek mi? Hiç olmadığım kadar iyiydim ve sanırım yarın sevgili patronumuzun aşağılayıcı davranışları ile başa çıkabilirdim. Araba yıkadığım için oldukça yorgun olan bedenim daha fazla dayanamadı ve uyku beni kendine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir bedende iki insan // z.m
RomanceKöprücük kemiğine uzandım ve dudaklarımı tanrının bir hediyesi olan tenine sürttüm. Yeryüzünde ki en ilahi kokuya sahip olan adama biraz daha sokuldum, demin boynunda olan titreyen dudaklarımı onunkilere hizzaladım. Ellerim usulca boynundan saçların...