Elimdeki bardağı hızla barmene uzattım. Barmen bardağımı tekrar doldururken, gözlerimi etrafta gezindirdim. Henüz gelmemişti ama bu gelmeyecek anlamına gelmiyordu. İki haftadır onu hep bu barda görüyordum. Bu günde gelmeliydi ve ben onu izlerken sarhoş olmalıydım. Bardağım tekrar önüme itildiğinde, içindeki sıvıya gülümseyerek baktım. İki hafta önce amaçsızca sarhoş olmak için gelmiştim buraya. Ben bar taburelerinden birine oturup ne içiceğime karar vermeye çalışıyorken başka birisi siparişini yöneltmişti görevliye.
"Black Label istiyorum."
Başımı otoriter sesin sahibine çevirdiğimde kalbim yerinden çıkacak sanmıştım. Tanrım o kadar yakışıklıydı ki. Yüz hatları çok kusursuzdu. Yeni çıkmış olan sakalları, bronz tenini tamamlıyordu. Kalın dudakları vardı ve simsiyah giysileri ile aynı renkte olan simsiyah dağınık saçlarıyla Yunan tanrılarına meydan okur gibi duruyordu. Ben durmuş çocuğu incelerken o bir saniye bile bana bakmamış ve siparişi geldiğinde arka masalardan birine gitmişti. Kulağıma barmenin sesi geldiğinde gözlerimi o masadan ayırarak tekrar barmene çevirdim.
"Hanımefendi siparişinizi alabilir miyim artık?"
Beni beklemekten sıkılmış gibi görünüyordu.
Gülümseyerek cevapladım.
"Black Label istiyorum."
Ve daha sonrasında iki hafta boyunca hergün buraya gelip onu izlemiştim. Etrafında hep bir çok kadın oluyordu ve onun altına yatmak için bütün hünerlerini sergiliyolardı. Kimisi erkekliğine dokunurken kimisi sürtünüyordu. Ve gecenin sonunda içlerinden biri kazanmış olarak onunla bardan çıkıyordu. Onunla konuşmayı hiç denememiştim. Daha doğrusu onunla konuşacak cesareti kendimde hiç bulamamıştım. Seçtiği kadınlar ile kendimi yan yana getirdikçe bu fikir beni utandırıyordu. İyi bir vücudum yada güzel dudaklarım yoktu. Aslında onu memnun edecek hiçbirşeyim yoktu. Uzaktan izlemek daha cazip geliyordu hep. O bu bardaki her kadının erotik rüyalarının adamıydı. Ve bu gerçek bende bardaki her kadına işkence etme isteği doğuruyordu.
Şimdi tekrar elimde Black Label ile onun gelmesini bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir bedende iki insan // z.m
Roman d'amourKöprücük kemiğine uzandım ve dudaklarımı tanrının bir hediyesi olan tenine sürttüm. Yeryüzünde ki en ilahi kokuya sahip olan adama biraz daha sokuldum, demin boynunda olan titreyen dudaklarımı onunkilere hizzaladım. Ellerim usulca boynundan saçların...
