---BÖLÜM ÜÇ---
Tatlı bir öpücük değil, dehşet bir baş ağrısı olmuştu beni uyandıran şey. Sabahın en sevmediğim saatleriydi. Dün küçük köpeği bir veterinere götürmüş ve iyi olduğuna emin olana dek orada kalmıştım. Daha sonrasında eve gelmiş üşüyen vücudumu sıcak yatağıma teslim etmiştim. Sonbaharın geldiğini haber veren yağmur damlaları pencereme çarpıyordu ve bu tuhaf bir şekilde bana huzur veriyordu. Çoğu insanın aksine soğuk havayı severdim ben, daha mutlu olurdum yağmurlu günlerde. Üzerimde ki yorganı tekmeleyerek homurdandım. Yataktan çıkmak istemiyordum ama saat adeta "Hey! Koca kıçını kaldır ve artık işe git." der gibiydi. Sıcak bir duş fikri ne kadar mükemmel gelse de, buna pek zamanım yoktu. Hızlıca üzerime yün bir kazak ve dar pantolon geçirdikten sonra banyoya girdim. Soğuk suyu yüzüme çarparken, midemden gelen seslerle oldukça acıktığımın farkına vardım. Banyoda ki işimi bitirdikten sonra aynada ki yansımama baktım. Saçlarım karışmış ve sanki dün delice sevişmişim gibi kabarıktı. Tanrım! Oysaki bütün gece uyuklamıştım, bu hiç adil değil. Suratımı asıp hiçbir zaman doğru düzgün bir yemeğin çıkmadığı sevgili mutfağıma ilerledim. Tost yapacak zamanım olmadığından, köşede bana göz kırpan çikolatayı kaptım. Ah hemen şimdi evden çıkmazsam, bayan kaltak beni odasına çağıracak gibi gözüküyordu.
***
Oturmuş olduğum deri koltuğun verdiği rahatsızlıkla yerimden kıpırdadım. Karşımda gözlüğü burnunun ucuna kadar inmiş sevgili patronum -bayan kaltak- büyük bir sessizlikle önündeki dosyaya bakıyordu. Kaç dakika geçti bilmiyorum ama sonra başını kaldırıp gözlüğünü geriye doğru itti. Bana azar dolu bir sohbetin habercisi olan bakışını attıktan sonra konuştu.
"Ah Marina, yerine başka birini bulmam için özel bir çaba sarf ediyormuşsun gibime geliyor"
"Lütfen, bu işe ihtiyacım olduğunu biliyorsunuz efendim. Geç kaldım fakat bunu mesaiye kalarak telafi edeceğime inanıyorum"
Bunu yapmaktan nefret ediyorum. Bu kadına boyun eğmekten nefret ediyorum.
"Bu son. Tek bir defa daha geç kalırsan kendine yeni bir iş aramak zorunda kalırsın genç bayan."
Eğer yeni bir iş bulabilirsem burada daha fazla kalacağımı sanmıyordum zaten ama bunu ona söylemedim. Usulca başımı salladıktan sonra küçük masama ilerledim.
Sekiz aydır bu yardım hattında çalışıyordum. İnsanlar telefon açıyor size dertlerinizi anlatıyor ve sizde onlara tavsiyelerde bulunuyordunuz. Burada çalışıyordum çünkü yapmam gereken şey basitti ve ah güzel para veriyorlardı.
Artık sabahları klasiğim olan dumanı tüten bir bardak kahve ile gelen Charlene' a gülümseyerek baktım. Dünden kalma biri olarak vücudum deli gibi kafein arzuluyordu ve bu isteğimi sevgili arkadaşım gönüllü olarak yerine getirmişti. Tekrardan ona minnetle teşekkür ettim.
"Ah tatlım bu sorun değil. Bana o deli kadının seni azarlamadığını söyle."
Ona dudağımı kemirerek baktım.
"Şey aslında beni azarlaması pek de umrumda olduğu söylenilemez. Tanrım! Onunla konuştum Charl. Lanet olsun yakından çok daha seksi ve kendimi onu düşlemekten alıkoyamıyorum."
"Dur, onunla mı konuştun? Onunla? Demek istediğim Zayn Malik'le?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir bedende iki insan // z.m
RomanceKöprücük kemiğine uzandım ve dudaklarımı tanrının bir hediyesi olan tenine sürttüm. Yeryüzünde ki en ilahi kokuya sahip olan adama biraz daha sokuldum, demin boynunda olan titreyen dudaklarımı onunkilere hizzaladım. Ellerim usulca boynundan saçların...