Sabah her ne kadar çalan bir alarm ile uyanmayı beklesem de yumruklanan kapıydı gözlerimi açmamın sebebi. Lanet olsun! Saat kaçtı ve bu siktiğimin kapısına kim resmen yumrukları ile tecavüz ediyordu? Hala kapalı olan göz kapaklarımı açabilmek için uzun bir uğraş sarf ettim. Ah uykusuzluktan ölecektim. Çift kişilik yatağımda telefonumu ararken defalarca küfür ettim. Neredeydi bu telefon? Kapı hala çalarken yorganı ayağımla tekmeleyerek yere attım, yatağımda doğruldum ve bağdaş kurdum. O sırada çalan melodi ile gözlerim baş ucumda ki masaya kaydı. Bulabilmek için biricik yorganımı yere attığım telefonum hemen başucumdaydı. Homurdanarak elime aldım, Charlene arıyordu. Ona sonra mesaj atabilirdim şimdi hazırlanıp işe gitmeliydim, aramayı reddettim. Ana ekranımda beliren saat beni yataktan çıkartmaya yetmişti. Yaklaşık bir buçuk saattir iş mesaim başlamıştı ve ben her zamanki gibi geç kalıyordum. Banyoya gidecekken kapı bir kez daha yumruklandı ve ardından ismimi seslenen Charlene'ın tiz sesini duydum. Hızla aşağı indim ve kapıyı açtım. Ah, kapıyı aralamam ve bir çift kolun bedenimi sarması bir olmuştu. Charl o kadar sıkı sarılıyordu ki bir ara nefessizlikten ölebileceğimi düşündüm. Onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım ama dediğim gibi sadece çalıştım. Bir süre öyle kaldıktan sonra ahtapotları aratmayan kollarını bedenimden ayırdı.
"Ah aptal! Dün evine gideceğini söylediğinden beri senden haber alamadım. Sabah işyerinde seni göremeyince sikeyim o psikopat sana zarar verdi sandım."
Kıkırdadım. Charlene'ı tanıdığımdan beri çok nadir küfür ettiğini duymuştum, ve o küfür ederken çok sevimli gözüküyordu. Ona haber vermediğim için kendime kızdım.
"Charl sakin ol iyiyim. Dün yorucu bir gündü ve gece hemen uyumuşum. Hey dinle, sana anlatacaklarım var ama hayır şimdi değil. Bana beş dakika ver. Üzerimi giyinip işe gidelim. Ah söz veriyorum her detayını bileceksin."
İtiraz edeceğini bildiğimden konuşmasına izin vermeden yanağına bir öpücük kondurdum ve merdivenlerden çıkarak odama girdim.
**
Yardım hattı bugün sakindi. Şanslıyım ki bayan kaltak benden sonra gelmişti. Yanaklarımı şişirerek gözlerimi iş arkadaşlarımın üzerinde gezdirdim. Hiçbiri ile konuşmuşluğum yoktu. Onları umursamıyordum, onlarında beni umursadıkları söylenilemezdi zaten. Charlene'a her şeyi anlatmıştım. Zayn'den uzak durmam gerektiğini ve ona taşınmamın daha iyi olacağını düşünüyordu. Sevgilisi gelince izin alıp gitmişti. Biraz mola vermeye karar kıldıktan sonra terasa çıktım ve bir sigara yaktım. Yukarıdan yaptığım topuzdan kurtulmayı başaran saç tellerim gözlerimin önünde rüzgar ile dans ediyorlardı resmen. Kış kendini oldukça belli etmişti artık fakat hala kar yağmamıştı.
Zayn her neredeyse vücudum onu çok özlemişti. Onu gördüğümde kalbimin hissettiklerini özlemiştim. Mesaimin bitimine bir saat kadar vardı. Belki onu görmeye gidebilirdim? Ve belki arsız dudaklarını yeniden öpebilirdim? İçimde ki tanrıça bu fikri beğendiğini anlatmak istercesine hızla yerinden zıpladı.
**
İşyerinde ki lavaboda boyunluğumu çürüğü kapatacak şekilde düzelttim. Acısı geçmişti ve ben bu morumsu şeyi oldukça sevmiştim. Bu onun bana bıraktığı mükemmel hediyeydi. Ceketimi üzerime geçirdim, telefonumu da cebime koyduktan sonra çıktım. Onu daha görmemiştim ama onu görecek olma düşüncesi bile kalbimi hızlandırmıştı. Biz buyduk işte. O acizliğim sebebiydi. Taksiye binip yolu tarif ettikten sonra beni öpüşünü tekrar ve tekrardan gözlerimin önüne getirdim. Zarar göreceğim bu yolda tek ümidim tanrının bana biraz merhamet göstermesiydi. Taksi durduğunda bir miktar para uzatıp indim. Araba yıkama yerinde yine kimse yoktu, tek fark birden fazla son model arabalar yan yana park edilmişti. Ofisin kapısının önüne geldiğimde çalmak için zile basacağım sırada duraksadım. Ne yapıyordum burada? Daha iki hafta kadar önce ondan kaçmıyor muydum? Burada olmamam gerekirdi. Tam dönüp gidecekken kapı açıldı. Ben Zayn'i beklerken karşımda dün tanıştığım çocuk Harry vardı. Beni tanımamış olacak ki bir süre yüzüme baktı. Daha sonra gözleri irileşti ve fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir bedende iki insan // z.m
RomanceKöprücük kemiğine uzandım ve dudaklarımı tanrının bir hediyesi olan tenine sürttüm. Yeryüzünde ki en ilahi kokuya sahip olan adama biraz daha sokuldum, demin boynunda olan titreyen dudaklarımı onunkilere hizzaladım. Ellerim usulca boynundan saçların...