Dışarıyı izlemekten sıkıldığımı fark edince bakışlarımı ona çevirdim. Sabit bir şekilde yola bakıyordu. Uzun parmakları direksiyona yön verirken düşündüm, elleri çok güzeldi. Nasıl bir insan böyle kusursuz olurdu anlam veremiyordum. Siyah uzun saçları birbirine karışmış, uykudan yeni uyanmış gibi duruyordu, ım yada biraz önce biri ile sevişmiş gibi. İkinci seçeneği hemen karaladım, ah saçlarının dağınık olma sebebinin bir kadın olması beni çıldırtabilirdi. Ardından hemen nasıl seviştiğini merak ettim. Sert miydi, yumuşak mı?
"Ne düşünüyorsun"
Sesi düşüncelerimi böldü. Yola bakmaya devam ediyordu.
Nasıl seviştiğini düşünüyorum
"Hiç, dalmışım."
Bana kısa bir bakış attıktan sonra sırıttı.
"Muhtemelen seni öldürüp öldürmeyeceğimi düşünüyorsundur. Ama hayır Clark, düşündüm de işime yarayabilirsin."
Kaşlarımı çatmama engel olamamıştım. Ne şekilde işine yarayabilirdim ki?
"Canım yanacak mı?"
Boğuk bir şekilde fısıldadı.
"Belki ."
Cevap veremedim, oda bir şey demedi zaten. Engebeli bir yolda ilerlerken nereye gittiğimizi merak ettim.
**
"Hadi ama, neden bir kaplumbağayı aratmayacak derecede yavaşsın?"
Sinirle ofladım. Yaklaşık bir saat sonra araba bir ormanlığın önünde durmuştu. Devamında kendimiz ilerleyecektik ve sikeyim bu çalılıkların arasında topuklu ayakkabı ile yürümek işkenceden farksızdı.
"Çünkü ormanlık bir alanda topuklu ayakkabı ile yürüyorum!"
"Mızmızlanma, az kaldı zaten."
Paytak ve dengesiz adımlarımla onun arkasından ilerledim. Bir süre sonra bir bağ evi görüş alanıma girdi. İki katlıydı fakat abartılacak kadar büyük gözükmüyordu. Bu ev kimindi? Zayn büyük adımlarla kapıya ulaşıp, zile bastı. Melodik ses kulaklarımızı doldururken bir süre bekledik. Kapı açıldığında görüşüme uzun ve kaslı bir vücut girdi. Ah gerçekten kaslıydı. Karşımda ki yabancıyı gözlerim anında analiz etmeye başladı.Bir yerden tanıdık geliyordu fakat nereden olduğunu hala kestirememiştim. Zayn ile hemen hemen aynı boylardaydı. Saçları rampa ve koyu kahverengiydi. Gözleri oldukça güzel bir kahve tonundaydı. Kumraldı ve yakışıklıydı. Zayn'in 'yakışıklı olmazsa arkadaşım olamaz' diye sikik kuralımı vardı? Adını bilmediğim çocuk , bana Zayn'in aksine sıcak bir gülümseme gönderdi, daha sonrasında Zayn ile tokalaştı.
"Hoş geldin, dostum."
"Hoş bulduk, Liam."
İsminin Liam olduğunu öğrendiğim çocuk, kollarını açtı ve Zayn ona sıkıca sarıldı. Bu çocuğa gerçekten değer veriyor olmalıydı, onu birine böyle sarılırken görmemiştim hiç. Neden bilmiyorum ama deli gibi ona sarılanın kendim olmasını istedim.
Nihayet kucaklaşmaları bitti ve Zayn otoriter haline geri döndü.
"Diğerleri geldi mi?"
Ben Zayn'in ani ciddileşmesine tekrardan şaşırırken, karşımda ki çocuk umursamadı. Yeniden gülümsedi ve kapı pervazından çekilip geçmemize izin verirken konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir bedende iki insan // z.m
Roman d'amourKöprücük kemiğine uzandım ve dudaklarımı tanrının bir hediyesi olan tenine sürttüm. Yeryüzünde ki en ilahi kokuya sahip olan adama biraz daha sokuldum, demin boynunda olan titreyen dudaklarımı onunkilere hizzaladım. Ellerim usulca boynundan saçların...