Chan arabayı Jisung ve Felix'in evinin önünde durdurduğunda Minho inip arka kapıyı açtı ve uzanıp küçük olanı sıkıca tutarak arabadan dışarı çekti.
"Ahh!"
Jisung elini acıyan alnına götürdüğünde Minho onun başını kenara vurduğunu fark edip küçüğün alnını ovdu.
"Affedersin."
Elini sıkıca küçüğün beline sararken Jisung kendisini iyice büyük olana yaslayıp yarı açık gözleriyle kıkırdamıştı.
"Minho hyung, sen nasıl bu kadar yakışıklı oldun?"
Jisung'un yarı anlaşılır cümlesiyle hafifçe gülümsemişti Minho. Derin bir nefes alıp yakınındaki yüzü daha ayrıntılı inceledi.
"Peki sen nasıl oluyor da her geçen zaman daha da güzelleşiyorsun?"
Jisung onun dediğini anlamış mıydı emin değildi ama başını büyük olanın omzuna yasladığında iç çekmişti Minho. Bakışlarını arabayı park edip yanlarına gelen büyüğüne çevirdi bu sefer.
"Burası olduğuna emin misin hyung?"
Chan önünde durdukları müstakil evde bir süre gözlerini gezdirip omuz silkti.
"Bildiğim kadarıyla burası."
"Pekala, kontrol edelim o halde."
Minho sıkıca tuttuğu küçüğü de yanında götürürken kapıya doğru ilerlemişti. Chan önce davranıp zile bastığında beklemeye başladılar.
"Jisung bu sefer elimde kalacaksın-"
Söylene söylene açılan kapıyla herkes nefesini tutmuştu. Felix önce duraksamış, sonra gözlerini üçlünün üzerinde gezdirmişti.
Aniden kapanan kapıyla ikili ne olduğunu anlamazken Felix kapattığı kapıya yaslanıp gözlerini sıkıca yummuştu.
"Tanrım.. Bu da gördüğüm rüyalardan biri olmasın lütfen.."
Chan derin bir nefes alarak kapıya yaklaştı ve nazikçe iki kez tıklattı.
"Felix, açmayacak mısın kapıyı?"
Felix duyduğu sesle gözlerinin dolduğunu hissederken dışarıdakiler görmese de kafasını hızlıca iki yana sallamıştı.
"Eğer.. Eğer bir daha gitmeyeceğinize söz vermezseniz açmam."
Onun söylediği büyüklerinin burukça birbirine bakmasına neden olurken Minho Jisung'u tutmaya devam ederek kapıya yaklaştı.
"Felix, söz veriyorum gitmeyeceğiz. Hadi kapıyı açta görelim seni."
Felix daha fazla dayanamayarak kapıyı açtığında ilk önce Chan'ın boynuna sarılmıştı sıkıca.
Chan küçüğünü kolları arasına kabul edip bedenini sıkıca sarmalamıştı. Fazla mı zayıf kalmıştı küçüğü?
Felix geri çekilip bu sefer Minho'ya sarıldığında büyüğü bir koluyla Jisung'u tutmaya devam etti ve diğer kolunu Felix'e doladı.
"Hey, yüküm yeterince ağır zaten. İçeri girip sarılmaya devam etsek nasıl olur?"
Minho duygusal ortamı bozmak için alaylı bir sesle konuştuğunda Felix hızlıca başıyla onaylamış ve Jisung'un diğer tarafına geçerek büyüğüne içeri taşıması için yardım etti.
Chan onların arkasından eve girerken etrafı incelemişti. Küçük, kutu gibi bir evde ve duvarları beklediğinin aksine gri rengiyle boyanmıştı.
"Hyung, ilerde evimiz rengarenk olsa olur mu?"
Felix'in küçük sesi aklında yankılanırken iç çekti ve diğerlerinin arkasından salona ilerledi.
Minho yorgunlukla kendinde küçük bedeni koltuğa bıraktığında Chan gözlerini büyütüp Minho'nun ensesine hafifçe vurmuştu.
"Yavaş olsana."
Minho göz devirip omuz silkerken kendilerine dolu gözleriyle bakan Felix'e dönmüştü bakışlar bu sefer.
"Hyung, gerçekten geldiniz mi?"
Chan küçüğünün hala şokta olduğunu anlarken yanına adımlamış ve onu kollarının arasına almıştı.
"Geldik Lix.. Ve bir daha asla gitmeyeceğiz. Tekrardan hep birlikte olacağız. Bunun olmasını ister misin?"
Chan geri çekilip küçüğünün tıpkı küçükken olduğu gibi parlayan gözlerine baktı.
"Hyung ne diyorsun? Ben yıllardır bunun hayalini kuruyorum. Tekrardan birlikte olmak için ne kadar dua ettiğimi biliyor musun?"
Felix'in gözünden bir damla süzüldüğünde Chan onu baş parmağıyla silip çillerinin üzerine küçük bir öpücük bıraktı.
"Merak etme. Yeniden beraber olacağız. Öyle değil mi Minho?"
Minho bakışlarını koltukta sızan bedenden çekip ikiliye çevirdi ve iç çekti. Aslında olumsuz konuşmak istiyordu. Asla hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylemek ve burdan çekip gitmek istiyordu ama Felix öyle umutla gözlerine bakıyordu ki bunu yapacak cesareti kendinde bulamadı.
Yavaşça başını olumlu anlamda sallayıp küçüğüne yaklaştı ve saçlarını okşayıp gülümsedi.
"Chan hyungun bize yalan söylediğini ne zaman gördün?"
Felix gülümseyerek başını iki yana sallamıştı.
"Tamam o zaman.. Ben gidip kahve yapayım, o sırada konuşalım şu Jisung da ayılsın, olur mu?"
"Olur güzelim, olur."
Arkadaşlar selam
Vizelerim başladı ve korkunç bir dönem 🥲😮💨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiraeth
Teen FictionHiraeth : Artık dönemeyeceğiniz, ya da hiç sizin olmamış bir yere, yuvaya duyulan özlem.