10

364 74 32
                                    

Toplanıp konuşmalarının üzerinden üç gün geçmişti. Bu zaman içerisinde hepsi Seungmin'den bir iz bulabilmek için uğraşıyordu ama nafileydi. Zaman geçtikçe sabırlarının sınırına yaklaşıyor olsalarda yapacak bir şeylerinin olmaması elleri kollarını bağlıyordu.

Bu durum hepsinin canını sıkarken küçükleri dayanamamış, en azından Jeongin'e ulaşalım diye düşünmüşlerdi.

"Okulu bu muymuş?"

Minho önündeki büyük okul binasını inceleyerek sorduğunda Chan onu başıyla onayladı.

"Evet. Evlatlık alan aile fazlasıyla zengin olduğu için Jeongini hep pahalı okullarda okutmuşlar. Özel kurslar, dersler.. Her şeyi en kaliteli olacak şekilde büyütülmüş."

"Ne güzel.. Onun adına çok sevindim. O her şeyin en iyisini hak ediyordu hep."

Changbin koluna girmiş bir şekilde konuşan küçüğüne gözlerini çevirip gülümsedi.

"Sadece o değil. Hepimiz her şeyin en güzelini hak ediyorduk."

"Ama sadece o buna sahip olabildi."

Jisung buz gibi bir sesle konuştuğunda hepsinin bakışları ona dönmüştü. Jisung son zamanlarda fazlasıyla gergindi. Hepsi bunun nedeninin vücudunun ihtiyacı olanı almaması nedeniyle olduğunu biliyordu. Chan ona içmemesini, eğer zor durumda kalırsa tedavi olabileceğini söylemişti bu yüzden Jisung günlerdir ağzına sürmüyordu alkolü. Hyunjin'in aksine..

Chan aynı şeyleri ona da söylemişti ama Hyunjin ne kadar büyüğünü onaylasa da bulduğu fırsatları değerlendiriyor, Felix ve Jisung ile kaldığı evden çıkıp ihtiyacını gideriyordu.

Elini arkadaşının omzuna koyup destek verircesine hafifçe sıkmıştı Hyunjin.

"İnanamıyorum! Bu Jeongin mi?"

Felix'in şaşkınlık barındıran sesiyle hepsi gösterdiği kişiye bakmıştı.

Chan yutkundu. Felix şaşırmakta haklıydı çünkü Jeongin çok değişmişti. Onu en son gördüğünde on dört yaşındaydı. Boyu kısaydı, diş telleri vardı ve minicik bir suratı vardı. Şimdi ise boyu uzamış, küçük yüzü yerini keskin yüz hatlarına bırakmıştı. Siyah saç tutamları gözlerinin önüne geliyordu. Fazlasıyla yakışıklı görünüyordu.

"Yok artık.. Bu kadar büyümüş olamaz."

Minho da aynı şaşkınlıkla konuşurken Chan başını iki yana sallayıp girdiği şoktan çıktı.

"Peki bizi hatırlayacak mı?"

Hyunjin'in sorduğu soru çok yerinde bir soruydu aslında. Jeongin, Changbin ve Hyunjinle aynı zamanda çıkmıştı yurttan. Hayatı tamamen degismisti ve hatırlamaması olası bir ihtimaldi.

"Anlarız şimdi."

Minho mırıldanıp yavaşça yürüyen çocuğa doğru adımlarken diğerleri de onu takip etti. Gittikçe aralarındaki mesafe kapanırken Jeongin pür dikkat kendisine bakan kişileri fark etmişti. Adımlarını yavaşlatıp gözlerini kıstı ve bakışlarını karşısındakilerin üzerinde gezdirdi.

Hepsinin yüzü fazlasıyla tanıdık gelirken bir tanesinin üzerinde durdu bakışları. Hemen tanımıştı o kişiyi. Unutmak ne mümkündü ki..

Chan da üzerinde duran bakışlarla küçüğünün kendisini hatırladığını anlamıştı. Yüzünde küçük bir tebessüm oluştu.

"Ailemiz zaten bizi bıraktı. Şimdi de sen bırakıyorsun.. Seni asla affetmeyeceğim."

Jeongin hızlıca gözlerini ondan kaçırıp yönünü çevirdi ve ters yöne ilerlemeye başladı. Buna hazır hissetmiyordu.

HiraethHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin