16

472 73 76
                                    

"Beni iyice anladın değil mi Seungmin? Birazdan buraya baskın olacak. Chan hyung birini ayarlamış. O bizi alacak ve Chan hyungun yanına götürecek."

Seungmin karşısındaki uzun bedeni başıyla onaylarken gergin bir nefes almıştı. Buradan çıkacak olma düşüncesi onu korkutsa da daha çok heyecanlandırıyordu.

Hyunjin onun yüzündeki endişeyi gördüğünde hafifçe gülümsedi ve üzerindeki ceketi çıkarıp küçüğüne dikkatlice giydirdi.

"Dışarısı soğuk olacak. Üşüme."

Seungmin bununla birlikte istemsizce gülümserken Hyunjin uzun zaman sonra onun gülümsemesini görmenin mutluluğunu yaşıyordu.

"Korkuyor musun?"

Hyunjin'in şefkatli sesiyle sordugu soruyu başıyla onayladı. Hyunjin elini küçüğünün saçlarına götürüp nazikçe okşarken mırıldandı.

"Korkma. Ben yanındayken sana hiçbir şey olmaz."

O sırada dışarıdan duyulan bağırış sesiyle başladıklarını anlamıştı Hyunjin.

"Pekala. Gel bakalım."

Seungmin'in elini tutup önden ilerlerken kapıyı açtı ve bir süre dışarıyı dinledi. Bir süre silah sesleri olmuş, daha sonra ortalık sessizleşmişti.

Hyunjin önden ilerleyip merdivenleri inerken yanlarına gelen adamla duraksayıp Seungmin'i arkasına çekti.

"Beni Bay Cristopher Chan gönderdi. Gelin lütfen."

Hyunjin temkinli bir şekilde adamın arkasından ilerlerken Seungmin'in elini sıkıca tutmaya devam ediyordu.

Dışarı sorunsuz bir şekilde çıktıklarında adamın gösterdikleri arabaya doğru ilerlemiş, beraber arka koltuğa yerleşmişlerdi.

Seungmin oturduğu yerde Hyunjine iyice yanaşmış, başını omzuna yaslamıştı. Korkuyordu belli ki.

"Korkma Minnie. Birazdan Chan hyungun yanına gideceğiz."

Elini yumuşak tutamlara götürüp okşarken Seugmin gözlerini kapatmış, beklemeye başlamıştı.

Araba sahil kenarında bir yerde durduğunda başını yavaşça kaldırdı ve etrafa bakındı. İlerde arkaları dönük üç kişinin olduğunu görebiliyordu.

"Hadi Seungmin."

Hyunjin arabadan çoktan inmiş, elini Seungmin'e uzatarak onu bekliyordu.

Küçük olan tereddüt etse de uzun olanın elini ürkekçe tutup arabadan indi. Yüzüne vuran temiz hava deniz kokusuyla karışmıştı ve harika hissettiriyordu. Etraf karanlık olsa da fazlasıyla güzel bir yer olduğunu görebiliyordu Seungmin. Kaç yıl olmuştu deniz kenarına gelmeyeli, deniz görmeyeli?

Hyunjin'in onu yönlendirmesiyle gördüğü üç kişiye doğru ilerlerken biraz Hyunjin'in arkasından yürüyordu. Korkudan titreyen elini hisseden Hyunjin ise onu rahatlatmak için parmağıyla elinin üstünü okşuyordu.

"Chan hyung."

Chan duyduğu sesle arkasını dönerken gözleri uzun olanın arkasında kalan bedeni buldu. Gerginlikle ellerini cebinden çıkarırken yutkundu ve çocuğu inceledi. Hala biraz Hyunjin'in arkasına saklanıyordu.

Minho ve Changbin de gerginlikle ikiliyi izlerken içlerinde kocaman bir mutluluk vardı.

"Korkma Seungmin. Bak, bunlar Chan hyung, Minho hyung ve Changbin hyung. Onların hepsini tanıyorsun."

Seungmin biraz daha Hyunjin'in arkasından çıktı ve gözlerini karşısındaki bedenlerde gezdirdi.

Hepsi ona fazlasıyla tanıdık geliyordu ama hatırlayamamak sinirlerini bozuyordu.

HiraethHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin