18

170 41 14
                                    

"Acaba uyanınca da bizi hatırlar mı hyung?"

"Bilmiyorum Han."

"Peki konuşabilecek mi artık?"

"Emin değilim Lix."

"Acaba-"

Chan dayanamayıp yüksek bir sesle ofladığında Jeongin dudaklarını birbirine bastırıp sessiz kalmayı seçti. Hyungunu daha fazla sıkmak istemiyordu.

Seungmin bayıldıktan sonra Chan onu hastaneye götürüp götürmemek üzerine çok düşünmüştü ama götürmemekte karar kılmıştı. Küçüğünün uyanınca nasıl bir tepki vereceğinden emin olamamıştı. Bunun yerine evde uyanmasını beklemeye başlamışlardı.

Seungmin'in dudaklarından çıkan o tek kelime herkesi şok etmeye yetmişti. Herkes hem çok sevinmiş hem de çok korkmuştu ama en mutlu olan Hyunjin'di. Seungmin'in güzel sesini yıllar üstüne duymak onu çok mutlu etmişti.

Şimdi ise Hyunjin hariç diğerleri salonda oturmuş küçüklerinin uyanmasını bekliyordu. Hyunjin ise ne olur ne olmaz yanında kalmayı seçmişti.

"Sanırım eskilere dair anlattığımız şeyler bir şeyleri hatırlamasına yardımcı oldu. Hafızasını tetikledi."

Changbin kendi fikrini ortaya attığında Minho da onaylarcasına başını sallamıştı. Hepsi böyle olduğunu tahmin ediyordu.

Hyunjin ise yatağın yanındaki koltuğa yayılarak oturmuş, yarım saattir yaptığı gibi küçüğünü izlemeye devam ediyordu.

Saçları beyaz yastığın üzerine dağılmış, dudakları hafif aralık, yanakları kızarmış bir şekilde tıpkı bir melek gibi uyuyordu Seungmin. Bu görüntü Hyunjin'in iç çekmesine neden oldu.

Artık hatırlayacak mıydı onu? Geçmişti yaşadıkları o güzel günleri hatırlayacak mıydı? Ya da konuşabilecek miydi? Eskisi gibi ona güzel sesiyle şarkılar söyleyecek miydi?

Bu düşüncelerle kalbi hızlandı Hyunjin'in. Sadece bir kelimede duyduğu meleksi ses bile içini kıpır kıpır etmişti. Onunla konuşursa nasıl sakin kalabilirdi?

Düşüncelerini bölen şey Seungmin'in dudaklarından dökülen mırıltılar olmuştu. Yuzu hafifçe buruşmuş, uyanmaya çalışıyordu belli ki.

Hyunjin hemen yerinden doğrulup yatağın kenarına oturdu ve Seungmin'in elini tuttu.

"Buradayım Min."

Seungmin yavaşça gözlerini aralayıp duyduğu sesin sahibine gözlerini çevirdi ve olanları hatırlamaya çalıştı.

Hatırlıyordu. Sadece olanları değil, tüm geçmişini hatırlıyordu. Herkesi, her şeyi hatırlıyordu.

Gözleri yavaşça dolmaya başladığında Hyunjin tedirginlikle elini yanağına yasladı ve mırıldandı.

"Güzelim? Bir yerin mi ağrıyor? Neden ağlıyorsun?"

Seungmin karşısında kendisine titreyen gözlerle bakan gençte gözlerini gezdirdi ve titrek bir nefes bırakıp yutkundu. Onu ne kadar özlediğini şimdi çok iyi hissediyordu.

Elini yanağındaki elinin üzerine yaslayıp dolu gözleriyle ona bakarken kendini zorlayıp dudaklarını araladı ve çatallı sesiyle mırıldandı.

"Hyunjin.."

Bu bile Hyunjin'in nefesini kesmeye yetmişti. Küçüğünü omuzlarından kavrayıp doğrulttu ve kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı. Burnunu saçlarının arasına yasladığı gencin güzel kokusunu derince soludu.

"Söyle Seungmin. Ne istersen söyle. Susma. Söyleyemediğin her şeyi söyle."

Seungmin kollarını güçsüzce Hyunjine dolayıp bir elini ensesine götürdü ve saçlarını nazikçe okşarken gözlerini sıkıca kapattı. Yaşlar gözlerinden istemsizce süzülürken kendini tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladı. Öyle içli ağlıyordu ki, sanki uzun zamandır ağlayamamanın acısını çıkarıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HiraethHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin