"Seni özledim."

757 45 14
                                    

Huzursuzluk hissi dört bir yanımı sarmıştı. O kadar huzursuz hissediyordum ki bunu hiç bir şekilde geçiremiyordum. Asla gram hafiflemezken dahada çok artıyordu bu his üstelik.

O gün Kore'den ayrıldığımızda doğruca Londra'ya gelmiş ve sokak arası minik bir eve yerleşmiştik ve güvendeydik. Sanırım.

Yatağımda kıvrılanildiğim kadar kıvrılmış küçülebildiğim kadar küçülmüş şekilde Taehyung'u düşünüyordum.

2 haftadır bu haldeydik ve çok kötü hissediyordum.

Bu kadar kötü hissetmemin asıl sebebi ise Yoongi Hyung'lardı sanki her an Taehyung'un ölüm haberi gelicek gibi tetiktelerdi ve bu benimde Taehyung'a olan güvenimi sarsıyordu.

Sol tarafıma yattığım için sol tarafım uyuşmaya başlamıştı ve bu beni rahatsız ederken bu sefer sağ tarafıma yatmıştım.

Ne uyuyabiliyordum nede yataktan kalkabiliyordum.

Kapı tıklaması ve kapı açılma sesi.

Olduğum konumda direk kapıyı görebildiğim için o tarafa baktığımda elinde tepsi olan bir adet Jimin beni karşılamıştı.

"Bir şeyler yemen lazım."

Sıradan bir üniversite arkadaşım olduğunu düşündüğüm Jimin. Bana yalan söylemişti. Taehyung'un beni korumak için yanıma koyduğu ajanların biri aynı zamanda Yoongi hyung ile sevgiliydi.

Ama yinede benimle istemese arkadaş olmıyıcağını söylemişti. Yani biraz onu anlıyordum sanırım. Anlamasam bile şu an anlamak istiyordum çünkü böyle bir durumdayken gerçekten biraz olsun desteğe ihtiyacım vardı.

"Midem bulanıyor. Yiyemem şu an."

Derin bir nefes verip içeri girdi ve kapıyı kapatarak ayaklarımın yanına yatağa oturdu.

Bana gerçekten üzgün gözlerle bakıyordu. Çökmüş hissediyordum sanki. Neden böyle hissettiğimi bile bilmiyordum aslına bakılırsa. O ölmemişti yada yaralanmamıştı ama bunun her an olabiliceği ihtimali ve nasıl durumda olduğunu bilmediğim için bu beni çok fazla yıpratıyor ve sarsıyordu. O orda düşmanlarıyla savaşırken gülmeyi hatta bazen nefes almayı bile haram hissediyordum kendime.

"Böyle yapma Jungkook. O iyi ve yakında dönücektir eminim. Geldiğinde seni bu halde görürse ne kadar üzülür biliyor musun?"

Evet biliyordum onu en iyi ben tanırdım ama elimde değildi işte.

"Yemekte ne var?"

Yinede elimden geldiğince çabalamak zorundaydım.

Bu dediğime kocaman gülümseyerek elimi tutu ve beni yataktan kaldırırken bir yandan konuşup bir yandan beni kapıya sürüklüyordu.

"Yoongi bize pizza yapmış inanabiliyor musun?"

Öyle heycanlı konuşmuştu ki bu haline istemsizce gülmüştüm ama sonra bunun yanlış olduğunu düşüncesiyle aklıma Taehyung gelirken gülümsemem yüzümde solmuştu.

Birlikte odadan çıkıp mutfağa vardığımızda gerçektende midemin bulandığını fark etmiştim. Aslında açlıktan bulanıyordu ve bir şeyler yesem geçicekti biliyordum.

Sandalyelere oturduğumuzda Yoongi Hyung'ta pizzayı ortamıza koydu ve üçken parçalara ayırarak bardaklarımıza kolajlar doldurdu.

Aşçımız kesinlikle Yoongi hyung'tu çünkü ben huzursuzluktan yataktan kalkmıyordum jimin ise yemek yapmayı bilmiyordu.

Herkes sesizce pizzasını yerken Yoongi hyung ve jimin arada sohbet ediyordu ama onlara katılamıyordum. Kafam hala çok doluydu ve yedim lokmalar bile haram gibi gelirken her lokmayı kusmadan yutabilmek için üstün bir çaba sarf ediyordum.

First And Last Love |Taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin