Anlıma konan minik bir öpücük, saçlarımda gezinen parmaklar ve etrafımı sarmış baskın alfa fermonlarıyla gözlerimi aralamıştım.
Taehyung uyandığımı fark edince ona sarılmış ve tek gözü açık bana kıkırdamış ve saçlarımı karıştırmıştı.
"Günaydın güzelim"
Sesinin boğuk olmamasından anlaşılıyordu benden çok önce uyandığı yada uyanmadığı çünkü uyuya kalmadan önce tek hatırladığım yatakta onu beklediğimdi.
"Günaydın. Hiç uyumadın mı sen?" Gözlerimi ovalarken esneyerek sorduğum için sesim anlaşılmaz çıksada önemli değildi çünkü o beni herşekilde anlıyordu.
Tamda düşündüğüm gibi olmuş ve sorumu cevaplamıştı.
"İşlerim vardı."Yanlızca kafamı sallamakla yetinmiştim ne işi diye sormama gerek yoktu çünkü anlatırsa -ki anlatmıycağına eminim- ya şok geçirirdim yada anlamazdım.
Aklıma gelen şey yüzünden huzursuzca yatakta kıpırdanmaya başlamıştım.
"Dersim var."
Defalarca bana o okulu bırakabilceğimi söylemişti artık ailemin bana karışamıycağını ve hep istediğim ressamlıkla ilgilenebiliceğimi de demişti ama her seferinde reddettim. Sebebi belliydi ailemden korkuyordum evet ama bir yandanda şu an çoğu masrafımı karşılayan Taehyung'tu çünkü babam bu konularda cimriydi ve ben sonsuza kadar Taehyung' a bağlı kalamazdım ressamlık için yeni bir üniversite ve staj eğitimleri gerekirdi ve ben çoktan 22 yaşımdan gün almıştım ve bunları bırakıp tekrardan başka bir üniversiteye başlarsamda bu benim için dört yıl daha kayıptı ve buda demek oluyordu ki 26 yaşımda işe başlayabilicem ve 26 yaşıma kadar Taehyung'a bağlı kalıcam ve bu artık çok geç olduğu anlamına geliyor. En doğrusu aile şirketimiz finans bankasının başına geçmek. Her ne kadar istemesem de.
"Bu gün derse gitme."
Düşüncelerimi bölen bu cümle merakla ona bakmama sebep olmuştu. O ise uzamış olan saçlarımı gözümün üstünden nazikçe çekerek kulağımın arkasına doğru götürürken konuşmaya devam etmişti.
"İşlerim yüzünden seninle düzgünce vakit geçiremedik bu hafta, seni özledim."
Bir cümle ve biraz dokunuş teslim olup, kalbimin hızının artmasına sebep oluyordu. Ona nasıl bakıyorum, onu nasıl bu kadar sevdim bilmiyordum. Tek bildiğim şey ona aşıktım ve nasıl olduğu önemli değildi.
Bana bakarken gülümsedi ve yanağımı öpüp doğrularak yataktan kalktı.
"Ben cevabımı aldım gitmiyorsun ve ben kahvaltı hazırlıyorum"
Hızla doğrulup kaşlarımı çatmıştım. Sinir bozucuydu bu kadarıda gözlerimden bile ne diyiceğimi anlayamazdı.
"Ne cevabı aldın ben bir şey demedim gidicem belki"
Hala sırıtarak bana bakarken öyle mi der gibi kaşlarını yukarı kaldırdı bu beni dahada çok sinir etiği için elime geçen Taehyung'un yastığını havaya kaldırıp ona doğru atmıştım. Ama bir sorun vardı bu yastık çok ağırdı ve atınca ye yüksek bir sesle daha Taehyung'a ulaşmadan düşünce kafama dank etmişti içinde silah olduğu. Ve patlıycak korkusuyla ellerimi kulaklarıma kapatarak gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Ama ben patladığına dair bir ses beklerken bedenime sarılan kollar hissettiğimde anında gevşemiş bir kıvama gelmiştim ve Taehyung yaymaya başladığı fermonlarıyla beni sakinleştirmeye çalışırken gözlerimi açıp ona baktıktan sonra ellerimi indirmiştim.
"Yastığımda silah var unuttun mu? Ya patlasaydı bir daha unutma güzelim."
Kendi sorularına kendi cevap vermiş ve bana cevap verme fırsatı bırakmadan ayrılarak yerdeki yastık içinden silahı alarak bir şey olmuş mu diye elinde döndürerek konturol ettikten sonra yatağın yanındaki komidinin içine düzgünce yerleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First And Last Love |Taekook|
Fanfictionİki bir birine aşık dost. |omegaverse| |alfatae&omegakook|