Beni Hatırladın Mı?

115 70 60
                                    

     "İşte oldu!" elimde ki bezle fırında ki portakallı keki, borcamın kenarından tutarak dışarıya çıkardım. Parmağımın ucu, bezin dışına çıkmıştı ve en az ateş kadar sıcak olan borcama değiyordu. Parmağım acıyordu, aceleyle arkamda ki tezgahın üzerine bıraktım. Boğazımdan hafif bir inleme kaçtı ve parmağıma baktım.



    "Of." kızartmıştı ve acıyordu. Parmağımı suya tuttum ve dudaklarımın arasına alıp refleks olarak emdim. Acısı, biraz da olsa hafiflemişti. Hemen yanımda duran keke baktım ve eserimi görünce, parmağımın acısını unutup gülümsedim. Hafifçe keke eğildim ve kokladım. Kekin sıcaklığı, burnumun ucunu gıdıklıyordu ve tadını şimdiden ağzımda hissedebiliyordum.



    "Miss gibi olmuş." telefonumun kamerasını açtım ve kekin bir fotoğrafını çekip anneme attım.

    "Çok güzel oldu, şefimden öğrendiğim numaralar işime yarıyor olmalı." yazdım ve gönderdim. Elime bir bıçak aldım ve kekin kenarından küçük bir kısmını kestim. O sırada, mesaj geldi ve telefonuma bakıp gülümsedim.




      "Gerçekten ellerine sağlık, çok güzel görünüyor. O keki tek başına mı yiyeceksin?" çatalımı keke batırdım ve ağzıma götürüp yerken bir elimle de mesajı yazdım.




     "Hayır,Charles için yaptım. Bu onun en sevdiği kek." yaklaşık 4 5 aydır Charles ile birlikteydim. Genellikle beraber kalıyorduk. Annem, benim arkadaşım gibiydi ve ilişkilerimin neredeyse çoğunu biliyordu. Ona rahatlıkla herşeyimi anlatabiliyordum. Ama, bu sefer ki ilişkimi gerçekten çok destekliyordu. Sonuçta Charles, hem iyi bir adamdı hem de güvenilirdi. Fakat çok sorumluluğu vardı. Bu bazen, sinirlerimi bozuyordu. Bu kasabayı koruması gerekiyordu biliyorum. Ama ikimiz, sadece akşamları görüşebiliyorduk. Bana, bu kadar az vakit yetmiyordu.

      Telefonuma gelen bildirimle kaşlarımı çattım ve çatalımı kenara bıraktım. Gelen mesaj, annemden değildi. Yabancı bir numaradan gelmişti. Mesajı açtım ve sesli bir şekilde okumaya başladım.




     "Tatlım, merhaba. Telefonum kırıldı ve şuan da sana arkadaşımdan yazıyorum. Eve gelmek üzereyim, istediğin bir şey var mı?" Charles'ın attığı bu düşünceli mesaja gülümsedim ve yanıt verdim.




    "Hayır, her şey tamam. Seni biraz daha geç bekliyordum." erken geleceği için, mutfak dolabından 2 tabak çıkardım ve tezgaha koydum. Gelen bildirimle telefonum titremişti.




     "Biraz daha erken gelip seninle daha çok vakit geçirmek istedim." yüzümde mutlu bir sırıtış vardı. Tam cevap yazıyorken, kapının çalmasıyla yarım kaldı mesajım. Kapıya doğru ilerledim ve delikten baktım. Kimse görünmüyordu. Güvenliği devre dışı bıraktım ve kapıyı açtım.




   "Merhaba, biraz şeker alabilir miyiz lütfen?" kapının önünde, palyaço ve örümcek adam kostümü giymiş, minik şirin çocuklar vardı. Ellerinde ki poşeti uzatmış, benden gülümseyerek şeker istiyorlardı. Minicik boylarından dolayı, kapı deliğinden görememiştim onları. Yüzüme tatlı bir gülümseme yerleştirdim.






     "Alabilirsiniz tabi kii. Bekleyin, hemen geliyorum." çocuklar kapının önünde beklerlerken, şeker sepetini almak için mutfağa döndüm. Bugün, cadılar bayramıydı. Sokak oldukça kalabalıktı. Çeşit çeşit kostümler giyilmişti. Etrafta ki bazı evlerde, maskeli balolar düzenleniyor, yapılan şakalardan ötürü etraftan bazı çığlıklar geliyordu. Sepeti alıp çocukların yanına döndüm. Hala, ellerinde poşeti öne uzatmış bekliyorlardı. Onlara gülümsedim ve önlerinde eğilip poşetlerine bir kaç şekerleme bıraktım.






Evimde Bir Katil Var: CADILAR BAYRAMI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin