"AHU PABUCU YARIM, ÇIK DIŞARIYA OYNAYALIM. AHU PABUCU YARIM, ÇIK DIŞARIYA OYNAYALIM!" Duyduğum seslerle gözlerimi zar zor açtım ve sinirle yataktan kalkıp cama çıktım. Yarım yamalak açık gözlerimle aşağı bakmamla bana doğru pişkin pişkin sırıtan şeytandan evrilme çocukları gördüm. Akıllarınca geçen kestiğim topları için benden intikam almaya çalışıyorlardı.
"Bana bakın yerden bitmeler, saatten haberiniz var mı sizin?!" Diye bağırdım kolumdaki olmayan saati göstererek. Gözlüğü yamuk Ayhan bana sırıtarak "var, senin uykunun en derin olduğu saat Ahu abla. Özellikle seçtik." Dedi. Tiksinircesine yüzlerine baktım. "Siz o mercimek kadar aklınızla benden intikam mı almaya çalışıyorsunuz?!"
Aliş ellerini beline koyup kafasını kaldırdı. "İntikam almaya çalışmıyoruz, intikam alıyoruz Ahu abla. Uykunun senin için ne kadar önemli olduğunu bilmeyen yok. Senden sevdiğini alıyoruz. Tıpkı bizden topumuzu aldığın gibi." Lanet olsun ki çok haklıydı! Şuan benden intikam alıyorlardı ama onları tatmin edemezdim. Evet uyku benim için her şeydi. Eğer uykum bölünürse dört başlı ejderhaya dönüşebiliyordum.
Onlara istediklerini vermemek için bozuntuya vermedim. "Nerden çıkardınız en sevdiğim şeyin uyku olduğunu?" Dedim yüzümü buruşturarak. "Yalan paralı değil ya söyle tabi Ahu." Diyen kişiye baktım. Mahallenin bakkalı Eşref amcaydı. Bakkalını yeni açmış, ürünlerini düzenliyordu. "Gördün mü Ahu abla, bilmeyen yok." Dedi Aliş gülerek. Bunlar bana neden çocuk yapmamam gerektiğini hatırlatıyorlar.
"Eşref amca nerden çıkardın bunu Allah aşkına!" Dedim yalanımı bozmayarak. Eşref amca "Nerden mi?" Dedi ve güldü. "Sen değil misin ramazanda sahurda uyandırmak için gelen davulcuyu, bu saatte gelinir mi? uykumdan uyandırdın! diye adamı kendi tokmağıyla kovalayan?" Evet bazı şeyler yaşanmıştı. Davulcuyu kendi tokmağıyla kovalamak istemezdim ama dediğim gibi uykumdan uyandırılınca sinir kat sayım artıyordu. Ayrıca sonra o davulcudan özür dileyip ona pide hediye etmiştim.
"Mübalağa yapıyorsun şuan Eşref amca." Dedim burun kıvırarak. "Kız ne mübalağası? sen geçen uykumdan uyandırıldım diye zırıl zırıl ağlamadın mı?" Diyen alt komşumuz kulak misafiri Şükriye yine olaya dahil oldu. Ona kendi aramızda kulak misafiri derdik çünkü ne hikmetse her şeye kulak misafiri oluyordu.
Evet Şükriye teyzenin söylediği şey de yaşanmıştı ama yine bir sebebim vardı. Vize haftamdı ve çok uykusuz kalmıştım. Vizelerim bitince tam rahat rahat uyuyacakken Allah'ın bana ceza olarak gönderdiği Yunus sırf itlik olsun diye beni uyutmamıştı. Bende ağlamıştım. Bence abartılacak bir şey değildi. "Evet ağlamış olabilirim ama sebeplerim var. Hem sen benim odamı mı dinliyorsun Şükriye teyze?" Dedim kafamı aşağı eğerek. "Yok canım, ne alakası var? Duvarlar ince." Gözlerimi devirdim. "Yine mi kulak misafiri oldun?" Hızlıca kafasını salladı.
"Neyse ne Ahu abla, biz onu bunu bilemeyiz. Bize yeni top al." Diyen vitaminsiz İlyas'a baktım. Alayla "oldu paşam, başka isteğiniz?" Dedim. Elini kaldırarak "bu kadarı yeterli." Dedi. "Oğlum varya topunuz?" Dedi Şükriye teyze. Onun demesiyle Aliş'in ayağının altında tuttuğu topu fark ettim. "Bu küçük Şükriye teyze, oynanmıyor bununla." Dedi Aliş. "Oynamayın lan o zaman!" Diye çıkıştım.
Bunu dememle sinirlendiler ve hep bir ağızdan "topumuzu isteriz! Topumuzu isteriz!" Diye tezahürat yapmaya başladılar. "Ayol noluyor sabah sabah!" Diye balkona çıkan kokoş Selma'yla hepimiz o tarafa döndük. Yine pembe geceliğiyle sabah bakım rutini yapıyordu. Şükriye teyze gülerek Selma teyzeye baktı. "Kız bu sefer hangi sebzeyi koydun suratına?" Selma teyze onu ciddiye almadı. "Noluyor sabah sabah, bu ne gürültü?"
İhsan masum masum Selma teyzeye baktı. "Ahu abla bize top almıyor Selma teyze." Selma teyze çocuklara üstten bakarak "ayol kız niye size top alsın?" Dedi. Bu mahallede bir Selma teyzeyi seviyordum. Tek anlaşabildiğim insan oydu. "Ama topumuzu patlattı." Dedi beni işaret parmağıyla göstererek. Omuzlarımı silktim ve sakince "Sizi uyarmıştım. Burda oynamasaydınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli ile divane
ChickLittam giderken arkamı döndüm ve "komiserim bir şey söyleyebilir miyim?" Dedim. "Buyur." güler yüzümü göstererek "Komiserim vallahi çok iyi insansınız, beni affettiniz değil mi?" Dedim. Yüzü yumuşamasada "Affettim, affettim." Dedi kafasını sallayarak...