9

1.6K 118 63
                                    

Şuan çok acil ölmeye ihtiyacım vardı. Mesela biri şuan beni arkamdan bıçaklamalıydı ya da karşı evin çatısından arka sokaklar Ali beni sniperla vurmalıydı ya da ne bileyim Sultan Süleyman zamanda yolculuk yapıp kellemi almalıydı çünkü bugün annemin mahalle günü vardı!

Evet o kutsal gün bu ay bize vurmuştu ve lanet olsun ki annem beni bugün salmıyordu. İnanır mısınız gözyaşı bile dönmüştüm ama kadında hiç acıma duygusu yoktu. "Anne kurbanın olayım beni o yamyanlarla uğraştırma!" Dedim annemin kollarına sarılarak. Kızını çiğ çiğ yiyecekler anne! Zaten hiçbiri beni sevmiyordu. Şamar oğlanına çevirirlerdi beni!

"Olmaz Ahu, bana yardım edeceksin!" Dedi ve kendini benden kurtardı. Ay fenalık geldi, bana da bir ilk yardım! Yalandan elimi başıma koyarak "Ay bak başım dönmeye başladı." Dedim ve kendimi koltuğa attım. Yanda duran annemin temizlik yaparken kullandığı çemberi başıma sararak "anne sanırım tansiyonum düştü, şekerim fırladı. Ben bir hastaneye gidip geliyim." Dedim bileklerimi ovarak. Şuan tam olarak 'aman Ali Rıza bey, ağzımızın tadı kaçmasın.' modundaydım.

"Ölmezsin Ahu merak etme. Kalk vitrindeki çay bardaklarını çıkar." Allah canımı alsada kurtulsam! "Senin bu vefasız oğlun nerde, neden o da yardım etmiyor?!" Dedim. "Hiç sorma, o eşek sıpası sabahtan çıkmış, gitmiş!" Kahretsin çok zeki, bende böyle yapmalıydım!

Odaya giren babama koşarak koluna yapıştım "baba, kurbanın olayım çıkar beni bu evden, yalvarırım!" Dedim. Babam bana umutsuz bakışlarını göndererek "emir büyük yerden kızım, benim de elim kolum bağlı." Dedi. Sen de mi brütüs? "Hadi Ahu, hadi. Daha çok iş var!" Dedi annem.

"Ama bana bak Feriha hanım, benim kızımı öyle çok yormak yok. O kadınların diline de söz vermeyin. Ben kızımı onlara yem olsun diye büyütmedim!" Dedi babam. Annem ellerini beline yerleştirerek "Senin kızın da benim muhabbet kuşum mu Fatih efendi?! hadi git sen, hadi." Dedi ve babamı evden kovdu. Babam giderken bana melül melül baktı. Son kez babamın koluna yapıştım. "Beni de götür, sorarlarsa başımın belası dersin." Annem beni kolumdan çektiği gibi babamdan ayırdı.

İçeri tesbihiyle babannem geldi. hemen kendimi annemden kurtardım ve babanneme sarıldım. "Babanne, nolur kurtar beni!" Babannem şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Noldu kenafir gözüm?" Ağlamaklı bri sesle "bugün gün var babanne!" Diye isyan ettim. "O meymenetsiz komşularınız mı gelecek yine?!" Dedi babannem yüzünü buruşturarak. Kafamı salladım. "Onlar beni çiğ çiğ yer, nolur çıkar beni bu evden."

Babannem saçlarımı okşadı. "Çıkarırdım ama annene yardım et kızım, günah!" Dedi. Bu da mı gol değil be! Annem şaşkınlıkla "hayret, sen beni düşünür müydün anne?" Dedi. Babannem 'Kısır da bok gibi olmuş.' yüz ifadesiyle anneme baktı. Anlaşılan ben bugün bu evden cesedim çıkmadan çıkamayacaktım.

Sanırım Çelik yelek giymem lazımdı zira kan çıkacak gibi hissediyordum.

3 saat sonra

"Ahu çayları doldur."
"Ahu seccadeler nerde?"
"Ahu şu ağlayan bebeğe bi baksana."
"Ahu bu çatal düştü yeni getirsene."
"Ahu çocukların sofrasını kur."
"Ahu, Ahu, Ahu..."
Ulan Ahu kadar başınıza taş düşsün!
Bu Ahu olmasa siz napacaktınız acaba?!

Annemin mutfaktan "Ahu!" diye bağırmasıyla koşarak mutfağa gittim. Yüzümü buruşturarak "noldu anne?!" Dedim bıkkınlıkla. "Çayları bitmiştir, götür demliği." Zıkkım içsinler! Oflaya puflaya demliği aldım ve içeri gittim. Demlik şakası yapma fikri, çık aklımdan! Gerçi benim yapacağım şaka çok gerçekçi olur, orası ayrı.

İçeri girer girmez yine hepsi beni süzmeye başladı. Ulan her odaya girip çıkışımda süzüyorsunuz, yeter be! Memnuniyetsiz memnuniyetsiz bana bakıyorlardı. Ulan dua edin annemin arkadaşısınız. Yoksa hepinizin arkasına tekmeyi basmıştım!

Deli ile divaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin